20 Ağustos 2020 Perşembe

ŞU KAHROLASI 65 YAŞ VE ÜSTÜ…

       Uçaktan indim.  Dönmekte  olan valiz taşıma bandımım önünde,  içinde birkaç parça çamaşır dışında  pek bir şey bulunmayan birkaç kilo ağırlığındaki sıradan yol çantasının görünmesini bekliyorum. O kadar hafif bir şeyi neden yanına almamış  diye düşünenler olabilir. Alamadım, çünkü izin verilmedi. Gerçi bunun 65 yaş konusuyla ilgisi yok. Sanırım uçaktan çıkıştaki  kargaşayı  önlemek için  bilgisayar çantası dışında  bütün çanta ve valizler aşağıya veriliyor. Fakat  çıkışta aynı  kargaşa  yine yaşandı.  Böyle bir yasaklama konulacağına,   uçaktan  çıkışlar da girişteki gibi koltuk numaralarına göre sıraya konularak sağlanamaz mı? Demek ki yasaklamak daha kolayımıza geliyor. 

          Bekleyenler arasında  uzunca boylu orta yaşlarda bir adam, yanındakilere yakınıyor: “75 yaşındaki adamı yanımdaki koltuğa oturttular! “ Belli ki canı çok sıkılmış. Aynı cümleyi üst üste tekrarlarken gözü bana ilişince  yakınmasını  rakam değişikliğiyle sürdürüyor: “85 yaşındaki adamı yanımdaki koltuğa oturttular…”

            Kendimi tutamayıp “O adamın sana değil, senin o adama zararın dokunabilirdi…” diyorum. Sonra da çok basit şeyi daha da basitleştirerek açıklıyorum: “Mikrop saçanlar ileri yaştakiler değildir. Virüsün onlar üzerinde etkisi  daha ağır olduğu için korunmaları gerekiyor.”

            Kafalar  onaylar  anlamda sallansa da  söylediklerimin anlaşıldığını pek sanmıyorum.                                       

                                                    ***

           Yaşlı adamdan korkan yurttaşın  konuyu tersinden anlaması sadece onun kabahati değil. 65 yaş  üstüne uygulanan yasaklama ve tecrit   onları toplumun dışına  atıyor ve böylece  yaşlı, hasta, aciz , zavallı  bir insan topluluğu görüntüsü, toplumun bütününden koparılarak  gözler önüne  serilmiş oluyor…  Batı toplumlarında  her zaman en imrendiğim ve özendiğim  görüntülerden biri, ,  otobüslerde, trenlerde, sinemalarda, her yerde her yaştan insanın bir arada olması, bunun yarattığı sıcak, birleştirici toplumsal aidiyet duygusudur…  Bizde belli bir yaş üstündeki insanlar , özellikle büyük şehirlerde, korona öncesinde de zaten ortalıkta pek görünemezlerdi. Şimdi bu tecrit  ve yasaklamalarla  büsbütün toplumun dışına  çıkarılmış oluyorlar. Yapılan şey ayıptır ve sadece o insanlara karşı değil  toplumun bütününe karşı işlenmekte olan  bir suçtur.

                                                 ***

         Bir toplumu sadece çocuklar, gençler, orta yaşlı ya da belli bir yaşın üstündeki insanlar, sadece kadınlar ya da erkekler değil, o toplumun bütün bireyleri, eşit bireylik haklarına sahip olarak oluştururlar.

       Her  yaş grubunun toplumda bir yeri vardır.  Çocukların  varlığı, toplumun neşesi, umudu, geleceğidir. Yaşlı denilen insanlar ise  olgunluğu, deney kazanmışlığı  simgeler. Bu nedenle  de saygıya hak kazanmışlardır. Bu bizde de böyleydi.  Fakat gitgide büyüyen bir sevgisizlik ve  saygısızlık ortamında çocuklar hak ettikleri  sevgiden, ilgiden yoksun  büyümektelerken, yaşlılar da saygının değil gidererek saygısızlığın hedefi olmaktalar. Bu yaş grubuna yönelik bilinçsiz,  adaletsiz, iki yüzlü, hiçbir yerde benzeri bulunmayan  korona yasakları,  onlara  karşı işlenen bir suça dönüşmüş durumdadır. Bir vali, bir kaymakam, herhangi bir yönetici  aklına estiğince bu yaş grubuna yönelik bir yasaklama getirebiliyorsa,  hiç  bir yaş gurubu, hiç kimse, en temel bireysel haklarını  güvence altında hissedemez.

                                               ***

      Önce Umre konusundaki  oportünist  bilinçsizlikle,, ardından AVM’lerin açılması ve   zaten uygulanamayan önlemlerin (65 yaş üstüne yönelik yasaklar dışında) büsbütün gevşetilmesi ya da kaldırılmasıyla, ,  ardından da   yangından mal kaçırırcasına gerçekleştirilen   Ayasofya açılışıyla   hasta sayısının ve ölümlerin artmasına yol açılmasının   başlıca sorumlusu ülkeyi yönetenlerdir

           65 yaş  ve üstüne  yönelik yasaklamalar  ayrımcılık suçudur.  İlgili kurum ve  dernekleri dava açmaya çağırıyorum.Ben ise  sivil itaatsizlik hakkımı kullanmaya devam edeceğim. 

Ataol Behramoğlu/Kültür ve Siyaset/19082020   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.