20 Ağustos 2013 Salı

HALKIN KALBİNİ KAZANMAK GEREKİR



(Aydınlık gazetesinin hükümet seçeneği konulu soruşturmasına yanıt)

Ataol Behramoğlu








      AKP iktidarı hangi güçle yıkılabilir?

      
  Soruyu yanıtlamak için bu iktidarın neyi temsil ettiğini görelim:   

1)Ortadoğu’da, , daha genelinde Avrasya’da ABD emperyalizminin, belli ölçüde Batılı emperyalistlerin(finans kapitalin) çıkarları.
 2)Ülke içinde ve yine yakın coğrafyada Cumhuriyet devrimi düşmanı, kökten dinci çevrelerin çıkarları, beklentileri,hayalleri…
     Bu saptama doğruysa, bu iktidarı yıkacak gücün kimliği de belli olacaktır.
Bu güç, aemperyalizm ve  soyguncu finans kapital karşıtı, ulusalcı, laik çevrelerin güç birliğidir.
       Bu güç birliğine, bir zamanlar kullandığımız deyimle, komprador(üretmeden tüketen, emperyalizmin ülke içinde taşeronluğunu yapan) burjuvazi dışında bütün toplumsal sınıf ve tabakalar, işçi sınıfı, köylülük, esnaf, asker ve sivil orta tabaka aydınları ve varlığını Cumhuriyete borçlu ulusalcı sanayi burjuvazisi dahildir...     
      Bu savaşımda emperyalizm ve gericilik karşıtı bütün küresel güçlerle de karşılıklı dayanışma içinde olmak gerekir.



  Hükümet seçeneği nasıl ve hangi partilerin katılımıyla oluşturulur?

        Kuşkusuz ki öncelikle Cumhuriyet Halk Partisi…
        Yanısıra, son bir kaç yılda gözle görülür, büyük bir atılım gerçekleştiren İşçi Partisi.
        Birliğin getireceği sinerji anlamında TKP, ÖDP ve ayrıca sol birlik adayları.
        Bölünmesi kaçınılmaz olan MHP’nin yurtsever unsurları.
        Partileşmesi kaçınılmaz olan merkez sağın laik, yurtsever unsurları.
        Değişmesi kaçınılmaz olan BDP’nin laik, gerçekçi, anti emperyalist,ülke bütünlüğünden yana unsurları…
       



-İktidar seçeneğini oluşturacak yol ve yöntemler nelerdir?
   
 Yukarıda özetlenen birlik modelinin hiç değilse bir bölümünün  gerçekleşmesi yönünde son günlerde bazı adımlar atılır gibi oldu.
    İşçi Partisi ciddi çaba içinde görünüyor.
     CHP de görebildiğim kadarıyla birlikte hareket çağrılarına kulaklarını tıkamış değil…
      Bu konuda, büyük ve köklü gelenekleri olan CHP’ye önemli ödevler, gerektiğinde ülke çıkarı için parti çıkarlarından özveride bulunmak düşüyor.
       Yerel seçimlerde gerçekleştirilecek birlik çok önemli.
        CHP ve MHP seçmeni parti genel merkezleri istese bile büyük kentlerde başka parti adaylarına oy vermez.
      Orta büyüklükteki ve daha küçük ölçekteki kent ve yerleşim yerlerinde ise  durum farklıdır.
        Buralarda AKP dışındaki herhangi bir partinin, o kent ya da yörede tanınan, sevilen adayı ya da  AKP karşıtı bağımsız bir aday için, yukarıda adı geçen partiler  ortak oy kullanılmalıdır.
        Yerel seçimlerde böylece kazanılması kesin olan başarı, Cumhurbaşkanlığı seçimine ve genel seçimlere  örnek oluşturacak, AKP moral olarak da çökertilip bozguna uğratılacak, kaçınılmaz parçalanması hızlanacaktır…
       Öncelikle CHP bu alanda kamuoyu araştırmaları yapmalı, söz konusu partilerin yönetim kadroları ve tabanlarıyla gerçekçi ve samimi görüşmelerde bulunmalı ve bunların yapılması için bir an bile yitirmemelidir.
         CHP kendi içindeki ulusalcı-ulusalcı olmayan çatışmasına da son vermelidir.
          Önemli olan, başta gelen, elbette ulusun çıkarlarıdır.
            Bu konudaki çatışmayı, ayrımlaşmayı, kavram yarıştırmayı ne halk ne CHP seçmeni anlayabiliyor ve anlaması da mümkün değil…


-Önümüzde hangi zorluklar duruyor ve bunlar nasıl aşılacak?

