27 Haziran 2015 Cumartesi

DÖRT BENZEMEZ


Deyimin aslı poker oyununda kullanılan “beş benzemez” sözüdür:
Birbiyle ilintisiz, bu nedenle de hiç bir işe yaramayacak beş iskâmbil kâğıdı...
Ya “pas “dersiniz, ya da inandırıcı olabileceğinize güveniyorsanız duruma göre “blöf”e başvurursunuz...
Bu poker deyimine benzeterek bizim parlamentonun bu günkü kompozisyonunu dört benzemez diye adlandırdım...
Bu dört benzemezden ne çıkabilir?
Blöf sökmez...
Pas demek erken seçim demektir...
Öyleyse?..
****
Şimdi azıcık yakından bakalım..
Gerçekten dört benzemezle mi karşı karşıyayız?
Tam olarak değil...
AKP’yi bir yana bırakıyorum...
Bu parti gerçekten de geri kalan üçün hiç birine benzemiyor...
Ne idüğü belirsiz, temelsiz bir gece kondu kuruluşu...
Kat kat oluşuna aldanmayın...
Yıkılıp dağılması güçlüce bir üfürmeye bakar...
Göreceksiniz, öyle de olacak...
***
Gelelim geri kalan üç partiye......
Ayrı ayrı her üçünün içinde de farklı eğilimler olduğu biliniyor...
Buna karşılık her üçünün içinde de bu üç siyasal örgütü birleştiren ortak yaklaşımlar var.
Sıralayalım:
Öncelikle yolsuzlukların hesabının sorulması.
Yargının başta iktidar partisi ve şefinin boyunduruğu olmak üzere her türlü bayunduruktan kurtarılarak bağımsızlaştırılması.
Medya üzerindeki baskının kaldırılması.
Cumhurbaşkanlığı makamının tarafsızlık konumuna çekilmesi.
Seçim sisteminin demokratikleştirilmesi vb..
Bu ve benzer ortak hedefler üç partinin bir araya gelmesine ya da ikisinin kurduğu hükümete üçüncünün dışarıda kalıp destek vermesine, ya da birinin hükümeti kurup öteki ikisinin dışarıdan destek olmasına yeterli değil mi?
Görülüyor ki, değil..
Nedeni, ya da nedenleri ise, benzerliklerden daha ağır basan benzemezliklerin varlığı....
Öyleyse bu durumda ne yapmak gerekiyor?
-****
Aklı başında herkes bir erken seçimin parlamento aritmetiğini pek fazla değiştirmeyeceğini görüyor...
Böyle bir seçimden AKP’nin kazançlı çıkacağını düşünmek hayaldir.
Fakat şef böyle bir kumar oynar mı? Oynar!
Sözü şu sıralarda fazlaca edilen AKP-CHP koalisyonu kime yarar?
Her halde en az CHP’ye...
En çok da AKP’ye ve dışarıda kalacak öteki iki partiye...
CHP yönetimi bunu öngöremez mi?
Bilmiyorum...
Geriye ne kalıyor?
HDP’nin destekleyeceği CHP-MHP, MHP’nin destekleyeceği CHP-HDP hükümetleri, ya da her ikisinin ayrı kulvarlardan destekleyeceği bir CHP azınlık hükümeti...
Bu sonuncu seçeneğin belki olabilirliğini düşünmüştüm, fakat onun sakıncası da olası ekonomik krizin sorumluluğunun CHP’ye yüklenmesi olacaktır...
***
Bu durumda sanki tek seçenek kalıyor: AKP-MHP koalisyonu, bu olmazsa AKP-HDP koalisyonu, bu da olmazsa MHP’nin ya da HDP’nin dışarıdan dışarıdan destekleyeceği AKP azınlık hükümeti... Yani her durumda,ortak ya da tek başına, bu kez hem hükümet dışında hem hükümette ortağı olarak güçlü bir muhalefet karşısında yeniden bir AKP iktidarı...
Belki ters ya da karışık gibi görünebilir ama, doğrusu da sanki bu olacak...
Yani AKP’ye muhalefette kahramanlık taslatmayıp,sütten çıkmış ak kaşık taklidi yaptırmayıp, ülkeyi içine attıkları pisliği yine onlara temizletmek, bunu milletin gözü önünde burunlarından getire getire yaptırmak...
Ve bu olamıyorsa, o zaman, yüzde on denen beladan da kurtularak seçime gitmek...


25.06.15

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.