İngilizce-Türkçe sözlükte “puzzle”(pazıl)
karşılığı olarak bulmaca deniliyorsa da,
aynı adla anılan oyun “yap boz
oyunu”diye adlandırılıyor. Bu yazının konusu bakımından da oyun ve yap boz
sözcükleri daha uygun. Çünkü özelliği
bulmacadan çok bilinçli olarak karıştırılıp yeniden yapılandırılmaya
dayanan bir oyun karşısındayız.
*** ***
Önce Irak
hedef seçildi.
Bahane, Irak diktatörünün kimyasal silah
kullandığıydı.
Bunun ne kadar gerçek ne kadar yalan olduğu
da bulanık kaldı.
Sonuç: Bölünüp parçalanan bir ülke.
Sayısı milyonla ifade edilen insan ölümü.
Bir ülkenin bir yap boz oyununda gibi kültürüyle, insanıyla, coğrafyasıyla param
parça edilmesi ve sonra yine tıpkı bir
yaz boz oyununda gibi emperyalizmin
çıkarları doğrultusunda yeniden
kurgulanması…
*** ***
Ardından Libya, onun ardından Suriye.
Libya ülke olmaktan çıktı. Haritada ne
olduğu belirsiz bir coğrafya parçası olarak duruyor.
Suriye yönetimi beklenmedik bir direniş
gösterdi. Rusya desteği
bu direnişi daha da güçlendirdi. Bu destek yazboz oyununun sonunu getirmiş gibi görünürken bu kez yine bir kimyasal silah kullanma haberi ve
hemen ardından ABD saldırısı….
Saldırının önceden planlandığı iddia
ediliyor.
Bush Saddam yönetimini ve Saddam’ın
kendisini yok etmişti. Şimdiki başkan aynı sonuca Esad yönetimi ve Esad’ın kendisi
bakımından ulaşmayı hayal ediyor olamaz mı?
*** ***
Siyaset bilimci, Ortadoğu uzmanı,
jeopolitisyen ya da tarihçi olarak değil, sadece aklımı kullanarak
oyunun parçalarının bir araya getirmeye
çalışıyorum…
Şimdi, yukarıdaki senaryoda Türkiye’nin
rolünü ve olası sonuçlarını anlamaya
çalışalım.
Baştan alalım ve sorularımızı
sıralayalım:
Bush AKP Başkanlığı dışında hiçbir titri
yokken Recep Tayyip Erdoğan’ı neden Beyaz Saray’a davet edip ağırladı?
Yoksa Samuel Huntigton’ın,
alt başlığı “dünya düzeninin yeniden kurulması” olan “Medeniyetler
Çatışması” adlı kitabında tanımladığı “karşı-Atatürk” Tayyip Erdoğan mıydı?
Parlamento dışındaki AKP’nin seçimlerden
çoğunluk partisi olarak çıkacağı besbelliyken koalisyon ortağı MHP’nin başkanı Bahçeli’nin , sonucu kendi
partisini de parlamento dışında bırakacak bir erken seçim önerisiyle koalisyonu
bozması sadece bir siyasal körlük olgusu muydu?
Türkiye’nin Irak’a müdahalesi konusunda
başbakanlıkça hazırlanan
tezkerenin 1 Mart 2003’te
TBMM’nde beklenmedik reddinin Bush
yönetiminde ve defalarca dile getirdiği
üzere Tayyip Erdoğan’da yarattığı hayal
kırıklığı, parlamentoyu işlevsiz bırakacak bir tek adam rejimi projesinin
(daha da önceden değilse eğer ) o sırada tasarlanmaya
başlanmış olabileceğini akla getirmiyor mu?
Obama yönetimi döneminde bir ölçüde
küllenen bu projenin Trump yönetimiyle birlikte (yine 2002
erken seçiminin mimarı olan politikacı tarafından) beklenmedik biçimde gündeme
getirilmesini ve aynı kişinin kısa süre
önce ateşli karşıtı olduğu projenin bu
kez ateşli savunucusu olmasın ı
nasıl açıklayacağız?
Bütün bunlar birer rastlantı mı,
yoksa bir yaz boz oyununun, yıkıp kendi
hesapları doğrultusunda yeniden kurma
projesinin parçaları mı?
*** ***
Propaganda çalışmaları olanca hızıyla ve
çok büyük ölçüde tek taraflı olarak devam ediyor.
Evetçi
çığırtkanlığın tek bir inandırıcı gerekçesi yok.
Tayyip Erdoğan anayasal suç
işleyerek bu beyin yıkama ve göz boyama, göz korkutma
operasyonunda bir tarafın en başında yer
alıyor.
Yap boz oyununun parçaları olarak
Hollanda, Almanya krizlerinden sonra şimdi
Trump yönetiminin saldırısı da kurguda yerini almış oluyor.
Ülkemiz, parlamentonun
işlevsizleştirilip bütün yetkilerin tek elde(bir diktatörde) toplanacağı ucube bir sistemin hedeflendiği ve amaçlanan sonuçlara ulaşıldığında bu diktatörün de benzerleri gibi tasfiye edileceğinin hiç kuşkusuz hesaplandığı bir kurguya kurban seçilmiş olarak 16
Nisan halk oylamasına doğru yol alıyor….
Ataol
Behramoğlu/Cumartesi/080417
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.