28 Nisanda Seydişehir’deydim.
Konya iline bağlı bu beldemizi ülkemizin
önemli sanayi kuruluşlarından “Alüminyum Tesisleri”yle tanırız…
İlk kez geldiğim bu gerçekten göz alıcı
güzellikte ve genişlikte bir doğa
üzerine özgürce yerleşmiş
Seydişehir’i akşamki dinleti-söyleşi
programı öncesinde gezerken yolumuz 1967’de
Sovyetler Birliğince kurulduğunu
öğrendiğim Alüminyum Tesislerinin
yakınından da geçti.
Etibank’a ait bu büyük sanayi kuruluşu 5
milyar dolara yakın bir zenginliğe sahipken birkaç yıl önce 305 milyon dolara,
yani değerinin on beşte birine Cengiz Kardeşlere satılmış, daha doğrusu hibe
edilmiş, daha da doğrusu peşkeş çekilmiş…
Bu adı, milletle olan ilginç yakınlığı
nedeniyle duymuştuk…
Yakınlarda Artvin’de polis eşliğinde maden
ocakları açma girişimleri sırasında karşımıza çıktı.
Üçüncü köprü, hava alanı projesi, özetle
nerede büyük paralar, büyük yatırımlar varsa
onunla karşılaşıyoruz.
Demek ki milletle olan yakınlığı gibi
yöneticilerle de yakın ilişkileri var.
Alüminyum kuruluşlarında 1980 sonlarında
8000 işçi çalışmaktayken bu sayının bu gün 1000’e düştüğü söyleniyor.
Bu arada, ünlü bir heykeltıraşımızın, Sadi
Çalık’ın bu tesisler için 1973^te yaptığı güzel ve anlamlı Atatürk heykelinin,
çevresine çok belli ki kasıtlı olarak yığılmış maden artıklarıyla adeta bir
çöplük atığına dönüştürülmüş olduğunu gördük.(İsteyenler ayrıntıları internette
Seydişehir ADD sitesinden öğrenebilir.)
Bunları ender güzellikte bir doğa parçası üzerinde,
Ilıca Tepesinde konuşuyoruz.
Akşam serinliği duyumsanmaya başlamışken,
karşımızda, Torosların bir kolu olan Küpe Dağı çevresinde bulutlar da
grileşmeye başlıyor…
Aşağılarda, üzerinde Seydişehir’in
bulunduğu Suğla Ovası, uzak ufukta mavi bir çizgi gibi görünen Suğla gölüne kadar göz alabildiğine uzanıyor…
***
Seydişehir’e
Atatürkçü Düşünce Derneğinin konuğu olarak gittim.
Başkan Hüseyin İriilter orta yaşlarına
yakın bir öğretmen ve gerçek bir yurtsever.
Bu yurtseverlik lafta değil.
O ve söyleştiğimiz dernek yöneticileri,
yaşamakta oldukları yörenin bütün sorunlarını ayrıntılarına kadar biliyorlar.
Başka bir deyişle, Seydişehir Atatürkçü
Düşünce Derneği bir tabela örgütü değil.
“Kendime
ve Herkese Sorular” başlığıyla yaptığım konuşmayı dinlemek üzere Seydişehir
Belediye Düğün Salonunu hımca hınç dolduran izleyici topluluğu da bunun bir
kanıtıydı.
Kitap imzası sırasında uzayıp giden
kuyrukta alışık olduğumuz üniversiteli genç okurların yanı sıra orta yaşlarda halk
insanlarının da çok sayıda bulunması ayrıca ilginçti.
Bu sevgili okurlarımın birçoğunun da
Alüminyum Tesislerinden emekli işçiler olduğunu öğrendim…
Bir kentte, bir beldede, bir sanayi kuruluşunun varlığı, o
yerleşim yerinin çehresini değiştiriyor, çağdaşlaştırıyor…
***
Seydişehir’i çok sevdim…
Fakat ertesi gün erken bir saatte
ayrılmak zorunda olduğum için kenti yeterince görüp tanıyamadım, özellikle de güzel doğasının tadını çıkaramadım.
Toros eteklerine, Suğla Gölüne gitme
şansım olamadı…
Fakat yakın zamanda bir kez daha, bu
kez müzisyen arkadaşlarımla birlikte, Seydişehir’in yurtsever, konuksever,
sanatsever insanlarıyla buluşmak üzere, ADD yöneticileri ve salon dolusu
izleyicilerimle sözleştik…
Buradan hepsine selam olsun…
Ataol Behramoğlu/Cumartesi Yazıları/280516
Okuma önerileri:
Anar, Yaşamak
Hakkı,Tulpars Yayınları 2016 ( Azerbaycanlı büyük yazar Anar’dan, kişisel gözlem ve
izlenimleriyle, Azerbaycan’ın bizi de yakından ilgilendiren yakın tarihi üzerine
çok önemli notlar ve yazılar.)
Aysel
Çelikel-Berat Günçıkan,Adalet Yoksa Gelecek de Yok,Türkiye İş Bankası Yayınları, Kasım 2015(Türkân Saylan’dan devraldığı
ÇYDD bayrağını onurla taşımakta olan Aysel Çelikel hocamız üzerine, Berat
Günçıkan arkadaşımızın roman tadında çalışması)
Kemal
Kocabaş,Eğitim Reformu İçin Arayışlar,YKKED yayınları Nisan 2016(Prof.Dr.Kemal
Kocabaş’ın editörlüğünde çok sayıda yazar ve araştırmacıdan eğitim sorunları
üzerine yazılar.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.