18 Nisan 2019 Perşembe

VICIK VICIK

   
  Böyle yazı başlığı olur mu?
   Olmaz.
 Olmamalı.
    Ama ne yapayım ki aklıma birden düşüverdi…
   Birden derken,  önce cıvık sözcüğü geldi.
   Cıvık,cıvıklık, cıvıklaştırmak…
   Yaşamakta olduğumuz seçim ortamını tanımlamak için bu sözcüklerden daha uygunu bulunamaz.
    Daha doğrusu ben bulamadım.
   Zaten, söylediğim gibi,düşünerek değil de kendiliğinden çıkageldi bu cıvık sözcüğü…
    Sözlüğe bakalım ister misiniz?
   TDK sözlüğünü açıyorum:
   Cıvık ön ad(yani sıfat) Fazla suyla karıştığı için biçimini koruyamayacak kadar sulanmış: Cıvık kar.Cıvık hamur.Cıvık çamur.Mecazi anlamı ise” soğuk ve can sıkıcı şakalar yapan kimse” diye açıklanıyor.
      Mecazi anlamın açıklanışını yeterli bulmadım. Hatta yanlış olduğu kanısındayım. Cıvık diye, soğuk ve anlamsız şakalar yapan kimseden çok, bir konuyu sulandıran, bozan,bulandıran, tadını kaçıran, ciddiyetini ayağa düşüren, onu anlamsızlaştıran, böylece de değersizleştiren kişiye denir.
       Örneğin 1 Nisan gününden beri İstanbul’un her yerini kaplayan, gözümüze sokar gibi her köşe başına, her alana, her duvara, her direğe, neredeyse her gökdelenin cephesine asılmış ya da yapıştırılmış “Teşekkürler İstanbul, Gönül Belediyeciği Kazandı” afişi bir cıvıklık örneğidir.
       Çünkü bir yalanın böylesine  allanıp pullanıp ortaya dökülmesiyle, afişteki bütün sözcükler,(gönül, İstanbul, belediyecilik, kazanmak, teşekkürler) hep birlikte anlamsızlaşıp cıvıklaşmaktadır.       
       Gerçeğin böylesine pervasızca çarpıtılarak insanların gözüne sokulmak istenmesi, belki daha ağır sözcükleri hak etmiş olsa da, en hafif deyimiyle cıvıklıktır. Gerçekliğin cıvıklaştırılmasıdır. İnsanları aptal yerine koymaktır.
Sağduyuyla alay etmektir. Bütün bir topluma,toplumsal akla ve duyguya hakaret etmektir.

                                                  ****
            Oyların  yeniden ve yeniden ve yeniden, bir kez daha yeniden sayılması, sayımın durdurulup durdurulup yeniden başlatılıp sonra yeniden durdurulup sayıma geçilmesi, hukukun alt üst edilmesi, aslında suçtur, fakat aynı zamanda da işi cıvıklaştırmak, biçimini bozmak, akışını sakatlamak ve sonuçta her şeyi vıcık vıcık etmektir.
          İstanbul Belediye Başkanlığı seçimleri “mırdar” değil(Binali Bey  sözcüğün halk ağzında kullanılışıyla “murdar” demek istemiş olmalı),fakat gerçekten “mundar” olmuştur ve bunun başlıca sorumluları da  seçim  sürecini  böylece cıvıklaştıranlardan, vıcık vıcık edenlerden başkası değildir.
         Bu kadar cıvıklaştırılan, vıcık vıcık edilen bir seçim süreci, ne demokrasitik sistemin yürürlükte olduğu bir başka ülkede, ne de bizim ülkemizde görülmüştür.

                                                ****
         Yazının girişinde böyle yazı başlığı olur mu diye sormuş,olmaz, olmamalı diye yanıtlamıştım.
           Bunları yazarken aklımda belli belirsiz bir şiir dizesi kımıldanıyordu:
Uzaktan uzağa “böyle de şiir olur mu?” gibisinden bir şeyler…
          Derken  Metin Eloğlu’nun bu günlere çok yakışan“Ömür Törpüsü” adlı şiiri bütünüyle çıkageldi…
                 
                 
Yaşamak istiyorum
Yaşamak istiyorsun
Yaşamak istiyor

Böyle şiir olmaz, diyeceksin; biliyorum.
Ama böyle dünya olur mu?
Böyle barış olur mu?
Böyle hürriyet olur mu?
Böyle kardeşlik olur mu?
Biliyorum ki, katlanıver, diyeceksin;
Ama böyle yaşamak olur mu!


       
    Ataol Behramoğlu/Kültür ve Siyaset/ 170419 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.