6 Nisan 2013 Cumartesi

İNSAN UTANIR




     Yazının başlığını koydum ve ne yazacağımı, nereden başlayacağımı bilemeksizin bilgisayar ekranının karşısında oturuyorum.
   Söylenmedik bir şey kaldı mı?
   Yazıya başlamadan önce internet haberlerine ,gazetelere göz attım.
    Şu “akil adamlar” konusu günlerdir benim de zihnimi kurcalıyor.
    “İnsan utanır” sözcükleri,zaten bu “akil adamlar” konusu zihnimde dolaşıp durmaktayken geldi.
      İnsan utanır, evet. Birazcık insanlık onuru, sağduyusu,birazcık akıl, bilinç, aydın olma haysiyeti gibi şeyler kalmışsa…
    
               ***                             ***                         ***

 Bir ülke düşünün.
 Bir gazeteci, düşünce adamı, dört yıldır hapiste, hücrede.
  On iki yaşındaki kızı baskılar sonucunda okulundan ayrılmak zorunda kalıyor.
   Bu gazeteci, hapishane koşullarında, üstelik bilgisayar, daktilo gibi araçlardan yoksun, üst üste kitaplar yazıyor.
    Sonuncusu bir oyun: Yargıtatör.
    Akil adamlar bu kitapları, Yargıtatör’ü okumuş olabilir mi?
    Vicdanları buna yeter mi?
     Okumuş olsalar, bu vicdanlarda  her hangi bir kıpırtı, akıllarda bir hareket olur mu?
     Sanmıyorum…
     Çünkü ruh, vicdan, ahlâk, bir kere şeytana satılıp ya da kiralandı mı, geriş dönüş yolları artık kapalıdır.
       Kimlerden, bu  adamların ve kadınların hangilerinden  söz ettiğimi tahmin edersiniz…

                     ***                                ***                         ***

  Bir ülke düşünün.
 Biyoloji(yaşam bilim) derslerinde bundan böyle insanın bir evrimleşme sonucunda oluşmayıp birdenbire yaratılmış olduğu öğretilecek çocuklara.
    Kimileri birkaç dil bilen, öğretim üyeliği yapan ya da yapmış olan bu akil adamlar ve kadınlar, bunu yalayıp yutacaklar.
     İnsan utanır.
      Sizlerin çocuklarınız, torunlarınız bu okullarda okumuyor mu,okumayacak mı?
     Bir ülkenin yazgısıyla, yaşamıyla, geleceğiyle nasıl oynandığını
görmüyor musunuz?
      Bu kadar mı körleşip, aptallaşıp, vicdansızlaştınız?
      Lise sırasında tepeden tırnağa kara çarşafa bürünüp oturan genç kızın,  ilk okula türbanla gelen  çocuklarımızın görüntüleri sizi incitmiyor mu?
    Uygulanmakta olan yeni eğitim politikası sonucunda on binlerce kız çocuğunun eğitim dışı kaldığını öğrendiğinizde, bunda benim de sorumluluğum var diye düşünüp tedirgin olmadınız mı?
     Egemen siyasetin emperyalizme  araç, sizlerin de bu aracın aracı olduğunuzun farkında değil misiniz?
     Bilinciniz bu kadar mı körleşip sağırlaştı?
     Ruhunuz,kimliğiniz bu kadar mı karanlıklara gömüldü?
     İnsanlığınızı bu kadar mı yitirdiniz?

              ***                        ***                          ***

   Heeeyyy diye haykırmak geliyor içimden kimileriyle ilk gençlik yıllarımızda arkadaş olduğumuz bu insan topluluğuna…
     Bu nasıl bir alçalma, nasıl bir kimlik bozulması, aklım almıyor…
      Demek ki insan olmanın bir özelliği de, alçalmanın da  yücelmenin de sonu olmayışı….
     İçeride bir onur anıtı gibi gitgide  yücelenlerin yanı sıra, dışarıdaki yerlerde sürünürcesine alçalmaya bakın…
     İnsan utanır… Eğer içinde, kimliğinde, ufacık bir insanlık kırıntısı kalmışsa…
      Bu sözleri ve daha da ağırlarını, 8 Nisan Pazartesi günü, Silivri Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi denilen engizisyon cehennemini çevreleyen barikatların önünde de haykıracağım…

Ataol Behramoğlu/Cumartesi Yazıları/060413

 Yazılı medyada yazarın izni olmadan yayınlanamaz..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.