23 Ağustos 2019 Cuma

HAKSIZLIĞI KİTABA UYDURMAK

     
       Başka dillerde var mıdır, varsa nasıl söylenir bilmiyorum, fakat üç büyük şehir belediye başkanının görevden alınmasına ilişkin bakanlık açıklamasını okuduğumda aklımdan  geçen ,
bizdeki “kitabına uydurmak” sözü oldu.
        Kitabına ya da kitaba uydurmak; akla, vicdana ahlâka ne kadar aykırı olursa olsun ,  bir kötülüğe, bir haksızlığa, bir kanunsuzluğa yasal kılıf uydurmak anlamında kullanılan deyim.
Böyle olunca yapılması gereken, kılıf olarak kullanılan yasayı ya da yasaları gözden geçirmek olmalı. Biz de öyle yapalım…

                                                            ***
        Bakanlık gerekçesinde yürürlükteki anayasanın 127. Maddesinden söz ediliyor. Bu madde  aynen şöyle:” Mahalli idarelerin seçilmiş organlarının , organlık sıfatını kazanmalarına ilişkin itirazların çözümü ve kaybetmeleri , konusundaki denetim yargı yolu ile olur.  Ancak görevleri ile ilgili bir suç sebebi ile hakkında soruşturma ve kovuşturma  açılan mahalli idare organları veya bu organların üyelerini, İçişleri Bakanı, geçici bir tedbir olarak , kesin hükme kadar uzaklaştırabilir.”
          Maddede açıkça görülen, “görevle ilgili suç” konusunda “denetim”in (kovuşturmanın) “yargı yolu” olduğu,  fakat İçişleri bakanına uygulamada yargının da üstünde bir rol verildiğidir.
         Seçimle gelmiş bir yönetimin yargı denetiminde olması doğaldır.
        Fakat  yürütme organına  bir yargı merciiymiş gibi böyle bir hak verilmesi en baştan tartışmaya açıktır.
          Yukarıdaki maddede geçen “suç” sözünün de “suç isnadı”, “suçlama” olması gerektiği kanısındayım….
      Bakanlık açıklamasında bu anayasa maddesinin yanı sıra sözü edilen Belediye Kanunun 47.maddesinde de hemen hemen aynı sözcüklerle aynı şey tekrar edilmekte.
          İçişleri bakanına, bir yürütme organına böyle bir yetkininin verilmesi , “mahalli idare”yi yürütmenin herhangi bir alt organına indirmekte, yürütmeye yargının da üzerinde bir güç kazandırmaktadır.
             Bana kalırsa, görevden alınmalar ve kayyım atamaları konusunda öncelikle tartışılması gereken budur.
              Böyle bir yetkiye sahip olan bir yürütme organının,  herhangi bir başka belediye başkanını, uydurma bir ihbar ya da suç isnadını gerekçe göstererek görevden almaması için “kitaba uydurma” bakımından hiç bir engel bulunmamaktadır….

                                                                             ***
    Şimdi “kitabı” bir yana bırakarak somut gerçeklikler üzerinde duralım.
    Kamu vicdanı, Diyarbakır, Van ve Mardin Belediye Başkanlarının görevden alınmalarının , söz konusu Bakanlık  açıklamasında sıralanan  “suç”larla değil; HDP’den intikam almakla, bu partiye göz dağı vermekle  ilgili olduğunu biliyor, görüyor, hissediyor.
       Aynı kamu vicdanı, iktidardaki partinin, başındaki kişinin, ortağının, “bakan” vb. titri taşıyan  bütün bu siyasetçilerin, demokrasiyle, hukukla ,   bu değerlere karşı olmak dışında  herhangi bir ilgileri  bulunmadığını da, artık büyük bir çoğunlukla görüp hissediyor.
         İktidarı ellerinde tutmakta olan bütün bu kişilerin ve çevrelerin sıkıntıları, pervasızlıkları  da bunu bilmekten geliyor.
          Bu gün âdil bir seçim yapılsa, hiş bir ciddi hukuksal dayanağı bulunmayan tek adam yönetimiyle birlikte yıkılıp gideceklerini biliyorlar.
          İstanbul seçim sonuçlarının yarattığı ölümcül korkuyu iliklerinde hissetmeleri devam ediyor ve edecek.
        Bu nedenle  de yapamayacakları hiçbir kötülük, hiçbir  hukuk dışılık yoktur.
        Üç belediye başkanının görevden alınmasını sadece HDP’ye yönelik bir girişim olarak görmek büyük yanılgı olur.
           Hedef bütünüyle demokrasi, bütünüyle muhalefet, bu baskıcı yönetime karşı olan herkestir.
            Bu gün “kitabına uydurma” görünümü altında yapılan haksızlıkların, kanunsuzlukların,
böyle bir kılıfa gerek duymaksızın da yapılabileceği ise  bu gibi yönetimlerin doğası gereğidir.


Ataol Behramoğlu/”Kültür ve Siyaset”/210819
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.