6 Temmuz 2013 Cumartesi

KİM AVRUPALI?



       Art arda gelen haberler ve yorumlarla Mısır’da olup bitenleri izlemeye çalışırken, “bayram değil, seyran değil…” deyimini anımsatırcasına internete Almanya Maliye bakanı Wolfgang Schauble’ın  Türkiye’ye ilişkin demeci düştü:
       “Avrupa’ya ait olmayan Türkiye birliğe alınmamalı.”
        Beyefendi bu sözü  Hristiyan Demokrat Partinin bir  mitinginde söylemiş.
       Bu kişinin önceki bir tarihte bir Alman gazetesine demecinde de bu  partinin başkanı bayan Merkel’in aynı konudaki görüşünü tekrar ederek, Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda da Avrupa Birliğine tam üyeliğinin söz konusu olamayacağını, ancak özel bir statü verilebileceğini söylediğini anımsıyoruz.
        Merkel’in Gezi Parkı direnişi sırasındaki bildirisi daha ılımlıydı ve  hiç değilse görünürdeki amaç iktidarın demokrasi karşıtı tavrının eleştirisiydi.
       Maliye bakanı ise, daha açık bir dille Türkiye Avrupa’ya ait değildir diyor.
       Bu sözler, sanırım çoğumuz gibi bana da, S.Huntigton’ın  kabak tadı veren “Uygarlıklar Çatışması” tezini anımsattı  ve ister istemez bir kez daha Avrupa kimdir,nedir sorusunu düşündürdü…

                               ***                        
       Kısaca, bir kez daha yanıtlayalım…
      Sanırım, Avrupalılık, Batılılık, Batı kültürü vb. derken,  ekonomik tabanlı bir işbirliğinden daha farklı şeyler düşünüyoruz.
      Bilimsel anlamıyla aydınlanma düşüncesi ve hümanist felsefe, kimi Batı Avrupa ülkelerinde sistemleştirildi.
       Bilimsel devrimlerin, bilimsel düşüncenin beşiği de bu Batı Avrupa ülkeleridir.
        Zaten Huntington da bunu söylemeye getiriyor.
        Siz Doğu toplumları, hümanizmden, bilimsel düşünceden anlamazsınız, yerinizi ve haddinizi bilin diyor…
        Şimdi de  Alman maliye bakanının sözleri  tam olarak bu düşünceyi dile getirmekte.
        “Türkiye Avrupa’ya ait değil” başka nasıl yorumlanır.

                                          ***                        
Bir çok kez yazdım, kısaca tekrarlayayım:
 Hümanist düşünce, bilimsel akıl, kimi Batı Avrupa ülkelerinde sistemleştirilmiş; bilimsel devrimler bu ülkelerde gerçekleştirilmişse de, bunun ırksal değil, tarihsel, dönemsel, coğrafi, sosyal nedenleri vardır.
      Hümanist kişiliğe ve bilimsel akla sahip olmak, hiçbir ulusun, ülkenin kıtanın tekelinde değildir.
     Bu olgunun en parlak ve belirgin örneklerinin başında da Mustafa Kemal ve devrimleri geliyor…
      Nitekim, bu konuda daha önceki yazılarımda da değindiğim gibi, söz buraya gelince Huntington’ın gırtlağına kılçık kaçmış gibi bir şey oluyor, adeta kekeliyor…
     Bu faşist, ırkçı, bilim dışı, köhnenmiş düşünce, daha özgül anlamıyla Türkiye ve Türk düşmanlığı, Alman Maliye Bakanının  demeciyle bir kez daha karşımıza çıkmakta.

                                                     ***                           
 Herr  Schauble’ın siciline göz attığımızda ilginç verilerle karşılaşıyoruz…
  Şu anda iktidardaki Hristiyan Demokrat Birliği’nin 1988’de başkanı olan bu zat, silah tüccarı ve  başka karanlık işlere de karışmış olan Karlheinz Schreiber adlı kişinin bu partiye para bağışının neden olduğu skandal sonucunda, 2000’de başkanlıktan ayrılmak zorunda kalmış…
      Bir silah tüccarı bir partiye ne diye para bağışında bulunur?
      Söz konusu  maliye bakanının, ABD’nin Irak işgalini  hararetle destekleyen bir siyasetçi olduğunu da biliyorsak, sorunun yanıtı güç değil…        
      Özetle, Merkel’in maliye bakanının, silah tüccarlarıyla içli dışlı; emperyalizmin en saldırgan, en acımasız  kanadının temsilcilerinden biri olduğu çok açık değil mi?
                                                           ***                                 
    W.Schauble’ın sicilinde başka pürüzler de var ama  bu örnekle yetinelim… 
  Almanya’nın ırkçı maliye bakanına, bütün insanlık tarihinin en büyük alçaklığının, Nazizm  adıyla onun ülkesinden kaynaklanmış olduğunu anımsatmanın bir yararı olur mu?
     Onun gibiler ,Türkiye’nin Avrupa’ya ait olmanın da ötesinde, Cumhuriyet devrimleri, 60’lı yıllar gençliği ve Gezi Parkı Direnişiyle, köhnemiş,kendi değerlerine ters düşmüş bir  Avrupa’ya genç bir örnek oluşturduğunu  da farkında değiller.
    Batılı değerlerin günümüzde ki gerçek temsilcisi,  çürümüş ve saldırgan ABD ve Avrupa emperyalizmi değil, Türkiye’nin aydınlık, aydınlanmacı güçleridir…

Ataol Behramoğlu/070713


Twitter: @A_Behramoglu

Yazılı medyada yazarın izni olmadan yayınlanamaz..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.