22 Kasım 2014 Cumartesi

TARİHLE OYNAMAK


Öncelikle, nesnel bir tarih var mıdır sorusunu yanıtlamak gerekiyor.
Kendi uzak ya da yakın geçmişimize, başka bir deyişle de kişisel tarihlerimize baktığımızda, bu soruya olumlu yanıt vermek kolay değil.
Bu geçmişi değerlendirirken ne kadar nesnel olabiliriz?
Olayların akışını ne ölçüde nesnel bir akılla yorumlayıp yerli yerine koyabiliriz?
Anımsadıklarımız ne ölçüde gerçekleri yansıtıyor?
Kişisel yaşamlarımızın kendimizce ya da başkalarınca yorumlarına ilişkin soruları dilediğimizce uzatabiliriz...
Fakat hepsine kestirmeden verilebilecek yanıt, kişisel yaşamların da rakamlarla, mekânlarla ifade edilen somut, nesnel bir tarihi olduğudur.
Ne zaman, nerede doğduğumuz, yaşamlarımızdaki belli başlı başkaca olayların yerleri, zamanları vb…
Bu nesnel, somut olgularla oynamak, onları değiştirmek mümkün müdür?
Neden olmasın!
Fakat bunun adı ister sahtecilik, ister psikolojik bir rahatsızlık, ister bir oyun ya da fantezi olsun, sonuçta hiçbir şey değişmeyecek; biz onları öznel olarak nasıl değerlendirirsek değerlendirelim, geçmiş zamanların nesnel olgular nasıl idiyseler öylece kalacaklardır…

***


Nesnel, toplumsal tarih bakımından da aynı şey geçerlidir.
Her insan bu tarihi kendi aklına, bilgi birikimine, dünya görüşüne göre yorumlayıp değerlendirme özgürlüğüne sahiptir.
Fakat bu özgürlük, nesnel tarihi değiştirebilir mi?
Eğer yeni bilgiler, yeni bulgular söz konusu değilse, elbette hayır.
Buna karşılık, somut, nesnel olguların yorumlarına bambaşka görüş açıları getirerek tarihi baştan sona yeniden görüp değerlendirmek mümkündür…
Örneğin, farklı alanlarda, Marks’ın, Darwin’in,
Freud ya da Einstein’ın buluşları bu yönde düşünsel kazanımlardır…
Somut, nesnel olgular değişmemiş olsa da, bilimin çeşitli alanlarındaki buluşlar, tarih anlayışlarında değişimlere yol açar…


***


Bir de diktatörlerin, fanatik düşünce sahiplerinin, tarihle oynama, onu kendi kafalarına uydurma çabaları vardır.
İnsanlığın ve ulusların bütün tarihi, bu gibi saptırmalarla dolup taşar ve bu günümüzde de ne yazık ki böyledir.
Bu çabalar, toplumların bilgi birikimlerine, düşünce düzeylerine göre az ya da çok başarılı da olur…
Tarihle oynamak, toplumu gerçeklikten uzaklaştırmak denmektir.
Bu anlamda da onun bu günüyle ve geleceğiyle oynamaktır..
Tanık olduğumuz son cehalet ve cüret örneğinin asıl anlamı budur.
Üzerinde asıl düşünülmesi gereken ise , içerde ve dışarıda haklı olarak alay konusu olan sözler ve söyleyen kişiden çok, böyle birinin bulunduğu yere kadar nasıl çıkabilmiş olduğudur…







Ataol Behramoğlu/Cumartesi Yazıları/221114

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.