Orhan
Kemal’le yüz yüze karşılaşıp görüşme şansım olmadı.
1970
Temmuz’unda Sofya’da tedavi gördüğü hastanede yaşama veda
ettiğinde ben sanırım Ankara’daydım.
1960-70
yılları arasında İstanbul’a genellikle tatillerde geldiğim
için o süreçlerde de hiç karşılaşmadık.
Sadece
bir kez sanki uzaktan fötr şapkası ve pardösüsüyle görmüş
olduğumu anımsar gibiyim…
Oysa
aynı kuşağın bir başka büyük yazarı Yaşar Kemal’le bir
dönem kardeş-ağabey yakınlığındaydık.
Kemal
Tahir’i de Asya Tipi Üretim Tarzı konferansları sırasında bir
kez Ankara’da görüp dinlemişliğim var.
Orhan
Kemal’le karşılaşmışlığımız, kişisel tanışıklığımız
olmadıysa da, yukarıda saydıklarım da içinde olmak üzere
yapıtlarıyla kuşağının bütün yazarlarından daha önce
tanıdığım ve en çok etkilendiğim yazar olmuştur.
Baba
Evi, Arkadaş Islıkları adlı küçük oylumlu romanlarını
okuduğumda, sanırım lise öğrencisi bile değildim.
Az
daha sonra okuduğum büyük oylumlu romanı Bereketli Topraklar
Üzerinde’nin üzerimde bıraktığı etki ise, aynı yıllarda
okuduğum Kuyucaklı Yusuf’un, Steinbeck’in Gazap Üzümleri’nin,
Bitmeyen Kavgası’nın etkisinden daha az değildir.
Şimdiyse
Çukurova Belediyesinin bu yıl üçüncüsünü düzenlediği Orhan
Kemal Edebiyat Festivali’nin konuğu olarak Adana’dayım.
Üstelik
bu yılki festivalin onur konuğu olmanın büyük onuruyla.
***
Orhan
Kemal Edebiyat Festivali, Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin
ile Çukurova Belediyesi kültür ve sanat etkinliklerinin yönetici
aklı ve enerjisi olan Ufuk Tekin ve kuşkusuz bütün çalışma
arkadaşlarının eseri.
Bu
yılki festivalin 34 yazar ve sanatçı konuğu var.
Bu
yazıyı Perşembe gecesi konukların sanırım büyük bölümüne
ev sahipliği yapan Erten Otel’deki odamda yazıyorum.
Festival
yarın(Cuma) Orhan Kemal Kültür Merkezinde açılıyor.Etkinliklerin
bir bölümü, ne yapayım ki bu yazı yayınlandığında
gerçekleşmiş olacak….
Benimle
yapılacak “şiirli söyleşi”, Feyza Hepçilingirler ve
öğrencilerle Sevdamız Türkçe başlıklı bir program, Taner
Cindoruk’la Şiir Arası, O.Kemal’in yapıtlarından çekilen
filmler konusunda yine T.Cindoruk, C.Cindoruk, Z. Doruk ve
M.Vesek’in gerçekleştireceği “Gösterimli Söyleşi”, Ahmet
Telli ve Cezmi Ersöz’ün “İki Kelam Bir Şiir” başlıklı
etkinlikleri Cuma programları arasında…
Buna
karşılık yine Cuma günü açılacak olan O.Kemal film afişlerinin
sergisi; A.Telli’nin, Prof.Dr.Halûk Gökalp’in ve benim şiir
sergilerimiz hem festival süresince hem de sanırım sonraki
günlerde de izlenebilecek…
Cumartesi
ise Doğa ve Eral Okulları öğrencileri arasında
F.Hepçilingirler’in yöneteceği sosyal medya konulu bir
“münazara”var.
İhsan
Eliaçık ve İsmail Saymaz’ın söyleşi ve konuşmalarından
sonra da festival Mazlum Çimen konseriyle sona erecek…
***
Orhan
Kemal’in “Nazım Hikmetle Üç Buçuk Yıl” başlıklı Burs
cezaevi anıları büyük ilgiyle ve çok şey öğrenerek okuduğum
bir kitaptı.
Fakat
doğrusu onun Nazım’dan önceki cezaevi yaşantısını iyi
bilmiyor ya da anımsamıyordum.
Gece
otelin lobisinde sevgili oğlu, değerli arkadaşım Işık Öğütçü
bana bir çırpıda özetledi bu öyküyü…
Nazım
Hikmet’in de tutuklandığı 1938’de Niğde’de kısa dönem
bedelli askerlik yapmakta olan Orhan Kemal, komünizm propagandası
ve askeri isyana kışkırtmak suçlamalarıyla beş yıl hapse
mahkûm ediliyor. 1914 doğumlu olduğuna göre henüz 24 yaşındadır…
Niğde, Kayseri, Adana cezaevlerinden sonra Nisan 1940’ta Bursa
cezaevine naklediliyor.Nazım da aynı yıl Aralık ayında (siyatik
rahatsızlığı nedeniyle) Çankırı cezaevinden Bursa cezaevine
gönderiliyor…
Kader
mi diyelim, iki seçkin insanın karanlık günlerine açılmış
aydınlık bir pencere mi? İkisi de…
Orhan
Kemalin büyük bir gerçekçi yazar olarak gelişiminde bu üç
buçuk yılın ve sonrasının büyük katkısı kuşkusuzdur…
***
Festival
kapsamında Bilfen Okulları Çocuk Korosu’nun konseri ve Ayça
Öztorun-Fatih
Koca’nın “Görüş Günü” başlıklı filmi de yer alıyor…
Ataol
Behramoğlu/Cumartesi/310318
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.