Deniz Som’un Cumhuriyet’teki köşesinin “Vaziyet” adını taşıdığı
umarım unutulmamıştır.
Kalbi,beyni,
vicdanı som altından bir yazar ve arkadaş olan Deniz’i 2010’da yitirişimizden
bu yana altı yıl geçmiş.
Doğrusunu
söylemek gerekirse, ben daha çok zaman geçmiş olduğunu düşünmüştüm…
Çünkü bu ölümün
üzerinden geçen altı yılda ülkemizde ve
dünyada olanlar ve olmayı sürdürenler birkaç yıla sığacak gibi değil…
Bu haftaki
yazımı düşünürken aklıma sevgili arkadaşımın yazılarına ana başlık olarak
seçtiği “Vaziyet” sözcüğü takıldı nedense…
Durum değil de
vaziyet…
Acaba neden?
Sevgili Deniz
üst üste tüttürdüğü sigaralardan
sararmış bıyıklarının altından o
hınzır gülüşüyle buna şöyle bir yanıt
verebilirdi büyük olasılıkla:
Çünkü “ durum”
soğukkanlı bir saptama gerektirir. Mizaha, öfkeye fazla yer olmayan, nesnel bir saptama, bir
dökümiii
Örneğin hava
durumu yerine hava vaziyeti denilemeyeceği gibi…
Dilimizde
“vaziyetin durumu” diye bir sözcük oyunu da vardır…
Yazar arkadaşımızı sevgiyle, özlemle anarak, ülkede ve dünyada vaziyetin durumuna, ya da
durumun vaziyetine göz atalım… Diyebilirsiniz ki bir köşe yazısına sığar mı bu?
Deneyelim…Olabildiği kadar…
***
Ön sıralardaki bir
haber: ABD’de genellikle eşcinsellerin uğrak yeri olan bit kahvedeki katliam..
Caninin adı BBC Türkçe internet sitesinde Omar Mateen, bizim Cumhuriyette Ömer
Metin diye geçiyor. Hangisi? Bu adam Türk mü? Yine BBC internet sitesinde
Amerika doğumlu Afganistan kökenli olduğu bildirilen bu kişinin eski eşinin adı
kimi yerde Nur Salman olarak geçerken
BBC kaynağında Sitore Yusufi deniyor. Babasının adı konusunda da böyle bir
karışıklık var. Bu katliam haberiyle ilgili olarak sadece Cuma günün
Cumhuriyet’inin haberini okuyan kişi katilin Türk olduğunu düşünebilir. Bu konuda Ergin Yıldızoğlu’nun Perşembe günkü
köşesinde “Orlando Katliamı Üzerine
Düşünürken” başlıklı yazısı okunmalı. Katliamın tam da ABD başkanlık seçimleri öncesine rastlaması,katilin
polisle ilgili kurumlarda çalışması
çeşitli kaynaklardan görülebilen kullanılmaya yatkın kişiliği Ergin Yıldızoğlu’nun ima ettiği kuşku üzerinde
düşünmeyi gerektiriyor…
***
İngiltere’de
mültecilere ve çocuklarına yardım konusunda öncülük yapan hanım milletvekili Jo
Cox’un bu kez fanatik bir İngiliz cani tarafından tam da İngiltere’nin AB üyeliğinin
oylanması yaklaşmadayken katledilmesi ABD’deki faciadan bağımız
sayılamaz.
ABD’de, Batı
ülkelerinde nazizmin, faşizmin, ,ırk ve
din ayrımcılığının, (geleneksel Türk ve Türkiye karşıtlığı başta olmak
üzere)yabancı düşmanlığının giderek
yükselişi sır değil…
Kökten
dinci İslam’ın(İŞİD caniliğinin) emperyalizmle adı konulmamış işbirliğinin de
sır olmadığı gibi…
Bu arada Fransa’da
sosyalist cumhurbaşkanının işçi eylemlerini yasaklama tehdidi vb…
***
Kendi ülkemizde
yaşmakta olanların hangi birinden söz edelim…
“Bir Gün”ün
Cuma günü ilk sayfada üst manşetten verdiği habere göre “Din Öğretimi Genel
Müdürlüğü” bünyesinde “bilimsel bilgilerin ayet ve hadislerle açıklanmasını
denetleyecek bir komisyon” kuruluyormuş.
“Namaz
kılmayan hayvandır”dan sonra şimdi
mazeretsiz(hiç değilse mazeret şansı var!)
namaz kılmayanların idam edilme konusu gündemde.
Sümeyye
Erdoğan hanımefendinin kurduğu “Kadın ve Demokrasi Derneği” başkanı bir başka
hanımefendiye göre Cumhuriyet’le getirilen
kadın-erkek eşitliği” İslamın
kadın ve erkeğe yüklediği gerçek
rollere uymuyor”muş…
Melih
Gökçek’in sadece kadınları taşıyacak “pembe tren” projesi, vb…
Ve yine
bizden son bir haber:”Sanayide 41 bin, tarımda 100 bin istihdam azaldı”
Perşembe günkü Cumhuriyet’in bu
haberinden sonra Cuma Cumhuriyetinde Kâmil Masaracı kahramanlarının muhteşem
diyalogu:
-İşsizlik altı milyona dayanmış…
-Az kaldı,hiçbirimiz çalışmıcaz….
***
İşte sevgili
Deniz, senin ayrılışından altı yıl sonra dünyamızda vaziyetin durumunun, ya da
durumun vaziyetinin bir bölümü böyle…
Yani değişim
var ama, daha kötüye…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.