8 Mayıs 2013 Çarşamba

YEREVAN DİYE BİR KENT…





    Biz Erivan olarak bilirdik. Çocukluğumdan, Revan denildiğini de anımsıyorum. Emeniler Yerevan diyor. Demek ki doğrusu böyle.
     Çocukluğumun Kars’ında Revan diye söz edildiğini anımsadığım kentin annemin doğum yeri olduğunu ne zaman öğrendiğimi anımsamıyorum.
     Aile kökenimiz üstüne pek bir şey konuşulmazdı. Bildiğim, Azeri ve Kars’lı oluşumuzdu.
   Yerevan doğumlu annemle Iğdır’lı bir Azeri ailenin çocuğu olan babamın akraba çocukları olduğunu biliyorduk. Bu nasıl olabiliyordu?
     Birkaç hafta önce bir dinleti  için gittiğimiz Iğdır’da Yerevan’ın Alican sınır kapısından birkaç kilometre ötede olduğunu öğrendiğimde cahilliğimden utanmıştım.
      Iğdır’lı Azeri arkadaşlar, ilk dünya savaşı öncesindeki yılların, onların deyişiyle “İrevan” Hanlığından söz ettiklerinde , “mahkemeler oradaydı, şehrimiz Kars değil Erivandı” diye anlattıklarında, bu konuda bilgisizliğimi daha iyi anladım.
      Belli ki Azeriler, Ermeniler, bu bölgenin başkaca etnik kökenlerden insanları, bu uğuruz savaş öncesinde oralarda kardeşçe yaşamaktalardı.
       Alican sınır kapısında ziyaret ettiğimiz nöbetçi birliğinin gözetleme kulesinden Yerevan’ı dürbünle görmeye çalışmış, şehri kaplayan sis nedeniyle bunu başaramamıştım.
      Fakat Ermenistan Yazarlar Birliğinin davetiyle birkaç hafta sonra  uluslar arası 1.  şiir festivaline katılmak içim gittiğimde, şehri yakından tanıyacak,; büyük bir olasılıkla annemin de doğum yeri olan, bir zamanlar çoğunlukla Türklerin yaşadığı bölge de içinde olmak üzere Yerevan’ın gezip görecektim…

                      ***                                          ***                             ***

     Ermenistan’ın ekonomik sorunlarla boğuştuğunu bildiğimden yoksul, bakımsız bir kentle karşılaşmayı bekliyordum.
     Tertemiz, bakımlı, uygar bir Batı kentiyle, onun da ötesinde bir sanat ve kültür kentiyle karşılaştığımda önyargılarımdan utandım.
       Yerevan’ı çok sevdim.
        Her yerinden, her köşesinden size şair, yazar, sanatçı anıtlarının baktığı bir kenti nasıl sevmezsiniz?
        Anıtlardan beni en çok duygulandıranı Opera binasının yakınındaki bir parka yerleştirilmiş, olağanüstü etkileyici Komitas anıtı oldu.
      Bu satırları yazarken şimdi de gözlerim yaşarıyor.
       Müzisyen,besteci Komitas Vardapet 1869 Kütahya doğumlu. Vikipedia’da “Kütahyan’nın müzikle içli dışlı, sadece Türkçe konuşan Ermeni aileleri içinde doğmuş” olduğu yazılı. .  Berlin’e müzikbilimi öğrenimi görmüş .3000 kadar Ermeni halk şarkısı derlemiş. Kendi yapıtları içinde en ünlüsü “İlahi Litürji Badarak” adını  taşıyor. Uluslar arası Müzik Cemiyetine Avrupa dışından kabul edilen ilk müzik adamı. 1910 sonrasında İstanbul’a yerleşmiş. 24 Nisan 1915’te çıkarılan Tehcir Kanunu gereğince ertesi gün 235 Ermeni aydınıyla birlikte tutuklanarak bir trene bindirilip sürgün edilmiş. Onun sürgün yeri Çankırı. 7 Mayıs’ta Mehmet Emin Yurdakul ve Halide Edip’in araya girmesiyle, Talat Paşa’nın özel emriyle İstanbul’a dönmesine izin verilmiş. İstanbul’a dönüşünden sonra akıl sağlığını yitiren bu seçkin aydın ve sanatçı, yaşamının son yirmi yılını geçirdiği Paris’te bir akıl hastanesinden yaşamdan ayrılıyor. Bu yaşamın son 18 yılında ise hiç piyano çalmıyor, beste yapmıyor  ve konuşmuyor…
      Çok büyük bir küskünlüğün, kederin izleri Yerevan’daki anıtın yüzünde de okunuyordu…

                     ***                               ***                             ***
   Yerevan’daki ilk günümde, Yazarlar Birliği’nin bitişiğindeki küçük park alanına, her biri kendi ülkesi adına bir fidan diken başka ülkelerden şairlerle birlikte ben de Türkiye fidanını diktim…
      Onlar buradan, şiir okuma programları için bir otobüsle Yerevan yakınlarındaki bir yerleşim bölgesine, oradan da Gümrü’ye gitmek üzere yola koyuldular.
     Ben, Yerevan’a  aktarmalı olarak geldiğim Moskova  havaalanındaki beş saatlik bekleme süresinde valizimi Yerevan’a gidecek uçağa aktarmayı başaramayan Rus görevliler sayesinde gruba katılamadım…
     İyi de olmuş… Başka türlü, annemin doğduğu kenti gezip göremeyecektim…
       Yerevan izlenimlerimi yazmayı sürdüreceğim…

Ataol Behramoğlu/ Pazar Söyleşileri/280413

Yazılı medyada yazarın izni olmadan yayınlanamaz..
      

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.