“Vardiya
Bizde” platformunun kendine savsöz olarak seçtiği “Sessiz Çığlık” sözü bana Norveç'in büyük ressamı Edward Munch'un “Çığlık”ını anımsatıyor...
Bu ünlü tabloda Munch, bir köprü
üzerinde,çıldırmanın eşiğindeki, belki de çıldırmış bir insanı resmeder.
Aşağıda mavinin egemen olduğu bir nehir,
yukarıda koyu turuncu bir gök vardır. Bu
koyu renklerin ufuk çizgisinde buluşmasının yaratığı sıkıntılı ortamda
olmak, bir hapishanenin boğucu ortamında
bulunmak gibidir...
Tablonun ön planında çığlık atan kişi, bir
uğultuyu duymamak, ya da aklını büsbütün
yitirmemek istercesine, avuç içleriye kulaklarını kapatmıştır.
Ressam, ön plandaki kahramanın epeyce
arkasında, ileriye doğru olağan bir yürüyüş durumunda, belli belirsiz iki insan
figürü daha resmetmiş.
Bu iki figürün simgesel bir anlamı
olabilir mi, bilmiyorum.
Ama geneldeki imgeyle karşıtlıkları; o
kaotik, boğucu ortamla ilgisiz, sanki
başka bir dünyada yaşayan kişiler olduklarını gösteriyor...
*** *** ***
Yurtsever Türk ordusunu çökertip sömürge
ordusuna dönüştürme amaçlı ihanet planının uygulaması olan düzmece Balyoz davası, vicdanları kanatan hükümlerle şimdilik
noktalandı.
Eğer kamu vicdanı ve hukukun evrensel
hükümleri en yanılmaz yargıysa,
karartılmamış kamu vicdanında ve evrensel hukuk değerlerinin terazisinde
hüküm giyenler bu düzmece davanın sanıkları değil, hukuk adına bu hukuk ve adalet dışı hükümleri
verenlerdir...
Bir düşman ordusu tarafından değil, hukukçu kimliği taşıyan bir takım kendi
yurttaşlarınca kendi ülkelerinde tutsak
edilmiş, rehin alınmış yurtsever subayların yakınları, “Vardiya Bizde” başlığı
ile, haksızlığa isyan eden herkesle birlikte, her cumartesi saat 13-14 arasında
İstanbul'da Beşiktaş Özgürlük Parkında, Ankara'da Sakarya Caddesi Taş Heykel
Önünde, İzmir'de Kıbrıs Şehitleri Caddesi Sevinç Pastanesi yakınında toplanarak
“çığlık”larını topluma duyurmaya
çalışıyor...
Toplantıların savsözü “sessiz çığlık” da
olsa, tıpkı Munch'un tablosundaki gibi, kulak tırmalayan, yürek paralayan bir
çığlık bu...
Tabii insansak, yurttaşsak, bir kalbimiz ,
aklımız,vicdanımız varsa. Tabloda
betimlenen boğucu baskı ortamının dışındaymışçasına ve atılan çığlıktan habersiz ya da umursamazca, geriden gelmekte olan iki silik ve duyarsız
gölge gibi değilsek...
*** *** ***
“Vardiya
Bizde” platformundan, internet üzerinden bir resim sergisi çağrılığı aldım.
Prangaya vurulmuş bir fırçadan fışkıran bir
kan gölünün üzerinde “Tutsak Eserler Sergisi” yazıyor.
Kan gölünün yukarısında da “Özgür Tutsaklardan” yazısını okuyoruz...
Bu gün(Cumartesi) saat 16.00'da Kartal
Hasan Ali Yücel Kültür Merkezinde açılacak olan, tutuklu yurtsever subayların yaklaşık yüz
yapıtının yer aldığı “Tutsak Eserler
Sergisi” 18 Aralık tarihine kadar görülebilecek. ..
*** *** ***
Edward Munch'un ölümsüz tablosundaki
çığlığı duymuyoruz, fakat onu içimizin en derinliklerine kadar duyumsuyoruz...
Adı “Çığlık”
da olsa, bu tabloda betimlenmekte olan da bir sessiz çığlıktır...
Eninde sonunda bütün toplumun vicdanında
yankılanacak ve insanlık vicdanında zalimleri sonsuzca mahkûm edecek bir sessiz
çığlık...
Ataol
Behramoğlu/Cumartesi Yazıları/ 081212
Sanatçı dostlarıma,
okurlarıma, tüm yurttaşlara... 13 Aralık Perşembe sabahı omuz omuza Silivri'de
olmalıyız...
Yazılı medyada yazarın izni olmadan yayınlanamaz..
Yazılı medyada yazarın izni olmadan yayınlanamaz..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.