HÜRGAZETE
UZUNKÖPRÜ BASININI TEMSİLEN EDİRNE BELEDİYESİ 2.KİTAP
FUARINDAYDI
Edirne Belediyesinin
17-26 Ekim tarihleri arasında düzenlediği II.Kitap Fuarına
katılan genel yayın yönetmenimiz Selim Bekar; Hıfzı Topuz,
Mustafa Işık, Aziz Nesin’in oğlu Ahmet Nesin, Rıfat Ilgaz’ın
oğlu Aydın Ilgaz-kızı Defne Ilgaz gibi Türk edebiyatının önde
gelen yazarlarıyla çeşitli konularda görüş alışverişinde
bulundu ve 50.sanat yılını kutlayan yaşayan efsane Ataol
Behramoğlu ile özel bir röportaj yaptı. Bu özel röportajdan
satırbaşları şöyle:
SB: 50.sanat
yılınızda en unutamadığınız anınız nedir?
AB: 1979 yılında
kızımın doğduğu gündür………..
SB: Yazarlığa yeni
başlayacaklara tavsiyeleriniz nelerdir?
AB: Her insanın bir
konuda kabiliyeti vardır. Bu kabiliyetini değerlendirmek için de
okumak ve sevmek gerekir………….
SB: Türkiye nereye
gidiyor?
AB: Türkiye
dediğimiz bu ülke 1.000 yıllık Anadolu geleneklerinden
oluşmuştur. Bu 1.000 yıl içinde Anadolu kültürü ve çeşitli
unsurlarıyla karışarak büyük imparatorluklar kurulmuştur. Bunda
Türkçe ve orta Asya’dan gelenlerin kültürü en önemli etkendi.
TC ise insanlık tarihinde çok büyük bir devrim temeli üzerine
kuruldu. Mustafa Kemal’in önderlik ettiği bu devrim bir aydınlık
dönemidir. Yani insan merkezlidir; hayatın esasının insanın
yeteneği, bilgisi, bilim olduğudur. Bunun öncesinde de da 200
yıllık bir ilerleme tarihimiz vardır. 2.Mahmutlardan,
3.Selimlerden gelen ve Namık Kemal’lerin kuşağıyla yıldızlaşan
bir aydınlanma devridir bu. Mustafa Kemal devrimi bütün bu
aydınlanma çabalarının üzerinde yükselmiştir ve 20.yüzyıl
Türkiye’si, işte bu imza gününde de görüyoruz; genç
kızlarımızın çoğunlukta olduğu pırıl pırıl bir gençliğe
sahiptir.. Gittiğim her yerde bunu görüyorum. Bundan 2 gün önce
Trabzon’da bir etkinlikteydim; ardı kesilmeyen bir kuyruk vardı,
orda da üniversiteli genç kızlarımız çoğunluktaydı.
Cumhuriyet devrimi kadınlarımıza bu özgürlük yolunu açmıştır.
Ama bugün çok iyimser olamıyorum; çünkü sanki her iyi şey
silinerek geriye dönülmek isteniyor. Mustafa Kemal’in adı
silinmek isteniyor. Atatürk Devrimleri sanki bir yanlışlıkmış
gibi bir algı oluşturulmak isteniyor. Anadolu’nun çökmüş
olduğu, işgalin olduğu unutulmuş gibi sanki. Ama karamsar
değilim. Çünkü ben bu gençliğe güveniyorum. Birde Türk
ulusuna, milletimize güveniyorum. Çünkü bizim milletimiz, Anadolu
halkı sakin görünür ama içten içe de kaynar. Beklenmwdik
zamanlarda da büyük tepkiler gösterir.
SB: Ortadoğu ateşi
bizi sarar mı?
AB: Sarmış bile.
TC Cumhuriyet tarihi boyunca komşularıyla dostça geçinmiş.
Yunanistan’la olan Kıbrıs çatışması bile bir uzlaşma
çizgisine kavuşturulmuştur. Her türlü provokasyona rağmen
Türkiye sağduyulu davranmıştır. Ama son yıllarda komşularımızın
neredeyse hepsiyle, özellikle Ortadoğu ülkeleriyle düşmanlık
çizgisinin son noktasına geldik. Bu emperyalizmin bu coğrafyadaki
oyunudur. Bütün mesele de petrole el koymaktır. Suriye’yi ele
geçirmek, İran’ı ortadan kaldırmak. Yani her yerde etnik
çatışmalar yaratarak o bölgelerde emperyalizmin 100 yıl 200 yıl
öteye planlarını gerçekleştirmeye çalışmalarıdır. Bunun
temeli de petrol. Dolayısıyla Türkiye’nin bu oyuna gelmemesi
gerek. Türkiye’nin yöneticileri, bir şekilde iktidara gelmiş bu
insanlar, bu oyuna düşebilir, bu oyunun aleti olabilir ama
insanımızın bunu algılaması ve buna geçit vermemesi gerekiyor.
