12 Nisan 2019 Cuma

SEÇİM SONRASINDAN SATIR BAŞLARI


       Yerel seçimler 31 Martta yapıldı ve 1 Nisanda sonuçlar belli oldu.
      Fakat siyasal iktidarı elinde tutan güç özellikle İstanbul konusunda ayak diriyor.
      Sonucu değiştirmek için yalan, tehdit, şantaj, her türlü yola başvuruyor.
       Bunlar görülenler.
       Kapalı kapılar ardında kim bilir ne dolaplar çevriliyor.
        Oligarşinin yalan makinesi medya hayasızlıkta kendisiyle ve kendi aralarında  birbirleriyle  yarışıyor.
       Bir süre önce  iktidar karşıtlarının kanını içeceklerini ilan eden  bir katil , şimdi bu amacı gerçekleştirmek için devletten işaret beklediklerini  bildiriyor.
      Bu ülkenin milyonlarca yurtsever, barışsever insanına yönelik   bu pervasızca meydan okuma  karşısında, bu insanları korumakla görevli  devlet bütün takım taklavatıyla suskun.
      Zaten kendisi de açık ya da dolaylı, benzer şeyler söylüyor.
       31 Mart seçimi sonrasının açılıp irdelenmesi gereken ilk satır başı, ahlâksız medyasıyla, kiralık katilleriyle,insaf ve vicdan ölçülerini zorlayan yalanlarıyla, siyasal iktidarı elinde tutan güçlerin bu akıl dışı, kabul edilemez görüntüsüdür.
            Denilebilir ki bu her zaman böyleydi.
             Fakat bu kez bu görüntü her zamankinden daha açık, gün ışığında, göz önündedir.
               Yakalanmış, kıstırılmış, ve artık yenilgiyi kabulden başka çaresi kalmamıştır…

                                             ***
      İkinci satır başı,  CHP yönetimi başta olmak üzere hukuktan, vicdandan,, adaletten,  cumhuriyet aydınlanmasından yana güçlerin kararlı olarak bir arada durmayı başarmasıdır.
   Bu aşamadan sonra her hangi bir geri adımın,yılgınlığın,kararsızlığın, teslimiyetin, kayıtsız şartsız bir yenilgi ve ölüm olacağını herkes bilmekte, görmektedir.
          Cumhurbaşkanlığı sistemi diye uydurma isim takılmış bu oligarşik yönetim biçimi 31 Mart yerel seçimlerinde ağır yara almıştır.
        Şimdi yapılması gereken; ülkede satılmadık toprak parçası, yağmalanmadık kamu mülkü, kapanmadık ya da satılmadık fabrika bırakmayan;paramızın değerini sıfırlayan, üretimi yok eden, insanımızı tarihinde ilk kez sömürge ülke yurttaşı konumuna düşüren bu oligarşi  yönetiminin, önümüzdeki genel seçimleri bile beklemeden dönüşü olmaksızın yenilgiye uğratılması ve  yeniden parlamenter sisteme dönüş için yurtsever güçlerin elbirliğiyle,gönül birliğiyle, akıl birliğiyle çalışmasının sürdürülmesidir.
         31 Mart seçimlerinin açılıp irdelenmesi gereken başlıca bir satır başı da budur.

                                   ****
        Bir ilçemizden sonra bir şehrimizde de “komünist” adıyla bir belediyenin kazanılmış olması, en azından kelimelere ve kavramlara yönelik tabuların aşılması yönünde  hiç kuşkusuz alkışlanacak bir devrimdir.  Tunceli’nin komünist belediye başkanını, tabuları kıran Tunceli halkını ve Türkiye Komünist Partisini kutluyorum.
        Öte yandan, bu seçimlerde HDP, Türkiye’nin partisi olduğunu her zamankinden daha çok gösterip kanıtladı.
      HDP’ye karşı önyargılardan arınmak bu partinin de önyargılardan
kurtulmasına yardım edecektir.
          İYİ PARTİ ve sayın genel başkanının ilkeli, dürüst, özverili duruşunu da 31 Mart seçimi değerlendirmelerinde önemle vurgulamak gerekir.
                                       
                                            ***

     Yazıyı La Fontaine’den  bir “fabl” ile tamamlayayım…
     Bir dereden su içerlerken kurt kuzuya,” suyumu bulandırıyorsun, seni yiyeceğim” der…
      Kuzu, “aman efendim” der, “ben sizin aşağınızda su içiyorum, sizin suyunuzu nasıl bulandırabilirim ki…”
       “Anlamam” der kurt, “sen bulandırmasan da annen bulandırmıştır, böyle kötü bir soysunuz siz…”
          La Fontaine’de  kurt kuzuyu yiyordu bilindiği üzere…
          Fakat bu kez öyle olmayacak…
               Kurt yiyemeyecek kuzuyu.
               Sürecin sonucu ise , aç kalan kurtların kendi aralarında hırlaşıp kapışmaları ve parçalanıp dağılmaları olacak……
               Bunun kaçınılmaz olarak böyle olacağını  hep birlikte göreceğiz….
             

     Ataol Behramoğlu/Kültür ve Siyaset/100419

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.