“Vatanım
Sensin “ adlı TV dizisine arada bir göz atıyor, sonra gerçek
yaşama, örneğin şu anda yaptığım gibi yazı için bilgi sayar
başına geçerek son haberleri gözden geçiriyorum..Derken gerçek
hayatla TV dizisi birbirine karışıyor… Hangisi gerçek, hangisi
düş ürünü… Kurmacanın gerçekliğiyle gerçekteki kurmaca
ayırt edilemez oluyor…
***
Hakkını
yemeyelim… “Vatanım Sensin”de etkileyici bölümler var…
Oyuncular ise bütünüyle, alkışlanacak bir başarıyla
rollerinin hakkını veriyorlar…. Fakat hem konunun kendisinde,
hem olayların akışında, hem psikolojik süreçlerde,
inandırıcılığı zedeleyen hatalar da eksik değil. …Hani
ciddi bir romanı okurken, herhangi bir yerinde, bu kadarı da olmaz
dedirtecek türden…
Gerçi
ciddi roman derken aklımıza gelebilecek olanlarda bu gibi hatalara
rastlanmaz. Yazının amacı söz konusu dizinin eleştirisi olmadığı
için örnek vermeye gerek görmüyorum.. Ortalama izleyici bunları
zaten fark eder. Konunun kendisine gelince, vatanseverlik duygusunun
altını çizmek için kurtuluş savaşına kadar gitmeye, kendimize
bunca düşman yaratmışken(karşılıklı olarak insanî vurgular
yapılmış olsa da) Türk-Yunan karşıtlığı konusunu kurcalayan
bir film yapmaya çok mu gerek vardı?
***
Gelelim
yaşamakta olduğumuz gerçeklikte kurmaca duygusu uyandıran şey
derken söylemek istediğime… Arada bir salona geçerek açık
TV’de sözünü ettiğim diziye göz atarken ilgimin azaldığı
ya da kaybolduğu anlarda odama geçip bilgi sayarda yazı için
konu arayışlarımı sürdürüyorum… Derken şöyle bir haber
başlığı: “Darbe girişimi sanığından ‘William Wallace’
benzetmesi…” Allah Allah! Kim ola ki bu William Wallace…
Haberi
okuduğunuzda öğreniyorsunuz…“Cesur Yürek” adlı filmde
ünlü aktör Mel Gibson’un canlandırdığı, İskoçların ulusal
kahramanı William Wallece’miş… Ankara 17.Ağır Ceza
Mahkemesince Sincan Cezaevindeki görülen duruşmada, “…suikast
girişimi için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kaldığı otele
gittiği iddia edilen ekibin başındaki “kişi olduğunu itiraf
eden tuğgeneral savunmasını yaparken, yukarıda adını andığım
filmden söz ederek kendisini İskoçya’nın ulusal kahramanı
Wallece’a benzetiyor… Wallace, kralını korumak için
İngilizlerle savaşa gittiğinde maskeli bir İngiliz’le göğüs
göğse dövüşmedeyken İngiliz’in maskesi düşüyor ve maskenin
ardındaki kişinin İskoçya kralı olduğu görülüyor…
Yani
kral, kendisini savunan kişiyle savaşmakta… Söz konusu
tuğgeneral de kaldığı otele cumhurbaşkanına suikast için değil
, üstlerinden aldığı emirle onun güvenliğini sağlamak için
gittiğini söyleyerek Wallece’ın durumuyla kendi durumu arasında
benzerlik kuruyor… Bu arada duruşma yargıcı da havaya girmiş
olmalı ki sanık tuğgeneralle aralarında geçen konuşmanın bir
bölümü şöyle:
“ -
Kralınız kim?
-
Onu şu an için müsaade edin Akıncı Üssü davasına bırakalım…”
***
Tuğgeneral
daha sonra, konuyla ilgisi olmadığı halde, düşürülen Rus uçağı
konusunda da bilgisi olduğunu belirterek şunları söylüyor:
“ Uçağı
denildiği gibi FETÖ’cüler düşürmedi. Bir generalin emri ile
angajman kuralları gereği düşürüldü. (…) Burada isim vermek
istemiyorum ama bu kişi, hükümetin verdiği emir doğrultusunda
angajman kuralları gereği vurma emrini verdi…”
Tuğgeneralin
iddiası doğruysa, uçağın düşürülme emrini veren general kim?
Ona da bu emri hangi hükümet yetkilisi verdi?
Marmaris’teki
otele Cumhurbaşkanına suikast için mi, yoksa onun güvenliğini
sağlamak için mi gidildi?...
***
15
Temmuz 2016’daki “askeri darbe girişimi” konusundaki
sorulardan sadece bir tanesi bu…. Ve hepsi yanıtsız…
Görüyorsunuz
ki gerçek gitgide karışarak kurmacaya( ve bilmeceye) dönüşürken
TV dizisindeki kurmaca bunun yanında çocuk oyuncağı kadar masum
kalıyor…
Bizler
ise dizilerdeki kurmacalarla oyalanırken kendisi kurmacaya dönüşen
hayatlarımız, ülkemizle birlikte ellerimizden kayıp gidiyor…
Ataol
Behramoğlu/Cumartesi/260517
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.