12 Kasım 2016 Cumartesi

ÖĞRENMEK SEVİNCİ

Bu kavramı  TED Ankara Koleji’nde iki ya da üç yıl kadar önce İngilizce odaklı yabancı dil  eğitimiyle ilgili, başka ülkelerden uzmanların da  katılımıyla yapılan bir toplantıda konuşmamda kullanmıştım.

   Bu seçkin eğitim kurumumuzun değerli genel müdürü  Sevinç Atabay’ın beni  onurlandıran çağrısıyla bu eğitim yılının açılışında ülkemizin her yöresinden gelmiş yüzlerce öğretmen arkadaşıma yaptığım konuşmamın  başlığı da yine “Öğrenmek Sevinci”ydi…

    Şu anda bu satırları Karabük TED Koleji’nin bir odasında,kolejin önce ilkokul öğrencileriyle,ardından ortaokul ve liselilerle  yaptığım söyleşi şiir dinletisi sonrasında yazıyorum…

    ‘Dünya Halk Masalları”nı imzaladığım  ilk okullulara masal  olgusu üzerine düşündüklerimi anlattım..

     İnsanın bilmek gereksinimi ve  hayal etme yetisiyle masallar arasındaki bağıntıdan söz ettim…

      Sonrasındaki sorularıma ilk okul çağındaki bu çocuklarımızdan hiç de çocukça olmayan yanıtlar aldığım…

       Kitap imzası sırasında, beni çok sevdiğini söyleyen bir minik kızımızı yanıma çağırarak sevgisinin nedenini sorduğumda, “çünkü çok güzel anlatıyorsunuz” diye yanıtladı beni…

     Bir çocuktan aldığım bu övgü, yaşamımca aldığım en onur verici, beni en çok mutlu eden bir övgüdür…

                                                          ***

    Ortaokul ve liselilere yaptığım konuşmanın konu omurgası da  “öğrenmek  sevinci”ydi…

    Bir edebiyatçı olarak asıl merak konumun edebiyat olduğunu, fakat örneğin  fizik ya da matematiğin; biyoloji, kimya, yada bir başka bilimsel disiplinin de beni aynı ölçüde ilgilendirip heyecanlandırdığın anlattım…

     “Öğrenmek sevinci”nin yanı sıra “daha çok insan olmak”  gibi en azından  “formülasyon”unun  bana  ait  olduğunu düşündüğüm bir başka kavramdan söz ettim…

     İnsanlık nasıl yerinde saymıyorsa  tek  tek insanların da yerlerinde saymadığını, saymaması gerektiğini, öğrenilen her yeni şeyin daha çok insan olma yönünde bir adım  olduğunu anlattım…

       Konu böylece kendiliğinden “değişme” kavramına geldi…

       Değişmeye karşı koyma konusunu anlatırken dünyada Galileo’nun buluşlarına kilisenin karşı çıkmasını, bizde de basımevinin üç yüz  yıl gecikmesi ve ilk rasathanenin top atışlarıyla yıktırılması örneklerini verdim…

        “Değişime kimler karşı olur” soruma verilen yanıtlar ise tek sözcükle muhteşemdi…

         Bir öğrenci, “tembeller” diye yanıtladı… Hemen arkasından bir başkası “düşünme tembelleri” diye bu yanıtı geliştirdi…Bir üçüncü öğrenci ise “işi tıkırında olanlar” diye veciz bir yanıt verdi…

                                                        ***

    Şiir okuma öncesinde bu sevgili çocuklara Atatürk’ten söz ettim.

   Onun büyük bir asker, büyük bir devlet  adamı  olduğu kadar, içi nasıl öğrenme sevinciyle dolup taşan bir büyük aydın, büyük bir düşünür olduğunu örneklerle anlattım…

    Atatürk’ü anmanın artık klişeleşmiş ağıtlardan değil, onu anlamaya, ona layık olmaya çalışmaktan geçtiğini söyledim…

    Konuşmamada en büyük alkışları da bu sözler aldı…

                                                                   ***

      Şu anda, ülkemizde bilimsel eğitimin, aydınlanma düşüncesinin bu sarsılmaz kalesinin, TED Kolejlerinin birinin bir odasında bu satırları yazmaktayken  gözlerimin önünden, yüreğimden bütün bu evlatlarımızın görüntüleri, kulaklarımdan sesleri geçiyor ve böyle bir ortamda bulunuyor olmamın onurunu ve mutluluğunu yaşıyorum…

        Sizlerle  az önce aldığım bir haberin sevincini de paylaşmak isterim…

      İki hafta önceki  yazımda Hatay TED Kolejinde tanıştığım ve bulunduğu yerin kilidini açarak çocukların arasına karışmayı başaran, bu nedenle de adı “Özgür”olsun dediğim bir keçi arkadaşımdan söz etmiştim…

        Karabük TED’in değerli müdürü Kerim Barçın’ı telefonla arayan Hatay TED’in değerli müdürü Serdar Aydın beni telefona istedi ve oradayken  konuştuğumuz bir konunun gerçekleştiğini, Özgür’e bir eş bulunarak yalnızlığının sona erdirildiği  müjdesini verdi.

         Demek ki çok geçmeden Hatay’da keçi torunlarımı da sevebileceğim…

       Bu arada, hayvanat bahçesi de “Hayvan Dostlarımız Bahçesi” olmuş… Bütün hayvanat bahçelerinin adları böyle olmalı…



Ataol Behramoğlu/Cumartesi Yazıları/121216

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.