Başbakanın
bir sanat yapıtını aşağılayarak yıktırmasının üzerinden
iki yıl geçti.
Bu
bir işaretti.
Ardından,
iktidar partisinin bir milletvekili, dünyaca ünlü müzisyenimize
en ağır hakaretlerde bulundu.
Başbakandan
ve partisinden bu konuda bir özür sözü işitilmediği gibi,
sanatçımız hakkında uydurma gerekçelerle dava açıldı.
Geride
bıraktığımız 2012’den bu güne sanat alanındaki baskı ve
sansürlerin dökümüne göz atıldığında, akla gelebilecek tek
sözcük vandalizm oluyor.
Yani,
kabalık, bilgisizlik ve bunların sonucundaki kırıp dökücülük,
yıkıcılık, güzellik düşmanlığı…
Bu
gün ülkemizde, bu siyasal iktidarın yönetiminde, sanata,
sanatçıya yaşatılmakta olan tam olarak budur.
20.
yüzyıl dünya edebiyatının en büyük klasiklerinden
Steinbeck’in artık bir edebiyat efsanesi olmuş “Fareler ve
İnsanlar”ı
İzmir
İl Milli Eğitim Müdürlüğünce sakıncalı ilan ediliyor.
Bir
başka seçkin yazarın çocuk klasiği, “Şeker Portakalı” ve
bu kitabı öğrencilerine öneren öğretmen hakkında, bir öğrenci
velisinin şikâyet dilekçesi üzerine Başbakanlık İletişim
Merkezi adlı kuruluşun(herhalde başbakanın haberi dışında
olmaksızın) talimatıyla soruşturma açılıyor.
Aynı
başbakanın bir TV dizisi hakkında söylediklerinin üzerinden çok
zaman geçmedi.
Ders
kitaplarında Kaygusuz Abdal ve Yunus Emre’nin yapıtlarına
uygulanan sansür, son günlerde bu alandaki vandalizm örneklerinden
birkaç tanesi.
İzmir’de
Gogol’ün “Palto”sunu sahneleyen tiyatro sanatçılarının
“halkı askerlikten soğutma” gerekçesiyle hapis cezasına
çarptırılmaları dudak uçuklattırıcıdır.
Grup
Yorum’un konserlerine yönelik artık neredeyse kanıksanmış
yasaklamalara, “Duman” adlı bir rock topluluğunun Isparta’da
Süleyman Demirel Üniversitesinde yapılacak olan ve biletleri
satılmış
Konserinin
son anda yasaklanması ekleniyor.
Tiyatro,
sinema, edebiyat ve görsel sanatların tümünü kapsayarak
sanatın bütün alanlarına yayılmış olan vandalizmin en çarpıcı
örneklerinden biri, geçtiğimiz yılın son ayında Eskişehir’deki
bir resim sergisinin açılışından hemen sonra, sanatçının
tablolarının çıplaklık temasını işledikleri gerekçesiyle
duvardan indirilip, ters çevrilerek yere konulmasıdır…,
“Ucube”
söyleminden sonra geldiğimiz nokta budur: Tüm uygar dünyaya,
sanata, düşünce ve yaratma özgürlüğüne arkamızı dönmek…
AKP
iktidarının, burada sadece bir bölümünü sıraladığımız
baskı, sansür ve vandalizmini reddediyoruz.
Geçen
yıl’ın 29 Şubatındaki çıkış bildirimizde ve 23 Aralık’taki
Büyük Buluşma’mızda dile getirdiğimiz gibi, sadece sanat ve
kültür alanında değil, her alanda, ülkemizi çağdaşlık dışına
sürüklemekte olan baskılara ve yasaklara, vandalizmin her türüne
karşı, “reddediyoruz” haykırışımızı sürdüreceğiz.
Sanat
ve kültür emekçileri başta olmak üzere, bütün aydınları,
çağdaşlık ve uygarlık yandaşlarını, bu siyasal iktidara karşı
dayanışmaya, cesur olmaya; vandalizmin yıkıcılığı
karşısında kararlılık ve bilinçlilik göstermeye çağırıyoruz.
SANATÇILAR
GİRİŞİMİ
10.01.2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.