Hint-Avrupa dillerinde ismin hâllerinden
biri sayılan in(iyelik, sahiplik)
hâlinin bizim dilbilgimizde neden ismin hâlleri arasında yer almadığını anlamış
değilim.
Bunun gibi, ile hâli de bizdeki isim hâlleri cetvelinde nedense yer
almıyor.
Buna karşılık, bu iki hâlin sıralamada yer
aldığı örneğin Rusça’da da, bizdeki “den” hâli kendine yer bulamamış…
İngilizcede ismin hâlleri konusu keyfe keder….
Çünkü hiçbir isim bulunduğu “hâl”e göre şekil değiştirmiyor… Çünkü “hâl”ler(bizde
ya da Rusçadaki gibi), edatlar ve yanı sıra da isimlere ilave edilen eklerle
değil de, sadece edatlarla ifade ediliyor.(Örneğin“anayasa, anayasayı,
anayasaya,anayasanın,anayasayla, anayasada, anayasadan vb” derken, İngilizcede
“constitution” sözcüğünün herhangi bir değişikliğe uğramayışı gibi…)
Yazının
başlığından da anlaşılacağı gibi amacım dil bilgisi dersi vermek değilse
de,asıl konuya girmeden bir bilgimi daha paylaşayım: “isim hâl”leri sabit
değil. Bu hâller dillere göre azalıp çoğalabiliyor…
***
Sanırım böylece, alçalmanın da çeşitli
hâlleri olabileceğini; kişiye, duruma, zamana göre değişebileceğini ima etmiş oluyorum…
Bu hâller ismin hâllerinden belki daha
çok, belki daha azdır…
Ben , bizdeki isim hâllerine in ve ile hallerini de ekleyerek, bu hâllerle
karşılığındaki yedi alçalma hâli arasında bir koşutluk kurmaya çalışacağım…
Yalın hâlle başlayalım: Alçalmanın yalın
hâli, alçalmanın , alenen, gizleyecek bir şeyim yok dercesine yapılanı olmalı…Böyle
bir alçalma karşında, o kişi adına utanmaktan başka yapılabilecek pek bir şey
yoktur… En çok, ağzınızda biriken sıvıyı yutkunur, ar damarı çatlamış der
geçersiniz…
***
Bizdeki dilbilgisi sıralamasına göre ilerlersek, e(yönelme) hâline, zorlanarak, arkadan itilerek alçalmaya
yöneltilmek denebilir…”Ben istemiyordum ama, beni oraya zorla yönelttiler… Böyle bir açıklama belki pişmanlık yasasından yararlandırabilir
ama, alçalmadan kurtarmaz…
Alçalmanın i(belirtme) hâli bir dayılanma hâli
olarak tanımlanabilir: “Ben istediğim yaparım. Beni kimse suçlayamaz. Ben
şimdi seni…Anladın mı lan!” gibisinden “ben”i
belirten,öne çıkaran “sen”i aşağılayan bir alçalma hâli… Bunun ata sözleri ve deyimlerimizdeki
karşılığı” hem suçlu hem güçlü”dür… Suçlunun gücü ne kadar sürer,ayrı konu…
“in”(sahiplik)
hâliyle sürdürelim… Sahiplenme, sahiplenilme,
sahibi olma… Sahipten alınan cesaret ve
güçle karşısındakine saldırma, hırlama,
,tekme atma, tehditler savurma, kiralık kalem ya da kiralık katil olma… Alçalmanın belki de en utanç duyulası, nefret
uyandırıcı hâli… Karşılığı “eceli gelen köpek…” diye başlayan kabaca bir
sözdür… Her zaman da öyle olmuştur…
***
Alçalmanın ile(araçsal,
ya da birliktelik) hâlini, her gün görüp durduğumuz, sürü halinde
alçalmalar diye tanımlamak mümkün.
Kişisel iradeden yoksun, sürü reisinin işaret
ettiği yönde, birbirlerine sürtünmekten güç alarak ,dalgalana dalgalana
belirsiz bir yöne sürüklenmekte olan bir sürü….Reis uçuruma atladığında sürü
mensuplarının da ardı sıra birer birer
kendilerini uçurumundan attıkları bilinen bir örnektir… Birlikte alçalma,
koyunlaşma, birlikte yok oluşa gidiş…
De(bulunma) hâli, belki de
diyet ödemek için girmek zorunda kalınmış bir bataklıkta, alçala alçala boğulma hâline
benzetilebilir.… Yanında yakınlarını da
sürükleyerek…
***
Ve
son olarak, Den(ayrılma, çıkma) hâli…
Gelin olumsuz bir yorum yapmayalım buna
ve uçurumdan önceki son çıkış hâli diyelim…
Alçalmadan kurtulmak için son bir
şans…
Sürüden ayrılmayı göze alma cesareti…
Kula kul olmama erdemi…
Susmamak,yılmamak, karşı koymak…
Cumhuriyet
yıkılmaktayken…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.