Dille düşünce arasında dolaysız ve
eytişimsel(diyalektik) bir ilişki olduğunu söyleyebiliriz.
Dil,düşüncenin sözcüklere dökülmüş
biçimidir denebilir.
Bu, dolaysız bir ilişkidir.
Öte yandan, düşünce(kavram), zaten bu sözcüklerin
ötesinde bir yerde değil, onun kendisidir…
Sözcük dağarımız düşünmeyi, düşünme
süreci sözcük dağarımızı çoğaltır…
Bu da ilişkinin eytişimsel (karşılıklı
olarak birbirini etkileyen)yönü olsa gerek…
*** *** ***
Her şey gibi faşizm de bir dildir.
Kendini dil yoluyla dile getirir…
Her “ideoloji” gibi kavramları,
sözcükleri, bunları dile getirme biçimleri vardır…
Aslında tek tek bu dil öğelerinden yola
çıkarak, tümevarım yöntemiyle, faşist ideolojinin bütününe ulaşabiliriz…
Eksikli kalacak da olsak, akla ilk
gelebilecek öğelerle, bir deneme yapalım…
*** *** ***
Yalan, faşizmin dilinin başlıca
özelliklerindendir.
Faşizm, bilime karşı olduğu için, yalana
başvurmak zorundadır.
Faşist, bilerek ya da bilmeyerek, dünyayı
çarpık bir aynadan görür…
Gerçek kendisine ne kadar anlatılırsa
anlatılsın, ideolojisi gereği, onu anlamaz, ya da anlamazlıktan gelir.
Gerçeklikten bu kaçış, bir çeşit akıl
hastalığı olarak da yorumlanabilir.
Giderek en sıradan, en olağan, bir
çocuğun bile kavrayabileceği açıklıkta
gerçekler, tıpkı bir akıl hastası için olduğu gibi, faşistin dilinde
başka biçimlere bürünür.
Onu ikna etmeye çalışmak boşunadır.
Çünkü karşınızdaki kişi akıl ve mantıkla
düşünmek yeteneğini tümüyle yitirmiştir.
*** *** ***
Faşist dilin başkaca temel özelliklerinden bazıları öfke ve şiddettir.
Fakat bu öfke ve şiddetin de ne
kadarının gerçek, ne kadarının sahte olduğunu anlamak kimi kez kolay değildir.
İdeolojisinin ve kişiliğinin temel
özelliği yalan ve sahtecilik olan faşistin kendisi de bunu zaman zaman
karıştırabilir….
Tarihin gelmiş geçmiş faşist
ideologlarını böyle bir bakışla irdeleyin…
Ses grafiklerinde, mimiklerinde,
sözlerinde, genel davranışlarında, şaşırtıcı iniş çıkışlarla karşılaşırsınız…
Aynı şey ruhsal durumları için de
geçerlidir…
Canavarca bir zalimlikten sürüngence
bir korkaklığa geçiş, bu gibi kişiliklerin yine temel özelliklerindendir…
*** *** ***
Faşizm kavramları saptırır, değiştirir.
Bütün insanlık tarihinin iki büyük
aşamasından biri insanın en yüce değer oluşu(hümanizm), öteki(aydınlanma da
diyebileceğimiz) bilimsel akıldır.
Faşizm ikisine de karşıdır.
Faşist ideolojide insanın insan olarak değerliliği ırk, ulus, ideolojinin kendisi
vb…kavramlarla yer değiştirmiştir.
Bilim ise, insanın yaratıcı gücü olmaktan
çıkarılarak faşizmin yararına çıkarcı bir teknolojiye indirgenmiştir.
Faşist dilin kavramları, bu nedenle,
insana,bilime, sanata, yaratıcılığın her türüne düşmancadır…
Kavramları saptıran faşist ideoloji, bu
günü yönlendirerek geleceği saptamaya çalışmakla kalmaz, tarihsel gerçeklikleri
de kendi sapkın anlayışı doğrultusunda bozup değiştirir.
Bu anlamda da gerici, saptırıcı bir dil
kullanır…
Bunu başarmak için var olan kurumları
bozar, alt üst eder, yapılarını değiştirir.
Görsel belgeler üzerinde oynar, kavramları
yeniden, akıl ve mantık ölçülerini ayaklar altına alarak yorumlar yorumlatır…
Toplumun kimyasıyla, genetiğiyle oynar…
*** *** ***
Başa dönecek olursak, faşizmin diline
karşı uyanık, savaşımcı, irdeleyici, açıklayıcı, göz önüne serici olmak gerekir…
Çünkü bu dil bulaşıcı, olumsuz anlamıyla
da olsa etkileyici ve ürkütücüdür…
Faşizme karşı savaşım, onun diline karşı
savaşımdan ayrı düşünülemez…
Ataol Behramoğlu/Cumartesi Yazıları/260713