8 Mayıs 2020 Cuma

DUAGÛYAN

     Dua Arapça bir sözcük.
      Osmanlıca-Türkçe sözlükte anlamı şöyle açıklanıyor:
     1)Tanrıya yalvarma, yakarı.
     2 )Birinin iyiliği için Tanrıya yalvarma.
     3)Böyle bir yakarışta okunan ibareler.
                              ***
     
   Arapça dua’dan bu kez farsça, duacı anlamına gelen  duagû sözcüğü türetilmiş…
    Bunu biz mi yaptık,  yoksa böylece Farsçadan mı aldık, bilmiyorum doğrusu.
    Duagû dua eden demek ama, bir karşılığı daha var: Vakıf idaresinden ücreti olup karşılığında dua etmekle ödevli kimse….
      Böyle bir maaşlı duacı tanımıyla benim gibi ilk kez  karşılaşmış olanlar da benim gibi şaşırmış olmalılar…
       Duagûyan da duagû’nun çoğulu…  Yani dua etme karşılığında Vakıf idaresinden ücret alanlar…

                                                 ***
      Almanya’da   cenaze törenlerinde ücretli ağlayıcılar diye  bir meslek olduğunu işittiğimde şaşırmıştım…
       Bunlar herhalde özel şirketlerin elemanı olmalıdır…
        Osmanlının  ücretli duagûyanı bana bu meslek erbabını düşündürdü. 
        Vakıf idaresinden ücretli olduklarına göre  kuşkusuz  resmi bir görevleri olmalı…
       Bu da olasıdır ki ordu savaşa giderken ve  savaştayken dua etmekti…
       Bu kurumun varlığı ne kadar süre devam etmiştir, bir başka deyişle de bütçedeki yükü ne zaman anlamsız ve ağır gelmeye başlamıştır incelenmeye değer.
                                                       ****
      Çağdaş, laik toplumlarda da  bir dine bağlılık  ve esas olarak da bu inançtan kaynaklanan dua gereksinimi ,  kişisel bir    olgu olarak  hiç kuşkusuz anlaşılır bir şeydir ve saygıya değer.
        Buna karşılık  dinsel ifade ve deyimlerin  resmi ağızlarda giderek daha sık kullanılır olması, dua olgusunun kişisel bir inanç ifadesi olmaktan çıkarak kurumsallaşmaya yönelişi;  devlet kurumlarının her  inanca eşit mesafede olması gereken çağdaş, laik  bir toplumun varoluş   ilkeleriyle  bağdaşamaz.
        Günümüzde “düagûyan” adında bir meslek  grubu bulunmuyor. 
             Fakat dertlerine deva bulunmasını bekleyen  samimi inanç sahibi  çaresiz insan topluluklarının  sorunlarını ve sorularını  dualarla karşılayıp  ört bas etme çabasındaki   düagüyân erbabının  devletin  her kurumunda,  üstelik yönetici olarak varlıkları  açık seçik ortadadır..
         

                                               ***
         
Devlet yönetiminin her kademesindeki kişilerin ağızlarından çıkan her sözcüğün oradan tartılarak çıkması gerekir.
         Türkiye Cumhuriyeti laik bir devlet kuruluşunun adıdır.
         Laiklikle bağdaşmayan  sözler ve davranışlar,  kimin tarafından söylenmiş ve yapılmış olursa olsun, devlete, cumhuriyete karşı işlenmiş suçlardır.
           Her birey kendi kişisel yaşam alanında, inancının  gereği olduğuna inandığını  dile getirmek  ve gerçekleştirmekte özgürdür kuşkusuz.
            Fakat  devlet(ve toplum), kimi kez yatıştırma aracı, kimi kez inanç sömürüsü, kimi kez sopa gibi kullanılan  dinsel ifadeler ve dualarla değil, hukukla, bilimle yönetilir. 

Ataol Behramoğlu
06.05.20

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.