15 Eylül 2013 Pazar

ŞİİR VE SİNEMA




Sanatlar arasındaki ilişkiler üzerine düşünmek bir sanatçı ya da sanat sever için her zaman heyecan vericidir.
Çünkü bu alanda bir düşünme ve araştırma süreci bütün sanat dallarının ortak özüne doğru bir yolculuk demektir.
Şiir ve sinema arasında ne gibi ilişkiler olabilir?
Böyle bir soruyu yanıtlayabilmek için öncelikle her iki sanat türünün özelliklerinin bir dökümünü yapmak gerekir.
Bunu bir köşe yazısının belli sınırları içinde başaramayız.
Öyleyse en sonda söylenecek olanı en başta söyleyeyim.
Şiirle sinemayı yakınlaştıran ortak özellikler kurgu ve imge kavramlarıyla ilgili olanlardır.


*** *** ***
Bu iki kavram, kuşkusuz, bütün sanat türleri için birincil önemdedir.
Fakat şiirdeki ve sinemadaki kurgunun anlatı türlerindeki(öykü, roman, tiyatro metni vb.) kurgudan farklı ve birbirine yakın olduğunu düşünüyorum.
Modernist dönemle birlikte sanat türleri arasındaki sınırlar neredeyse kalkmış olsa da, bir anlatı türünde, en uçtaki ve sanırım az sayıdaki örnek dışında eninde sonunda anlatılan bir şey(bir öykü) olmalıdır…
Kurgu, öykünün öne çıkarılmasının hizmetinedir.
Bir filmin öyküsü ise, söz konusu olan eğer dizi film anlayışla çekilmiş bir sinema ürünü değilse, tıpkı bir şiirdeki gibi, biçimi(kurguyu) oluşturan öğelerle dolaysız bir ilişkide, neredeyse aynı şeydir…
Sinemada film karelerinin birbirini izleyişindeki(tekniğin sağladığı) hız ve esnekliğin sonucu olarak, şiir dizelerinin dizilimiyle(şiirin kurgulanışıyla) film karelerinin dizilimi(filmin kurgulanışı) arasında, her biriyle anlatı türlerinin kurgu özellikleri arasında olduğundan daha fazla yakınlık vardır.
Bu bakımdan şiirin ve sinemanın kurgu özellikleri, resim ve müzikteki kurgulama teknikleriyle yakınlık taşır…
.


*** *** ***
Biraz da imge kavramı üzerinde duracak olursak…
Şiirde alışılmadık, şaşırtıcı, beklenmedik benzetmelere metafor(mecaz) deniyor…
Güçlü, etkileyici mecazlar imge değeri taşısalar da, benzetme sınırını aşamayan mecaza imge denemez…
Şiirdeki imge, görünürde parıltılı bir metafor bulunmasa bile, tek tek her dizede ve dizeler arasındaki anlam ve ses iletişiminin, çok sayıda ve karmaşık ilişkilerin ürünüdür…
Bir filmde de her film karesinin kendi içinde bağımsızlığı , görsel değeri, tıpkı şiirde her sözcüğün kavramsal ve ezgisel bağımsızlık ve değere sahip oluşu gibidir.
Şiirin ve sinemanın bu anlamda da bir yakınlıkları olduğunu ve yine bu bakımdan anlatı türlerinden daha çok resim ve müzik sanatlarıyla benzeştiklerini düşünüyorum…


*** *** ***
Her sanat yapıtının, ait olduğu türün özelliklerine ve sanatçıya bağlı olarak bir bildirisi vardır.
Sorun, söz konusu bildirinin o sanat türünün olanaklarına ne ölçüde bağlı olduğunda ve bu olanakları ne ölçüde genişletebildiğindedir…
Yazının konusu şiir ve sinema olduğuna göre, günümüz sinema sanatçısının şiirden, günümüz şairinin sinema sanatından öğreneceği şeyler olduğunu söyleyerek bitirelim…




Ataol Behramoğlu/Pazar Söyleşileri/150913



Bugün 20.15’te VIII. Uluslar arası Foça Kültür, Sanat ve Balıkçılık Festivali kapsamında, Foça Beşkapılar Kalesinde müzisyen Halûk Çetin’le şiir-müzik dinletimiz olacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.