4 Ocak 2015 Pazar

2014’TEN ŞİİR KİTAPLARI


Bütün olumsuz koşulların inadına şairler geride bıraktığımız yılda da kozalarını örmeyi sürdürdüler…
Kıraç topraklarda açan çiçekler gibi, şiir kitapları, reklamsız, tantanasız, gürültüsüz patırtısız birbirini izledi…
2014’te yayınlanan şiir kitaplarının en başına hiç kuşkusuz Özdemir İnce’nin ”Karadelikte Bir Yolculuk ve Tersine Ya da Sapkın Ayetler”ini koyarım…
Sadece “kıdem” bakımından değil, Özdemir İnce geçen zamanla birlikte kendi şiirinin ve Türk şiirinin çıtasını sürekli olarak yükselttiğinden.
Günümüz dünya edebiyatının aramızda nefes alıp veren en önemli bir şair, yazar ve düşünürüdür söz ettiğim…
İmgenin, bilgeliğin, bütün tatlarıyla dilin, bir arada eşitçe yarattıkları doyumsuz bir şiir dünyası….

Rüzgârın olacak ki,sırtına bineceksin, yelesini tutacaksın,
Cenge gideceksin! Bir kor ateşin olacak ki üzerinde
yürümeyi öğreneceksin. Bir değirmenin olacak ki
buğday gibi ezileceksin,un ya da bulgur. Ne çıkarsa bahtına!”


Yine geride bıraktığımız yıl, ilk kez yarım yüz yıl önce yayınlanan “Kargı”nın da yeni bir basımı çıktı…


***
Ergin Yıldızoğlu 2004 yılında yayınlanan “Gece’yle ‘Gece’ Arasında” adlı şiir kitabıyla toplumcu şiirimizi yeni ve çok özgün tema, sözcük ve anlatım özellikleriyle genişletip zenginleştirmişti. “Anabasis”te de günlük siyasetin içinden çekilip alınmış sözcükler ve kavramlarla bir şiir dünyası oluşturma başarısını izliyoruz… Yaşamın bütün olgularının, sözcüklerinin, kavramlarının şiire dönüştürülebileceğini kanıtlayan şiirler… Tadına varmak için usul usul, defalarca okunması gereken, böylece de vazgeçilmezleşen bir şiir dünyası…


***
Tuğrul Keskin “Zitoi Epanastasis”te Kurtuluş Savaşımız sırasında mazlum bir halka kurşun sıkmayı reddettikleri için işgalci Yunan ordusunca kurşuna dizilerek katledilen aynı ordudan iki yüz Yunan komünistinin öyküsünü unutulmuşluktan gün ışığına çıkarıyor… Son bir kaç yılın ürünü başkaca şiirlerinin de yer aldığı kitabında, şairin, günlük konuşma dilini örste dövercesine nasıl çelik sağlamlığı ve ışıltısında bir şiir dili yaratmayı başardığını görüyoruz…
***
İki sevgili arkadaşım, Haluk Şahin ve Abdullah Nefes, 2014’te yeni şiir kitaplarını yayınladılar. Adı giderek Bozcaada’yle özdeşleşen Haluk Şahin’in “Büyüyor Üzümler Bağlarda”sı, bu güzel adamız ve bütünüyle de doğa üzerine,
hayku” tadında şiirlerle örülmüş bir destan diye adlandırılmalı. Şu üç dizeciği, Orhan Veli’ye bir selam diye de okuyabiliriz:


Dalgaların tek işi
Onunla sek sek oynamak
Sanırdı kum kuşu”

Abdullah Nefes 2012’deki “Bahar Kışkırtması”nden sonra geçtiğimiz yılın son aylarında “DörtX100”ü yayınladı… Kitap, tek tek saymadım ama, belli ki yüz tane dörtlükten oluşuyor… İşte, acılardan derlenmiş,dört göz yaşı damlası gibi, ama umudu bileyen bir dört dize:,


Bırakın kokusunu artık ekmeğin
Dağlandı alev, buğday kirlendi
Adı unutmamak oldu geleceğin
Çocukların gülüşü artık Berkin


***

Yücel Kayıran’ın, “baba” sözcüğüyle çok sık karşılaşılan şiirlerinde, Dağlarca’nın “Çocuk ve Allah”taki dünyasını çağrıştıran bir şiirler toplamı buluyoruz. Biraz karışık, gölgeli, sıkıntılı bir dünya, şiirlerle hem tanımlanıyor, hem aşılmak isteniyor gibi…
Salih Bolat’ın yeni kitabı “Atların Uykusu” ,her kitabında kendini yenileyen bir şairin, içindeki alevi dışa vurmada temkinli, düşünce ağırlıklı şiirlerinden oluşuyor.… “Belirsizlikler başlıklı bölümde, “nesir” görünümünde yazı parçalarının nasıl yoğun bir şiir yoğunluğu taşıyabileceği görülüyor…
İbrahim Baştuğ’un “Git”inde, bence baştan sona bütün şiir birikimimizin en güzel, en etkileyici “aşkın bitimi”temalı şiirlerinden biri, kitaba adını veren “Git” şiiri de yer alıyor… Birkaç dize olsun almak isterim:


Git. Biliyorum her aşk uzadıkça boğucudur
…………………
Peşinen kayalara oturacak biliyorsun teknen gitsen
Gitmesen ölü bir balık olarak kıyıya vuracaksın.



İki hafta sonraki yazıyla devam edeceğim…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.