6 Mayıs 2017 Cumartesi

SERİNKANLILIKLA


     Milyonlarca insanımız gibi üzüntü içindeyim.
     Kimi kez ölmeyi düşünecek kadar.
     17 Nisan sabahı, yaşamaya değmez duygusuyla uyandım…
     Bu duygu, kapkara, kopkoyu bir umutsuzluk olarak içimde depreşip duruyor…
     Milyonlarca insanımız için olduğu gibi…
    (Erdoğan Teziç’in, Ahmet İsvan’ın ardı ardına ölümleri bence rastlantı ya da doğal ölümler değil. Ahmet İsvan’la daha birkaç ay önce telefonda konuşmuştuk. İlerlemiş yaştaydı, hastaydı da. Ama sesi dipdiri, pırıl pırıldı.Aklı, söyledikleri de… Erdoğan Teziç ise bugünün ölçülerine göre yaşlı bile sayılmazdı.
Ölümlerini çabuklaştıran neden, bence ümitsizliğe düşmeleri olmuştur.  Tıpkı Türkân Saylan’ın, İlhan Selçuk’un ardı ardına ölümlerinde olduğu gibi… )
      Kötü olayların ardından iyi insanların ölmesi, doğa olayları olmaktan çok, duygusal olgulardır…  Toplumca tanınmayan, adı bilinmeyen pek çok insanımızın, halk oylaması sonrasında ümitsizliğe kapıldıklarından, yaşama isteklerini kaybettiklerinden kuşku duymuyorum…

                                                     ***
      Böyle olmakla birlikte, ümitsizliği aşmamız, serinkanlılıkla düşünerek sonuçlar çıkarmaya çalışmamız gerekiyor…
       Hele düşünceleri  binlerce, belki daha da çok sayılarda okura ulaşan bir köşe yazarıysanız…
        Gerçi hep yaptığımız şey bu….  Serinkanlılıkla düşünerek sonuçlar çıkarmaya çalışmak…  Halk oylaması sonrasında da tekrarlayıp durmaktayız… Belki yine aynı şeylerin tekrarı olacak…Fakat başka bir çıkar yol göremiyorsanız,
farklı sözcüklerle de olsa aynı şeyleri bir kez daha  dile getirmekten başka çare yok…

                                                            ***
  Şimdi söylemeye hazırlandıklarımı, bedeller ödemiş değerli bir siyaset adamının, sayın Ahmet Türk’ün son bir demecinde de gördüm. Ahmet Türk özetle,demokrasi olmadan  MHP’nin de HDP’nin de herhangi bir başka partinin de anlamı olmayacağını belirtiyor. Her satırı üzerinde durulup düşünülmesi gereken önemli demecini şu paragrafla sonlandırıyor:
      ” Türkiye’nin, yeni bir toparlanma sürecine ihtiyacı var. Yeniden demokratik hareket gerçekleştirecek akla ihtiyaç var. Yaralı demokrasi daha fazla yara aldı.(…). Böyle bir ülkede, demokratik bir ortamın hazırlanması için siyasiler, demokrasiyi düşünenler fedakârlık yapmazsa bir araya gelme becerisini gösteremezse yapacak çok da bir şey kalmıyor.”

                                               ***
          Yukarıdaki paragrafın ana fikri “fedakârlık yapmak, bir araya gelme becerisi göstermek” kavramlarında odaklanıyor.
         Paradoksal olarak soyadı Türk olan Kürt kökenli  değerli bir siyaset adamının bu sözleri, demokrasiyi,ülkesini  düşünen herkese, her kişiye, her parti ve kuruma  yapılmış bir çağrıdır.
        Ben bu çağrıyı elbette destekleyerek  kendi görüş ve önerilerimi bir kez daha tekrar ediyorum ve tekrar etmeyi de sürdüreceğim.
         İki yıl sonra  başkan adayı kim olacak saçma sorusu ve  lafazanlığı derhal bırakılmalı, bugün acilen yapılması gerekenlerde odaklanmalıdır.
         Bunlardan ilki  CHP’nin genç, dinamik, toplumda ilgi ve coşku uyandıracak bir başkan ve ödün vermeksizin aydınlanmacı, Atatürkçü  ilkeler  çevresinde yenilenmesidir..  Bu konuda başta bugünkü başkan olmak üzere partinin bütün ileri gelenlerine, aşağıdan yukarıya bütün yöneticilerine ve bütün üyelerine büyük görev düşüyor. Bu yapılmazsa, yapılamazsa, CHP’nin siyaset sahnesinden silinmesi kaçınılmaz olacak.
             Yanı sıra yapılması gereken, DP-AP-ANAP çizgini sürdürecek liberal, merkez partinin bir an önce kurulması, örgütlenmesidir..Burada da başlıca  görev  TÜSİAD’ın, büyük iş çevrelerinin, adlarını sıraladığım partilerde siyaset yapmış olanların, siyasetin bugün  getirilmiş olduğu durumdan  rahatsızlık duyan AKP’li siyasetçilerindir.
           Yine yapılması, olması gereken, MHP’nin bugünkü genel merkezden kurtulması, muhaliflerin partilerinin tabanından kopmaksızın ve kendi aralarında bölünmeksizin örgütlü bir güç olmayı başarabilmelidir. Bu olabilirse, bugünkü Genel Merkez ve taraftarları AKP içinde eriyecek, silinip gidecektir.
           Ve HDP, bütün sorunların ancak demokrasi içinde çözümlenebileceğini, kavgasız, gürültüsüz, Ahmet Türk üslubu ve inandırıcılığı ile,daha çok, daha sık ve daha açıklıkla  dile getirmelidir…


 Serinkanlılıkla söyleyebileceklerim şimdilik bunlar…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.