24
Haziran gecesi AKP ve MHP yandaşları dışında kalan çevrelerin
yaşadığı şaşkınlığın sonrasında artarak ve
yaygınlaşarak sürmekte olan karamsarlık nasıl aşılacak?
O
gece bu satırlarının yazarının da aralarında olduğu çevrelerde
sadece şaşkınlık değil büyük bir üzüntü ve öfke yaşandı.
Nedeni
ise, alınan sonuçlardan daha çok ,açıklama yapması beklenen
başlıca ilgililerin ortaya çıkmaması , bunu da ister istemez
birbirini tutmaz söylenti ve yorumların izlemesiydi.
24
Hazirandan bu günlere beş aydan fazla zaman geçti.
Şimdiyse
yerel seçimlere doğru yol alınmakta.
Bir
değişiklik olmazsa(ülkemizde her an her şey olabilir) bu seçimler
dört ay sonra, 31 Mart’ta yapılacak.
Yaklaşan
seçim öncesinde toplumun sözünü ettiğim çevrelerindeki
karamsarlığı görmemek, bu toplumdan tümüyle habersiz olmak
demektir.
***
Katıldığım söyleşilerde, kitap
fuarlarında, imzalarda, konu açıldığında tek bir iyimser
görüşle karşılaşmadım.
Tam tersine, karamsarlığı daha da
ileri götürerek, oy vermeye gitmeyeceklerini söyleyenlerle daha
sık karşılaşır oldum.
Açıkçası, benim kendi duygularım
da çok farklı değil.
Oy
vermeye kuşkusuz gideceğim. Fakat heyecanla, sevinçle değil
de,sorumluluk bilinciyle.
Çünkü kullanılmayacak her oy,
karşı görüşe verilmiş oy demektir.
Geçen seçimde pek çok seçmen
tatil yörelerinden ayrılarak oy vermek için kendi seçim
bölgelerine dönmüştü.
Dört ay sonraki seçim yine yaz
aylarına rastlayacak olsa, aynı şey sanıyorum en azından aynı
ölçülerde söz konusu olamazdı…
Bugün de belli çevreleri saran
karamsarlık ve çıkışsızlık duyguları aşılamazsa, oy
kullanma oranında büyük düşüşler yaşanması şaşırtıcı
olmayacaktır.
Öyleyse ne yapmalı?
***
Seçmen
ana muhalefet partisinden dolambaçlı sözler değil, açık ve net
bir tavır bekliyor.
İstanbul(
ve kuşkusuz Ankara) başta olmak üzere büyük şehirlerdeki
adayların artık saptanması, açıklanması ve gecikmeksizin
projelerini açıklamaya başlamaları gerekiyor.
Ana
muhalefet partisindeki çok başlılık, dağınıklık,
belirsizlik, her kafadan ayrı bir ses çıkması, bu partinin var
olan ve olabilecek seçmeninde bıkkınlık yaratıyor.
İstanbul ve Ankara belediye başkan
adaylarının doğru kişiler olarak saptanması bu gün yaşamsal
önemdedir.
Başta
yine ana muhalefet partisi yönetimi olmak üzere iktidar partisinin
karşısında yer alan siyasal parti yöneticilerinin yanlış
hesap yapmaya, kaprise, uzlaşmazlığa hakları yoktur.
Atacakları
her yanlış adımın ve sonuçtaki başarısızlığın kendi
siyasal varlıklarını da sona erdirecek olması kimsenin umurunda
olmaz.
Fakat
ülkeye yapılacak kötülüğün lanetinden kurtulmanın mümkün
olmadığının da bilinmesi gerekiyor.
***
Seçim
sonuçlarının açıklandığı gece milyonlarca insana yaşatılan
şaşkınlık, karışıklık ve üzüntünün sorumluları bunun
nedenlerini içtenlikle, inandırıcı biçimde açıklamalı ve
toplumdan özür dilemelidir.
Ana
muhalefet partisinin lider kadrosu, partinin önde gelenleri, hiç
biri dışarıda kalmaksızın, tıpkı cumhurbaşkanlığı
seçiminde olduğu gibi toplum önünde güçlü ve inandırıcı
birlik görüntüsü vermelidir.
Muhalefetteki
partiler, her uzlaşmada olduğu gibi karşılıklı özveri
gerektiren bir uzlaşmayla ortak aday saptamada daha fazla
gecikmemeli, ve saptanacak adayları destekleme çalışmaları hızla
başlamalıdır.
Karamsarlık
bulutlarının dağıtılması için öncelikle yapılması
gerekenler sanırım bunlardır.
________________________________________________________________
Nil
Tiyatrosu oyuncuları 5 Aralık Çarşamba gecesi 20.30’da
Cihangir’deki Tatavla sahnesinde savaş karşıtı şiirlerimden
kurgulanan “Bebeklerin Ulusu Yok” adlı oyunu sahneleyecek.
Biletler Biletix’ten ve tiyatro gişesinden sağlanabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.