25 Nisan 2018 Çarşamba

HUKUK AHLÂK VİCDAN…



Yanlarına akıl, insaf, sağduyu vb.. daha başkaları da eklenebilecek bu sözcükleri ardı ardına sıralamakla yapmak istediğim, daha doğrusu sormak istediğim , üzerlerinde fazla düşünmeden de aralarında yakın ilişki, özdeşlik olduğunu anlayıp hissettiğimiz bu kavramların birbirine aykırı olup olamayacağıdır…
Hukuk adına yapılan işlemler, uygulamalar,çıkarılan yasalar, bütün bu kavramları yok sayarak, onları aşağılayarak, değersizleştirerek gerçekleştirilebilir mi?
Diyeceksiniz ki ülkemizde yapılmakta olan zaten bu…
Ben de zaten tam olarak bunu söylemek istiyorum…

***
Parlamenter sistemi ortadan kaldırmaya yönelik anayasa oylamasının en temel insan haklarına, dolayısıyla da hukuka aykırı olduğu, aralarında benim de olduğum köşe yazarları tarafından çok kez dile getirildi.
Kamuyu yoklamak için ya da bir başka amaçla yapılabilecek sıradan bir ankette sorulabilecek herhangi bir soru, sonucu yasa olacak bir halk oylamasının konusu olamaz denildi….
Daha da özetle, köle ve kul olarak mı, özgür yurttaşlar olarak mı yaşamak istersiniz gibi –sonucu yasalaşacak- bir sorunun, evrensel insan haklarına, hukukun en temel ilkelerine aykırı olduğunu ben kendi payıma yazılarımda ve konuşmalarımda defalarca tekrarladım .
Bu nedenle de, bu gün fiilen yaşanmakta olan siyasal yönetim biçiminin hukuk dışı olduğunu düşünmeyi sürdürüyorum…
Şimdi ise, hukuka, ahlâka, vicdana, akla, insafa, sağduyuya…. aykırı; bütün bunlarla ve bu ülkenin yurttaşlarının bütün bu kavramlara ilişkin değerleriyle alay edercesine yeni bir durumla karşı karşıyayız…
Oldu bittiyle, yangından mal kaçırırcasına, neredeyse birkaç gün sonra denecek kadar yakın bir tarihe alınan seçimlere, bilmem hangi yasanın hangi maddesi gereğince, topluma mal olmuş, seçimin ve ülkenin kaderini değiştirecek İyi Parti katılamazmış…
Böyle bir şeyin değil gerçekleşmesini, düşüncede kabul edilmesini bile yukarıda sıraladığım bütün değerlere hakaret, insanlığımızla alay edilmesinin kabulü ve despotizme boyun eğiş sayarım…
***
Bu satırları yazmakta olduğum Cuma günü akşamına kadar yönetici kişilerden ve çevrelerden bu konuda henüz bir açıklama gelmedi, ya da ben rastlamadım.
Umarım gelmeyecektir, gelmesin…
Buna karşılık, sözünü ettiğim partinin yöneticilerinin açıklamalarını gördüm.
Ümit Özdağ, İyi Partinin katılamayacağı bir seçim meşru olamaz diyor. Benim de tam olarak düşündüğüm budur.
(Bu parti benzer gerekçelerle Saadet, HDP ya da herhangi bir başkası da olsa aynı şeyi düşünürdüm. Örneğin HDP’ye yapılanlar zulümdür.)
İyi Partinin Genel Başkanının ise Fethiye’deki bir halk buluşmasında söylediklerinin özetini Yeni Çağ gazetesinin manşetinde gördüm. Yasayla kendi keyiflerince oynayarak partisini seçime sokmamaya kalkışabilecek olanları
şöyle uyarıyor sayın Akşener: “Gök kubbeyi başınıza yıkarım!”)
***
Sayın Meral Akşener, partiniz henüz kurulmadan sizinle ilgili yazdığım, sayısız ve ölçüsüz eleştiri ve hakarete yol açan yazılarımdan birinde en çok eleştiri alan cümle ise, solda bir arkadaşınız olarak karşılaşacağınız bütün güçlüklerde yanınızda olacağımdı…
Aynen ve şimdi bu durumda daha da önemle, özellikle tekrar ederim:
Gözüpek ve kararlı tutumunuzu alkışlıyor; despotların ve despotizmin bütün oyunlarına, tehditlerine karşı, solda bir arkadaşınız olarak yanınızda olmaya devam ediyorum…
Ölçü dışına çıkmadığı için en çok öngörüsüzlük olarak kabul edilebilecek eleştirilerin çok ötesinde, bana o sırada henüz kurulmamış olan partinizin genel başkan yardımcılığını bile yakıştıran, densiz, şuursuz, erdemsiz kişilerin kendileriyle tutarlı olmaları için şimdi yapmaları gereken ise, herhalde despotların ve despotizmin yanında saf tutmak olmalıdır.

Ataol Behramoğlu/Cumartesi/210418

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.