6 Kasım 2019 Çarşamba

Ispanak

Üç günlük Tataristan yolculuğumda doğumunun 220. yılında Puşkin onuruna düzenlenen toplantılarda konuşmalar yaptım.

Kazan’da Tatarların büyük şairi Abdulla Tukayev’in görkemli müze evini, bir başka önemli Tatar şairi Musa Celil’in mütevazı müze evini gezerek oralarda da konuşmalar yaptım.

Yine Kazan’da, ilk gençliğinde bir süre bu şehirde fırın işçiliği, rıhtım hamallığı yaparak hayatını kazanmaya çalışmış Maksim Gorki adına düzenlenen müzeyi dolaştım.

Tataristan’ın bir başka önemli şehri Yelebuga (yada Alabuga)’da Rus Şiirinin Gümüş Çağı Kitaplığı’nda, bu döneme (20. yüzyıl başları modernist Rus şiirine) ve genel olarak şiire ilişkin, çok ilgili ve çok seçkin bir topluluk önünde konuştum. Bu şehirli ressam İvan Şişkin’in müze-evini gezdim...

Bütün bu gezi ve ziyaretlere ilişkin izlenimlerimi en az iki günlük bir yazıyla ve ilginç fotoğraflarla paylaşacağım sizlerle...

Ülkeye döndüğümde çarşamba yazımın konusunu düşünürken kararsız kaldım...

Son Suriye harekâtının artıları ve eksileri?

Başta Orhan Bursalı’nın 28 Ekim Pazartesi tarihli “Suriye macerası ülkeyi batırdı, sonuç büyük fiyasko” başlıklı mükemmel yazısı olmak üzere bu konuda yazılmış olanlara ne eklenebilir?

Cumhurbaşkanı’nın ABD seyahati, İçişleri Bakanı’nın adlandırmasıyla hapishanelerimizdeki “terörist savaşçılar” (yani IŞİD’liler) nerede yargılanacak, işveren bakanlara kendi iş alanlarında trilyonlarca liralık destek kıyakları vb. konularda yazmayı da canım istemedi...

Derken, ıspanak imdadıma yetişti...

Bitki zehirlenmesi olarak mantardan zehirlenmeyi bilirdik de, gariban ıspanak nereden çıktı?

Yıllarca içinde demir olduğuna inandırılmıştık, sonra bunun doğru olmadığı söylendi.

Çok şükür, henüz yaşam kaybı haberi gelmedi ve dilerim gelmez ama çok sayıda yurttaşımız ıspanak zehirlenmesi tanısıyla tedavi ve gözetim altında.

Sorun nedir, sorumlu kim, bilen yok.

Çernobil faciası sırasında çayın bundan etkilenmediğini kanıtlamak için kameralar önünde çay içen bakan gibi bir pazarcı esnafı da kameralar önünde aynı amaçla çiğ  ıspanak yedi. Tarım Bakanı’ndan da böyle bir jest gelir mi bilemem.

Bu konuda bana en inandırıcı görünen açıklamayı sosyal medyada gördüm. Hakan Aytaş imzalı açıklamada özetle şöyle deniyor: “Bayat ıspanaklara yeşil görünsün ve uzun ömürlü olsun diye tarım ilacının dışında çeşitli kimyasallarla işlemler yapılmış.”

Olabilir mi? Neden olmasın!..

Ülkeye dönüşümdeki haber turunda ilgimi çeken bir başka haber, Adana’daki banka soygunu girişimi oldu...

Çevrede kimse yok. Sanıyorum tatil günü ve gündüz vakti. Elindeki balyozu bir bankanın vitrinine vurmakta olan ufak tefek biri güya camı kırıp içeri girecek ve bankayı soyacak. Derken çevreden birileri gelip engel olmaya çalıyor. Soyguncu bunlara bıçak çekiyor. Bu arada oralardaki bir koruma, adamın üzerine atlayarak onu etkisiz hale getirmek istediğinde soyguncu zaten kendini yere atmış sanki etkisiz hale getirilmeyi bekliyor.

Karakoldaki ifadesinde ailesiyle sorunu olduğunu, kalacak yeri olmadığından hapse girmek için bu işi yaptığını söylemiş...

Hani, şaka gibi diyoruz ya, aynen öyle...

Bilinemeyen bir nedenle otobüsü, duraktaki yolcuların üzerine süren, ardından da dışarı fırlayarak elindeki bıçağı rastgele sallayıp bir kişinin ölümüne ve yaralanmalara yol açtıktan sonra kendini denize atarak, “Polis yok mu, öldürün beni” diye bağıran halk otobüsü şoförü...

Ordu’da her gün yol kenarında durup geçen araçlara el sallayan akıl özürlü Salih’e bunu ıslanmadan yapabilsin diye otobüs durağı benzeri bir yer yaptırılıp üzerine de “Salih’in Yeri” yazılması... Salih’in şimdi hepimize örnek olması gereken mutlu bir gülümsemeyle işini yapmakta oluşu...

İlk bölümü dışında “ıspanak”ta odaklanan bu yazı için okurlarım beni kınamasın.

Bu da bir rahatlama gereksinimi eninde sonunda...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.