Zaten istedikleri ölçüde ileri gidememelerinin sebebi de halkın
tepkilerinden çekinmeleridir. Dolayısıyla ben insanımıza,
gençliğimize güveniyorum. Bir aydın olarak bizim görevimiz, siz
gazetecilerin görevi, öğretim üyeleri olarak hepimizin görevi
insanlarımıza aydınlığı taşımak için elden geleni ve
fazlasını yapmaktır
SB: Gezi olaylarını
nasıl değerlendiriyorsunuz?
AB: Gezi olayları
bir gençlik patlamasıdır. Bakınız burada genç arkadaşlarımız
var. Onlara görüşlerini sorsam, farklılıklar da olabilir. Başı
örtülü arkadaşlarım var olmayanlar var, bunların arasında da
çeşitli görüşler söz konusu, ama hepsi ortak bir çizgide
buluşuyor. Hepsi özgür ve insan gibi yaşamak istiyor. Baskı
görmemek istiyorlar. Gençliklerini yaşamak istiyorlar. Olay budur.
Bunun patlamasıdır. Sen böyle davranacaksın, bunu yapıp bunu
yapamayacaksın, böyle , böyle giyinmeyeceksin, böyle ; böyle
olmaz. Gençliğin önünü açmak gerekir. Geleceğimiz çünkü bu
gençliktir. Dolayısıyla Gezi bir gençlik patlamasıdır, ben
böyle görüyorum.
SB: Ülke bölünüyor
mu?
AB: Ülke zaten
maalesef bölünmüş. Burada, bir kahvede oturmuş dinlenirken
Edirne’ye şöyle bir baktım sonrada yakın zamanlarda gittiğim,
örneğin Bitlis’i düşündüm. Güzeller güzeli bir kentimiz.
Ama maalesef başı açık bir genç kız yada kadın göremezsiniz.,
Buradaysa başı kapalılar parmakla gösterilecek kadar az. Bu şu
demek; ülke zaten ikiye ayrılmış. Böyle olmaz. Bir ülkede bu
kadar büyük ayrışmalar olmaz. İsteyen başını açar isteyen
kapar bu ayrı bir konu. Ama belli ki bir zorlama var bu işte.
Geriye doğru bir zorlama var. Ülke zaten 2’ye, 3’e, 5’e
bölünmüş. Türkiye’de etnik bir ayrışma yok, olması da
gerekmiyor. Bu coğrafyada muazzam bir sentez gerçekleşmiş. Bu
sentezin omurgasını Türk dili oluşturuyor. Türkçe 1000 yıl
içinde hiçbir baskı olmaksızın birleştirici dil olmuş.
Dolayısıyla Türkçede buluşmalıyız ve zaten buluşmuşuz.. Ama
ülkedeki her etnik kültüre de saygı duymalıyız. Herkes
birbirine saygı duymalıdır. Her bölgenin, her etnik kültürün
elbette bir değeri var.Ama bunun bir bölücülük çizgisinde
düşünülmesi çok yanlıştır. Bu tehlikeler hep söz konusu.
SB: Az önce
ülke3’e, 5’e bölündü dediniz. Bunun sonu Anadolu İslam
Devletine gider mi?
AB: Daha bile beter
olur. Ülke bölündü zaten. Adı ne olursa olsun. Zaten Sevr
dediğimiz de ülkenin etnisitelere bölünmesiydi. Yani ulus
devletin oluşmasına engel olmaktı. Ama bugün bir ulus devletiz.
Fransa gibi, İngiltere gibi, Almanya gibi, Rusya gibi aklımıza
gelen tüm gelişmiş ülkeler gibi.istiyorlar. Örneğin henüz
döndüğüm Çin’de sayısız etnik grup söz konusu., sayısız
dil var resmi dil bir tane, tek. Çince..
SB: Peki son yargı
paketi hakkında ne düşünüyorsunuz?
AB: Cumhuriyet’te
bir manşet vardı “ Utan Yargı” diye. Bunu aynen tekrarlıyorum
“Utan Yargı”..
SB: Peki bizim Hür
gazete okurlarına son olarak ne söylemek istersiniz?
AB: Arkadaşlar
biricik yurdumuzu, seveceğiz, koruyacağız, her türlü
yalancılığa, ahlaksızlığa karşı dimdik ayakta duracağız.
Çok büyük bir gücümüz var. Mustafa Kemal Atatürk’ün kurup
önderlik ettiği cumhuriyet aydınlanma değerleridir, yani en yüce
değerin insan olduğu bilinci Bu bilinçten bir milim bile geri adım
atmayacağız.Tersine İleriye doğru hep birlikte hareket edeceğiz.
SB: Bize vakit
ayırdığınız için teşekkür ederiz.
AB: Asıl ben
teşekkür ederim, çok güzel sorular yönelttiğiniz içinde.
Umarım bu söyleşiyi bana ve Cumhuriyet gazetesine’ de
yollarsınız.
Üstad’la
söyleşimizin tüm detaylarını gazetenizin sosyal medya
hesaplarında izleyebilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.