23 Haziran 2013 Pazar

BİR TWİTTER’IM OLDU…



    Dün geceden beri çocuk gibi sevinçliyim.
    Artık benim de bir twitter’ım var…
    Face-book’a oldum olası ısınamamıştım…
    Dedikodu gibi, özel hayatı gözler önüne sermek gibi bir şey…
    Twitter öyle değil…
    Dün gece saat ikilere kadar başından ayrılamadım…
    Bu gün de bilgisayarımda  başka çalışmalarımı  sürdürürken arada bir göz atıyor, tweet’lerimi birbiri ardına sıralıyorum…
    İflah olmaz bir dilci olarak hemen şu anda “tureng”i açtım…
    İnternette İngilizce başvuru kaynağım genel olarak odur…
    Neymiş bakalım şu “twit”, ya da “tweet”.?
    “Twit” karşılığı olarak “azarlamak,” hatasını yüzüne vurmak”, “sataşmak”  filan deniyor…
       “Twitter”da yapılan  işin karşılığı olarak  pek fena sayılmaz…
        Fakat sanırım sözcüğün aslı “twit” değil “tweet”…
     “Tweet”e bakalım…  “Cıvıldamak”, “ciklemek”  vb…
        Kararsız  kaldım, fakat doğrusu bu olsa gerek…
        Bir işe yarayıp yaramayacağını bilmeksizin cıvıldayıp duruyoruz…
        Peki, sözcüğün aslı “tweet” ise(nitekim tweet’ler deniyor), neden sistemin adı “tweeter” değil de “twitter”…
      İngilizcenin akıl ermez işlerinden biri diyerek, dil konusunu burada keselim…

       ***                                        ***                         ***

Bir twitter’ım oldu,evet…
Dil konusu keselim dediysem de, elimde değil, biraz daha uzatacağım…
“Face book”, “twitter” vb… Türkçelerini bulamaz mıyız?
  “Mail” için “ileti” tuttu gibi…
 “Forward”a ne diyeceğiz?..
  Karşılıkları içinde aklıma en yatanı “ileri aktarmak”…
  Örneğin, “Dünkü mail’leri sana forward ‘ladım” yerine  “Dünkü iletileri sana ileri aktardım” diyebilir miyiz?
    Belki…   Fakat “ileti” ve “ileri” sözcüklerindeki “ile” tekrarı bir ses bozukluğu oluşturuyor…
    Bu durumda da “forwardlamak” yerine “göndermek”le yetineceğiz gibi…Daha uygun bir karşılık  bulununcaya kadar…

     ***                                      ***                        ---

  Bu işin ustalarının aklından, şimdiye kadar neden bir twitterınız olmadı ki “ sorusu geçebilir haklı olarak…
   Olamadı, çünkü adımı ve soyadımı kim olduğunu bilmediğim  bir başkası  parsellemiş…  
    Uzun süredir, bana ait olmayıp da benim adımı taşıyan, üstelik tepesine de bir fotoğrafımın kondurulmuş olduğu  o siteyi ele geçirmeye çalıştıysak da  şimdiye kadar başaramadık…
    Sonunda,bu işin ustası arkadaşların yardımıyla yine benim adımla bir başka hesap açabildik.
    Gerçi  sözünü ettiğim ilk hesaba  sadece şiir ve büyük çoğunlukla da benim şiirlerim konuyor…
     Beş bine yakın da izleyicisi var…
     Gerçek  ben’in izleyici sayısı ise, dünden beri yüzü aştı…
      Bakalım, eşitsiz başlayan yarışı kim kazanacak?..


     ***                                   ***                         ***

   AKP iktidarının ilk dönemlerinde Pazar yazılarım genellikle güncel siyasetin konularıyla çok ilgili olmazdı.
     Şiir, aşk, günlük yaşamın bin bir konusuna da değinirdim…
     Cumartesi  köşemde bile zaman zaman farklı konularda yazdığım olurdu.
    Fakat siyaset giderek s bütün yaşamımızı kapladı ve  yazılarımızın başlıca konusu olup çıktı…
    Aynı şey  “tweet”ler için de, hiç değilse bir zaman, böyle olacak…
    Fakat dilerim ki   bu iktidar ve  en azından başındaki kişi için sonun başlangıcı olduğuna inandığım bu süreç uzun  sürmesin  ve sadece siyaset konusunda değil başta şiir olmak üzere her konuda cıvıldaşabilelim…


Ataol Behramoğlu/Pazar Söyleşileri/ 230613

Yazılı medyada yazarın izni olmadan yayınlanamaz..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.