Siyaset
bir toplumun, ülkenin,devletin, dirlik düzenlik içinde yönetimine
ilişkin görüşler toplamına ve bu görüşlerin uygulanmasına
verilen isimdir.
Demokrasilerde
bu görüşler özgür seçimlere yoluyla yarışır, sonuçta biri
ya da genellikle yakın görüşler arasındaki birlikteliklerin
iktidarı gerçekleşir.
Hukuk,
siyasetin de üstünde, onun da işleyişinin sınırlarını
belirleyen yasalar toplamının adıdır.
Siyaset
hukukun dışına çıkamaz.
Hukuku
oluşturan yasalar da hukukun evrensellik kazanmış ilkelerine
aykırı olamaz…
Bütün
bunlar, kuşkusuz, demokrasinin tam olarak işlerlik kazanmış
olduğu; evrensel insan haklarının, en temel bir hak olarak da
ifade ve örgütlenme özgürlüğünün güvence altında bulunduğu
toplumlar için geçerlidir.
***
Ülkemizde
bugün yaşanmakta olan, yürürlükteki yasaların, yanı sıra da
en temel insan haklarının, bu demektir ki hukukun, iktidarı
ellinde tutmakta olan güç tarafından gözünü budaktan
sakınmazcasına çiğnemesi, tahrip edilmesi, hiçe indirgenmesidir.
Bu
iktidarın güç yitimine uğradıkça daha da pervasızlaştığı,
kural tanımaz oluşu açıkça görülüyor.
Avukatların
meslek örgütleri olan barolara karşı uygulanan polis şiddeti bu
kural tanımazlığın günümüzde yaşanmakta olan somut örneğidir.
***
Baro
yönetimleri, yine demokrasilerde, özgür seçimlerle oluşur.
Amaçları,
öncelikle mesleğe ilişkin özlük haklarını koruyup geliştirmek;
yanı sıra da (mesleğin gereği olarak) hukukun en temel ilkeleri
konusunda duyarlı olmaktır.
Ülkemizde
barolar her iki alanda da başarılı sınavlar vermişlerdir ve
vermektedirler.
Zaten
yaşanmakta olan sorunun nedeni de tam olarak budur.
İktidarı
elinde tutmakta ve giderek de güç yitimine uğramakta olan güç
bundan rahatsızdır.
Barolar
da ,tıpkı yargının öteki unsurları olan savcılık ve yargıçlık
kurumları gibi memurlaştırılmak, daha da açık bir deyişle emir
komuta altına alınmak istenmektedir.
İlk
aşama ise baroların bölünmesidir. Söz konusu yasa tasarının
hedefi budur.
Bu
nedenle de bu yasa tasarısı, hukuku bütünüyle siyasetin emir
kulu durumuna getirmeye yönelik , Anayasaya ve evrensel hukuk
ilkelerine aykırı bir girişimin ürünüdür.
***
Baro
başkanlarının yürüyüşü bir demokrasi ve adalet yürüyüşüdür.
Savunma
hakkını savunma yürüyüşüdür.
Yargı
bağımsızlığını savunma yürüyüşüdür.
Hukuku
siyasetin buyruğuna sokma girişimlerine izin vermeme yürüyüşüdür.
Bütünüyle
hukuku savunma yürüyüşüdür..
Karşılarına
kolluk güçlerinin çıkarılması ayıptır ve suçtur.
Türkiye’de
demokrasiden yana bütün güçler, aslında bütün bir ülke
onların yanındadır.
-Hangi
siyasi görüşte olursak olalım,tıpkı hekimler gibi, en sıkışık
olduğumuz zamanlarda yardımlarına gereksinin duyduğumuz
avukatları yalnız bırakmayalım.
Avukatlar
da, hangi siyasal görüşte olurlarsa olsunlar, avukatlık
mesleğinin, baroların, bütünüyle hukukun bağımsızlığı için
güç birliği yapmalı, şu anda iktidardaki gücün bu mesleği
ve örgütünü boyunduruk altına alma girişimlerine geçit
vermemelidirler..
Ataol
Behramoğlu/Kültür ve Siyaset/24.06.2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.