    Yanıtlanması en çetin soru belki bu.. Yine de deneyeyim…
    AKP karşıtı güç birliğinin temel çekirdeğini, odağını sol-sosyal demokrat güçlerin birlikteliği oluşturacağına göre, bu birliktelik halka umut verici, büyük ve ortak etkinlikler düzenlemelidir.
      Sanatın diliyle söyleyecek olursam, halkın kalbini kazanmak gerekir.
      Halkın kalbini kazanamayan bir hareketin iktidar kazanma şansı yoktur.
      Bunun için ortak bir dil ve buna koşut olarak da ortak örgütlenme modelleri oluşturmak gerekir….
       Alışkanlıklardan kurtulmak genellikle sanıldığından daha çetindir ve bu zorluğu aşmak  gerekir…
       AKP’nin oy deposu olan çevrelerde, köylerde, mahallelerde, esnaf arasında, varoşlarda,  halk insanlarıyla sıcak, samimi, yapıcı, uyarıcı, bilgilendirici, örgütleyici görüşmeler yapılmalıdır…
       Genellikle sanıldığı kadar güçlü bir parti değildir AKP.  Paramparça olup geride iz bile bırakmaksızın silinip gidecek olan « konjonktürel »(geçici koşulların ürünü) bir çıkar birliğidir. Zorluk onun yıkılmasında değil, onu yıkacak güçlerin  anlayış, yöntem, bilinç, cesaret ve kararlılık eksikliğinin aşılmasıdır… Bu anlamda geçen yılın 19  Mayıs’ından 29 Ekim ve 10 Kasım büyük kitlesel hareketlere , Silivri’de halkın faşist kuşatmayı parçalayışı ve Taksim-Gezi’de zirveye ulaşan demokratik, insancıl, cesur  başkaldırılar, iktidar seçeneğini oluşturacak yol ve yöntemlerin kuşkusuz en etkileyicisini örneklemektedir…
     



 -Yeni hükümet hangi programı uygulamalıdır?

    
    Özetle söyleyecek olursam, AKP’nin soyguncu,  rantçı, yağmacı girişimleri derhal durdurulmalı; ülkenin yakılıp yıkılmasına, parçalanıp satılmasına son verilmeli, sorumlular cezalandırılmalı, zararlar ödetilmelidir.
   Eğitim sistemi Cumhuriyet devrimlerinin temelini oluşturan öğretim birliği ilkesine göre yeniden yapılandırılmalı, hukuk ve adalet sistemine bağımsız, özerk kimliği  yeniden kazandırılmalıdır.
     Siyasi parti ve seçim sistemi kural ve yasaları değiştirilip demokrasi ilkeleriyle uygunlaştırılmalıdır.
     AKP yönetiminin açtığı yaraların sarılması  için, eğer hâlâ adil biçimde sonuçlandırılmamışsa Ergenekon, Balyoz, KCK . benzeri antidemokratik,
faşizan davaların adil biçimde sonuçlanması için gereken yasal düzenlemeler her ne ise acilen yapılmalı, özellikle bu alanda hukuk ve adalet adına suç işleyenler cezalandırılmanın yanı sıra kamu önünde savaş suçluları gibi teşhir edilmelidir.
      Eline silah almamış tek bir kişi bile herhangi bir siyasal nedenle cezaevinde tutulmamalı, bu alandaki yasalar hızla demokratikleştirilmeli, F Tipi cezaevi denilen cellathaneler derhal kaldırılmalıdır.
       Küçük ve orta ölçekli  esnafı AVM’lere karşı koruyacak yasa ve uygulamalar yapılmalı; tarım yeniden canlandırılmalı, işçi sınıfı ve yoksulluk sı nırındaki orta tabakaları koruyacak yasalar çıkarılmalı, rantçı ve soyguncu yerli ve yabancı finans kapitale karşı üretici sanayi korunup desteklenmelidir…
        Bu ülkede yaşayan bütün etnik toplulukların  ortak yurttaşlık ve kültür birliğini temellendirecek , güçlendirecek yasalar ve etkinlikler gerçekleştirmeli; ülkede bu dönemde toplumun bütün kesimleri arasında en ağır biçimde bozulan kardeşlik ve birlik duygularını yeniden canlandırıp yükseltecek  adımlar atılmalıdır.
       Ve son olarak da, bir şair ve kültür insanı olarak söyleyeyim, eğitime ayrılan bütçe çağdaş dünya ölçülerine yükseltilirken Kültür Bakanlığı bütçesi en az birkaç katına çıkarılmalı,  kamusal sanat kurumları yeniden özerk kimliklerine kavuşturularak  AKP’nin bu alanda da açtığı yaralar sarılmalıdır…
      Aklıma ilk elde bunlar geliyor…
      Sorularınız  için teşekkür ederim…


19.08.2013

(yayın tarihi 20.08.2013)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.