1 Kasım 2018 Perşembe

ATATÜRK HAVALİMANI



Biz onu Yeşilköy Hava alanı olarak biliyorduk.
Atatürk adı 1985’te verildi
Alan da o zaman mı liman oldu, bilmiyorum.
Yeşilköy çabuk unutularak Atatürk adı hemen benimsendi ve çok da yakıştı.
Fakat ben limana hâlâ alışamadım.
Batıda, Rusya’da “port”(liman) sözcüğü kullanılıyor olsa da, liman benim zihnimde, duygularımda denizle özdeşleşmiş. Hava alanına havalimanı demeye alışamadım pek. Fakat yapacak bir şey de yok. Alışıyoruz ister istemez.
Fakat Atatürk adının kaldırılmasını içimizde sindirebilecek miyiz, buna alışacak mıyız, bilmiyorum.

**** ****

Herhalde en büyük araştırma sitesi olan “Wikipedia” ülkemizde (utanç ve sıkıntı verici bir şekilde) yasaklı olduğundan, başka sitelerden öğrendiğime göre İstanbulda ilk “hava meydanı” 1912’de askeri amaçla Yeşilköyde açılmış.’
Adı “Tayyare Meydanı “olan bu alanın sivil hava alanına dönüştürülmesine 1938’de karar verilmiş.
1944’te Chicago’da imzalanan Uluslar arası Sivil Havacılık Anlaşmasından sonra da bu hava alanına uluslar arası bir nitelik kazandırma süreci başlatılmış.
1985’te düzenlenen bir törenle de Atatürk Havalimanı adı verilmiş.
Bu bilgiye göre “meydan/alan” sözcüğünün de tayyare ile birlikte tarihe karışmış olduğu görülüyor.

*** ***
Pazar günü yapılan törenle resmen açılan yeni hava limanına “İstanbul” adı konulmuş.
Abdülhamit” vb söylentilerinden sonra akıllı bir seçim olduğu söylenebilir.
Fakat böylece Atatürk adı da kaldırılmış oluyor.
Yani var olan bir şey yok edilmiş oluyor.
Atatürk hava alanı da işlevini sürdürecek olsa kimsenin İstanbul’a bir diyeceği sanırım olamaz.
Fakat siz hava alanıyla birlikte uluslar arası tanınmış, alışılmış, benimsenmiş, kabul görmüş bir adı da ortadan kaldırmış oluyorsunuz.
Neden?
Atatürk’le derdiniz, alıp veremediğiniz ne?
Kaldı ki bu ad bir kişinin adı olmaktan çıkıp çağdaş, modern Türkiye ile özdeş olmuş.
Atatürk Türkiye’si denildiğinde artık tek bir insan, onun kendi sözleriyle “naçiz beden”, ölümlü bir insan değil; orta çağlara özgü karanlıklardan çıkarak aydınlıklara yürüyen , özgür, çağdaş, modern, laik, kadının erkekle her alanda ve anlamda eşit olduğu bir ülke anlaşılıyor.
Dert bütün bunlarla mı?

*** ***

Konunun bir de hukuksal boyutu var. Bunu kuşkusuz hukukçular değerlendirecektir. Bir kurumu adıyla birlikte ortadan kaldırıyor, yerine başka bir adla aynı işlevi yerine getirecek bir başka kurum koyuyorsunuz.
Kimin kararıyla, nasıl bir kararla?
Parlamentonun mu, bakanlar kurulunun mu?
Ya da halk oylaması sonucunda alınmış bir karar mı bu?
Kararın kim ya da kimler tarafından alındığını kuşkusuz biliyoruz.
Fakat diyelim ki aynı karar mekanizması Türkiye’nin, İstanbul’un, Ankara’nın, İzmir’in , bir başka şehir ya da ulusal kurumuna adını da değiştirmeye karar verdi.
Bulunduğumuz koşullarda herhalde olmayacak şey diyemezsiniz.
Bugün Türkiye’mizde olmayacak şey yoktur.
Peki, bütün bu oldu bittileri kabul mü edeceğiz?

*** ***
Rezil etmeyi başardığımız İstanbul dünyanın en güzel, anlamı en derin, tarihi en zengin şehridir.
Adı her yere, her şeye yakışır.
Fakat, örneğin, aklı başında hiçbir Fransız’ın aklından Charles de Gaulle hava alanından bu adı kaldırıp yerine Paris hava alanı demek geçmez.
Kaldı ki İstanbul’da şu anda bir başka hava alanı daha var. Onun adını da İstanbul 2.Havalimanı mı yapacağız?

*** ***
Yeni hava alanı pek çok haksızlığa, acıya mal oldu. Bulunduğu yer bakımından da söz konusu olan sakıncalar uzmanlarca sayılıp döküldü. Yine de hayırlı olsun diyelim. Fakat Atatürk adının neden kaldırılmış olduğunu sormak da hakkımızdır.

Ataol Behramoğlu/Kültür ve Siyaset/311018

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.