28 Ocak 2017 Cumartesi

BİR BATAKLIKTA YÜRÜYOR GİBİ


   Az önce kardeşim Nihat’a internet mesajı yazarken gazete yazısı  için  konu bulamama sıkıntısından yakınıyor, her yandan kuşatıldığımız bir kötülük ortamında güvenilir biz zemin, tutunacak bir dal bulabilme güçlüğünden söz ediyordum.
     Konu belliydi aslında. Fakat nasıl, hangi yönüyle yazılmalıydı?
   Sizlerin de fark etmiş olacağınız  gibi, yukarıdaki satırlarda bu da ortaya çıkmıştı:
    Bir bataklıkta yürüyor gibiyiz. Atmaya çalıştığımız her adım yeni bir güçlüğü aşmayı, yeni bir kötülüğün üstesinden gelmeyi gerektiriyor.
     Öyleyse, ne yapmalı, hangi zeminlerden, hangi olanaklardan yararlanmalı, nelerden güç almalıyız? 
       Şimdi bataklık benzetmesini bir yana bırakıp yaşanmakta olan gerçekliğe dönelim….

                                                                    ***
       Yalanın her şeyin üzerine yükseldiği bir toplumsal ortamdayız.
       Toplum her yönden yalanla kuşatılmış.
       İktidarı elinde tutan siyaset, buyruğundaki din ve medya, yalan üretme aygıtları.
       Adalet sistemi bu yalanların savunucusu, güvenlik güçleriyse bekçisi.
       Akademi, yalana bilimsel kılıf uyduruyor.
       Eğitim sistemi yalana ayarlı.
       Şimdi bütün bunlar tek bir komuta merkezine bağlanmak isteniyor.
      Daha doğrusu zaten öyle, fakat yasallaştırılmak isteniyor.
      Yani, yalan yasallaştırılacak. …Daha kolaylaştırılacak…
      Tam  olarak böyle bir bataklıktayız…

                                                                      ***
     İnternette, tepedekiyle yakın destekçisinin birbirlerine çeşitli zamanlardaki hakaretlerinin bir “kolaj”ı vardı.
     Bu klibi paylaşan kişi,”onlar adına ben utandım” yorumunu yapmış.
     Hakaretler siyaset alanından özel  yaşamlara da taşmış.
    Bu nasıl bir şey, gerçekten nasıl bir siyasal ve kişisel ahlâk anlayışı?
      Tükürdüğün yalamak diye bir söz vardır… Hafif kalır…  
      Son günlerin bir başka haberi bir takım sporcuların cumhuriyete ihanet belgesine evet destekçisi olarak ortaya çıkmaları.
       Onlara gereken yanıtı taraftarları, futbolseverler vermelidir.
       Hakikat  bu kadar ucuz olmamalı….

                                                                             ***
        Bataklığa dönelim…
        Tek kişi değiliz…
        Çoğuz…
        Şimdilik birkaç koldan yürüyoruz…
        Buna karşı değilim…
        Herkes elinden geleni yapacaktır…
        Fakat bu bataklığı topluca aşmak ve sonuçta da onu kurutmak için güç birliği gerekiyor…
       Diktatörlüğe, tek adam sultasına, Ortadoğu bataklığında boğulmaya karşı olan herkes; parti,meslek, etnik kimlik ayrımı gözetilmeksizin, dünya görüşü farklılıkları vurgulanmaksızın, şimdiye kadar görülmedik büyüklükte buluşmalarda bir araya gelmek için gereken adımları atmalıdır.
      Siyasetçiler, bilim ve sanat insanları, aydınlar, bütün emekçiler, gençler, kadınlar,   gelecek kuşakların uygar dünyadan koparılmamış bir vatanda yaşamasını arzu eden bütün Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları ortak bir zeminde ve hedefte buluşmalıdır.
     CHP, HDP,  AKP’deki ve MHP’deki muhalifler, TKP, Vatan Partisi, EMEP, Birleşik Haziran Hareketi, ortak bir vatanda yaşamakta ve yaşayacak olduğumuz duygusunu yitirmemiş olan herkes bu beraberlikte yerini almalıdır.
          Bu bir dilek değil,  gereğinin yapılması kaçınılmaz bir zorunluluktur.
          Böyle bir birlikteliği yutmaya hiçbir bataklığın gücü ve hacmi yetmeyecektir….



Ataol Behramoğlu/Cumartesi Yazıları/280117

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.