Yazıya başladığımda(Cuma sabahı, saat 09.00
suları) Taksim Gezi Parkı direnişi kazasız belasız devam ediyordu.
Bunu böylece belirtiyorum, çünkü iyi
saatte olsunların ne zaman ne yapacağı belli olmaz.
Dün başbakan hazretleri göstermelik birkaç
görüşmeden sonra gerçekten söyleyecek sözü olan birkaç sanatçı arkadaşın
görüşme isteğini kabul buyurdu.
Bu neredeyse gece yarısı görüşmesinde
Taksim Direnişinden birkaç isim de yer aldı.
Sonucu tam olarak anlayabilmiş değilim.
Havada referandum, plebisit lafları
uçuşuyor.
Başbakanın beyninden neler geçtiğini
bilemeyiz, fakat tahmin edebiliriz.
Bu beynin en karışık, dolaşık, ne yapmak istediğini
bilmekle birlikte ne yapacağını bilemediği bir dönemden geçmekte olduğunda kuşku yok…
Ne yapmak istediği mi?
Gezi Parkını yerle bir ettirmek… Direnişçileri Allah yarattı demeden
biber gazına boğdurtup yerlerde sürüklettirmek; okullarından, işlerinden
attırmak; Ergenekon ve Balyoz türü “tertip”lerle , karşıtlarının tümünü bir daha gün ışığı görmemek üzere zindanlara
kapattırmak, vb…
Başbakanın aklından ve duygularından
geçenlerin bunlar olduğundan kuşkum yok…
Yapabilir mi? Yapabilecek mi?
Şimdi direniş derslerine geçelim…
***
***
***
Dindar ve kindar gençlik yerine, herkesi,
belki bu gençliğin kendisini bile şaşırtan bambaşka bir gençlik çıktı ortaya…
Kızları ve erkekleri arasında hiç bir
altlık üstlük, hiçbir kompleks bulunmayan, azıcık savruk, bir hayli duygulu ve
alaycı, pırıl pırıl bir çağdaş gençlik…
İçlerinde dindarı da dinsizi de var… Ama hiç birinin kin
yok içinde… Her biri bir ötekinin kişiliğine, dünya görüşüne, yaşam anlayışına
saygılı…
Hepsinin içinde bir çocuk yaşıyor… Yaşama sevinciyle,
özgürlük duygusuyla dolular…
Ve hemen hepsi bir internet cambazı…
Gezi Parkı direnişini bu gençlik
yarattı…
Ne AKP’nin, ne başındaki kişinin , bu
gençliği ortadan kaldırıp, yerine kendi kafalarındaki dar çerçeveli gençliği
oturtmaya ömürleri de güçleri de yetmeyecek…
Gezi Parkı Direnişinden çıkartılması
gereken ilk ders bu olsa gerek…
*** *** ***
Ve genç kızlarımız… Her yaştan kadınlarımız…
Benim gözümde bu direnişin yıldızları
onlardır…
Erkekliğinden, delikanlılığından,
insanlığından utanmaksızın; maskesi, kaskı, postalları içinde bir robottan daha
zavallı bir yaratığın püskürttüğü gaz
bulutları içinde, pırıl pırıl, dimdik, bir onur anıtı gibi duran genç kadının,
kadınlarımızın,kızlarımızın sergilediği eşsiz insanlık örneği, hiçbir zaman
gözlerden ve akıllardan silinmeyecek…
Bu konuda ne kadar yazılsa azdır…
Hangi Arap baharı! İçinde neredeyse bir
tek kadın bulunmayan bahar mı olur!...
Türk kadınını,başbakanın,
cumhurbaşkanının bohçalar içinde sarıp sarmalanmış kadınları olarak gören bütün
dünya, ülkemizin her köşesine dalga dalga yayılan direnişin fotoğraflarında,
görüntülerinde, Cumhuriyetin gerçek kadınını, genç kızını görüp tanıdı…
Hem bu günümüzün, hem geleceğin
Türkiye’si bu kadınlarımızın, genç kızlarımızın yaşama enerjisinde, gelecek
umudunda, direncinde, bilincindedir…
Bütün dünya gördü bunu… Onların ılımlı
mılımlı hiçbir kalıba, kılıfa sığmayacak kimliğini…
Gezi Parkı Direnişinden çıkarılması
gereken bir başka önemli ders de bu olsa gerek…
*** *** ***
Son olarak aydınlardan, sanatçılardan söz
edeyim…
Her meslekten aydınlar ve her alandan
sanatçılar, bu direnişte küçümsenemeyecek bir birliktelik, bilinç ve gözüpeklik
sergilediler, sergilemekteler…
Bu uyanışın, yükselişin geriye dönüşü
yoktur…
Gezi Parkı Direnişi AKP ve başındaki kişi
için sonun başlangıcıdır..
Bunu görürler, görmezler, ayrı konu…
Yıkılışlarının çabuklaşması biraz da
bizlere; direncimizi, direnişimizi, kararlı duruşumuzu sürdürmemize bağlı…
İktidarda değil muhalefette ve kararsız
çevrelerde de Gezi Parkı Direnişinden gerekli dersleri çıkarıp gereğini
yapmayanlar, yapamayanlar, siyaset
yaşamından da ülke yaşamından da silinip gidecektir…
Ataol Behramoğlu/Cumartesi Yazıları/150613
Yazılı medyada yazarın izni olmadan yayınlanamaz..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.