7 Aralık 2012 Cuma

SESSİZ ÇIĞLIK




    “Vardiya Bizde” platformunun kendine savsöz olarak seçtiği “Sessiz Çığlık” sözü bana Norveç'in büyük ressamı Edward Munch'un “Çığlık”ını anımsatıyor...
     Bu ünlü tabloda Munch, bir köprü üzerinde,çıldırmanın eşiğindeki, belki de çıldırmış bir insanı resmeder.
       Aşağıda mavinin egemen olduğu bir nehir, yukarıda koyu turuncu bir gök vardır.  Bu koyu renklerin ufuk çizgisinde buluşmasının yaratığı sıkıntılı ortamda olmak,  bir hapishanenin boğucu ortamında bulunmak gibidir...
 Tablonun ön planında çığlık atan kişi, bir uğultuyu duymamak, ya da aklını  büsbütün yitirmemek istercesine, avuç içleriye kulaklarını kapatmıştır.
    Ressam, ön plandaki kahramanın epeyce arkasında, ileriye doğru olağan bir yürüyüş durumunda, belli belirsiz iki insan figürü daha resmetmiş.
     Bu iki figürün simgesel bir anlamı olabilir mi, bilmiyorum.
     Ama geneldeki imgeyle karşıtlıkları; o kaotik, boğucu  ortamla ilgisiz, sanki başka bir dünyada yaşayan kişiler olduklarını gösteriyor...

            ***                                     ***                ***

     Yurtsever Türk ordusunu çökertip sömürge ordusuna dönüştürme amaçlı ihanet planının uygulaması olan düzmece Balyoz  davası, vicdanları kanatan hükümlerle şimdilik noktalandı.
     Eğer kamu vicdanı ve hukukun evrensel hükümleri en yanılmaz yargıysa,  karartılmamış kamu vicdanında ve evrensel hukuk değerlerinin terazisinde hüküm giyenler bu düzmece davanın sanıkları değil,  hukuk adına bu hukuk ve adalet dışı hükümleri verenlerdir...
       Bir düşman ordusu tarafından değil,  hukukçu kimliği taşıyan bir takım kendi yurttaşlarınca  kendi ülkelerinde tutsak edilmiş, rehin alınmış yurtsever subayların yakınları, “Vardiya Bizde” başlığı ile, haksızlığa isyan eden herkesle birlikte, her cumartesi saat 13-14 arasında İstanbul'da Beşiktaş Özgürlük Parkında, Ankara'da Sakarya Caddesi Taş Heykel Önünde, İzmir'de Kıbrıs Şehitleri Caddesi Sevinç Pastanesi yakınında toplanarak “çığlık”larını topluma duyurmaya çalışıyor...
    Toplantıların savsözü “sessiz çığlık” da olsa, tıpkı Munch'un tablosundaki gibi, kulak tırmalayan, yürek paralayan bir çığlık bu...
     Tabii insansak, yurttaşsak, bir kalbimiz , aklımız,vicdanımız varsa.      Tabloda betimlenen  boğucu  baskı ortamının  dışındaymışçasına ve  atılan çığlıktan  habersiz ya da umursamazca,  geriden gelmekte olan iki silik ve duyarsız gölge gibi değilsek... 

               ***                            ***                        ***

   “Vardiya Bizde” platformundan, internet üzerinden bir resim sergisi çağrılığı aldım.
  Prangaya vurulmuş bir fırçadan fışkıran bir kan gölünün üzerinde “Tutsak Eserler Sergisi” yazıyor.
      Kan gölünün yukarısında da “Özgür Tutsaklardan” yazısını okuyoruz...
      Bu gün(Cumartesi) saat 16.00'da Kartal Hasan Ali Yücel Kültür Merkezinde açılacak olan,  tutuklu yurtsever subayların yaklaşık yüz yapıtının yer aldığı “Tutsak Eserler Sergisi” 18 Aralık tarihine kadar görülebilecek. ..

                  ***                               ***                           ***

    Edward Munch'un ölümsüz tablosundaki çığlığı duymuyoruz, fakat onu içimizin en derinliklerine  kadar duyumsuyoruz...
     Adı “Çığlık” da olsa, bu tabloda betimlenmekte olan da bir sessiz çığlıktır...
     Eninde sonunda bütün toplumun vicdanında yankılanacak ve insanlık vicdanında zalimleri sonsuzca mahkûm edecek bir sessiz çığlık...


Ataol Behramoğlu/Cumartesi Yazıları/ 081212
     
 Sanatçı dostlarıma, okurlarıma, tüm yurttaşlara... 13 Aralık Perşembe sabahı omuz omuza Silivri'de olmalıyız...  

Yazılı medyada yazarın izni olmadan yayınlanamaz..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.