4 Kasım 2017 Cumartesi

TARTIŞMANIN GELDİĞİ NOKTADA

Son birkaç yazımın yol açtığı tartışmalar iki konuda odaklanıyor.
İlki yeni kurulan partiye ve liderine kefil olduğumdur.
Yanlış.
Benim kaygım, bir çok başka okurumun ve arkadaşımın da paylaştığı gibi, ülkemizi dağılıp parçalanmaktan kurtaracak azami bir güç birliğinin nasıl sağlanacağı sorusudur.
Gerisi bu gün için bence ayrıntıdır.
Bir güç birliğinin nasıl yapılabileceği konusundaki görüşlerimi ise sonraki yazılarımda ele almak üzere, kişiliğime yönelik asılsız suçlamaları,sövgüleri küçümseyerek ve kimilerini de sahiplerine aynen iade ederek tartışmanın bu bölümünü kapatıyorum.

***

İkinci ve belli düzeydeki tartışma, yazılarımın birindeki “Avrasya belirsizliği” tanımından kaynaklandı. Daha doğrusu zaten var olan bir tartışma boyutlandı.
Özellikle Aydınlık’ta bu konuda ilginç, önemli yazılar yayınandı, yayınlanmakta.
Geçen haftaki yazımda da değindiğim gibi, bu ikinci tartışmanın odağı Batı-Avrasya ikilemidir.
Nereye aitiz? Batıya mı, Doğuya mı?
Nereliyiz? Batılı mı, Avrasyalı mı?
Günümüzde aydınlanma değerleri Batıda mı Doğuda mıdır?
Batı ülkeleri derken hangilerini, Avrasya derken kimleri kastediyoruz?
Konuyu basitleştirmek istemem. Fakat bence bu vb. soruların yanıtları hiç de karmaşık değil.

***
S.Huntington “Uygarlıklar Çatışması”nda açık bir dille, siz Batılı değilsiniz, sizin yolunuz İslamdır ve İslam coğrafyasıdır, Atatürk sizi yanlış bir yola soktu, artık asıl yolunuza yönelin ve orada lider olun diyor. Buna başaracak bir karşı-Atatürk olarak da, adını vermese de, Tayyip Erdoğan’ı tarif ediyor.
Bu kafa, Türkler Avrupa’nın Kızılderilileridir diyen Llyod George kafası, Lozan’daki diplomat hasmımız Curzon kafasıdır.
Günümüzde de kıta Avrupa’sından Ada Avrupa’sına, oradan Amerika’ya ve Avustralya’ya, hristiyan Batı dünyasının Türk’e ve Türkiye’ye bakışı genel olarak böyledir…
(Avrasya’nınmen Batılı ülkesi Rusya’da durum çok mu farklı? Orada da “turok”(Türk) sözü hakaret olarak kullanılıyor. “Razve tıy turok?” Yani, yoksa Türk müsün, laf anlamıyorsun, mankafalık yapıyorsun vb… )

***
Biz, Batıya rağmen Batılıyız, öyle olmalıyız.
Çünkü aydınlanma değerleri evrenseldir ve bunun en önemli kanıtı da bizim Cumhuriyet devrimimizdir.
Mustafa Kemal Batılı olarak, Batılı kalarak emperyalist Batıya karşı savaşmış ve kazanmıştır.
Batılı olmak İngiliz,Fransız vb. hayranlığı değil,Nato’culuk hiç değil, aydınlanma değerlerinden ve bu değerlerle sonrasındaki sosyal devlet(sosyalizm) değerlerinin en örgütlü olduğu Batı sisteminden kopmamak demektir.
Batılı olmak Doğuya, Avrasya’ya sırt çevirmek de değildir.
Fakat hiç kimse beni bugünkü yönetimin anti emperyalist Avrasyacılığına inandıramaz. Yapılan her şey ülkeyi kendi elleriyle sürükledikleri bataklıktan kendilerini kurtarma çabasından ibarettir.
***
Attila İlhan ve vatanseverlik,, Rusya vb. konulu birkaç yazıya daha sonra değineceğim.
Şimdilik söyleyebileceğim, vatanseverliği de Rus kültüründeki Batılılık-Doğululuk konularını da kimseden öğrenmeye pek ihtiyacım olmadığıdır.


Ataol Behramoğlu/04.11.17


Kimiz” sorusunu, kim olmalıyız; çocuklarımız, torunlarımız, gelecek kuşaklar
nasıl bir ülkede, nasıl bir dünyada yaşayacak sorularından ayrı düşünmemeliyiz. Türkiye Cumhuriyeti, (imparatorluğu oluşturan öteki “unsur”lardan farklı olarak ), etnisite ya da din temelinde değil; laik, aydınlanmacı dünya görüşünün birleştirici, eşitlikçi ilkelerini temele alarak kuruldu. Etnik kökenimiz ya da dinsel inancımız ne olursa olsun “Türklük”, “Türkiyelilik” kavramlarını bu ilkelerin ışığında görerek ve aynı şey olduklarını kavrayarak içimize sindirebildiğimiz ölçüde, bütün bir ülke olarak aydınlık bir geleceğe doğru yürümemiz daha kolaylaşacak… Tersine zorlamalar, korkarım ki, Batı aydınlanmacılığına bu coğrafyada büyük bir müttefikini, Türkiye’yi kaybettirebilecek…
Ataol Behramoğlu/Cumartesi Yazıları/041117


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.