Yazının başlığını koydum ve ne yazacağımı,
nereden başlayacağımı bilemeksizin bilgisayar ekranının karşısında oturuyorum.
Söylenmedik bir şey kaldı mı?
Yazıya başlamadan önce internet haberlerine
,gazetelere göz attım.
Şu “akil adamlar” konusu günlerdir benim de
zihnimi kurcalıyor.
“İnsan utanır” sözcükleri,zaten bu “akil
adamlar” konusu zihnimde dolaşıp durmaktayken geldi.
İnsan utanır, evet. Birazcık insanlık
onuru, sağduyusu,birazcık akıl, bilinç, aydın olma haysiyeti gibi şeyler
kalmışsa…
*** *** ***
Bir ülke düşünün.
Bir gazeteci, düşünce adamı, dört yıldır
hapiste, hücrede.
On iki yaşındaki kızı baskılar sonucunda
okulundan ayrılmak zorunda kalıyor.
Bu gazeteci, hapishane koşullarında, üstelik
bilgisayar, daktilo gibi araçlardan yoksun, üst üste kitaplar yazıyor.
Sonuncusu bir oyun: Yargıtatör.
Akil adamlar bu kitapları, Yargıtatör’ü
okumuş olabilir mi?
Vicdanları buna yeter mi?
Okumuş olsalar, bu vicdanlarda her hangi bir kıpırtı, akıllarda bir hareket
olur mu?
Sanmıyorum…
Çünkü ruh, vicdan, ahlâk, bir kere şeytana
satılıp ya da kiralandı mı, geriş dönüş yolları artık kapalıdır.
Kimlerden, bu adamların ve kadınların hangilerinden söz ettiğimi tahmin edersiniz…
*** *** ***
Bir ülke düşünün.
Biyoloji(yaşam bilim) derslerinde bundan böyle
insanın bir evrimleşme sonucunda oluşmayıp birdenbire yaratılmış olduğu
öğretilecek çocuklara.
Kimileri birkaç dil bilen, öğretim üyeliği
yapan ya da yapmış olan bu akil adamlar ve kadınlar, bunu yalayıp yutacaklar.
İnsan utanır.
Sizlerin çocuklarınız, torunlarınız bu
okullarda okumuyor mu,okumayacak mı?
Bir ülkenin yazgısıyla, yaşamıyla,
geleceğiyle nasıl oynandığını
görmüyor musunuz?
Bu kadar mı körleşip, aptallaşıp,
vicdansızlaştınız?
Lise sırasında tepeden tırnağa kara
çarşafa bürünüp oturan genç kızın, ilk
okula türbanla gelen çocuklarımızın
görüntüleri sizi incitmiyor mu?
Uygulanmakta olan yeni eğitim politikası
sonucunda on binlerce kız çocuğunun eğitim dışı kaldığını öğrendiğinizde, bunda
benim de sorumluluğum var diye düşünüp tedirgin olmadınız mı?
Egemen siyasetin emperyalizme araç, sizlerin de bu aracın aracı olduğunuzun
farkında değil misiniz?
Bilinciniz bu kadar mı körleşip
sağırlaştı?
Ruhunuz,kimliğiniz bu kadar mı karanlıklara
gömüldü?
İnsanlığınızı bu kadar mı yitirdiniz?
*** *** ***
Heeeyyy diye haykırmak geliyor içimden
kimileriyle ilk gençlik yıllarımızda arkadaş olduğumuz bu insan topluluğuna…
Bu nasıl bir alçalma, nasıl bir kimlik
bozulması, aklım almıyor…
Demek ki insan olmanın bir özelliği de,
alçalmanın da yücelmenin de sonu
olmayışı….
İçeride bir onur anıtı gibi gitgide yücelenlerin yanı sıra, dışarıdaki yerlerde
sürünürcesine alçalmaya bakın…
İnsan utanır… Eğer içinde, kimliğinde,
ufacık bir insanlık kırıntısı kalmışsa…
Bu sözleri ve daha da ağırlarını, 8 Nisan
Pazartesi günü, Silivri Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi denilen engizisyon
cehennemini çevreleyen barikatların önünde de haykıracağım…
Ataol Behramoğlu/Cumartesi Yazıları/060413
Yazılı medyada yazarın izni olmadan yayınlanamaz..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.