Ülkemiz
siyasal yaşamının son süreçlerinde önemli kazanımlarımız
oldu.
Bunlardan
başta geleni CHP Cumhurbaşkanı adayı sayın Muharrem İnce’nin
başarılı ve giderek daha da yükselen performansıdır.
Muharrem
İnce kuşkusuz yeni bir siyasetçi değil. CHP kurultaylarının
(özellikle sonuncusundaki) etkili söylevleri ve son kurultayda
delegelerden aldığı güçlü destek belleklerdedir.
Fakat
bu adaylık, kişiliğindeki gizil güçleri(potansiyeli) açığa
çıkardı.
Hayatın
diyalektiği böyle bir şeydir… Seçim sonuçları ne olursa olsun
siyaset dünyamız önemli bir lider kazanmıştır.
İnandırıcı,
bilinçli, birikimli, samimi kişiliğiyle sayın İnce, ülkeyi
çürümüş ve karanlık siyasetten kurtarmada en etkili olabilecek
seçenektir.
Yeter
ki başta biz soldakiler olmak üzere ve yine başta “aydınlar”
gelmek üzere bütün bir topluma musallat olmuş karamsarlık,
kötümserlik, kötücüllük, beğenmezlik, yetinmezlik, bencillik
illetlerinden hiç değilse bu yaşamsal önemedeki süreçte
kendimizi bir ölçüde de olsa arındırarak Muharrem İnce’yi en
azından yüksek bir oy oranıyla ikinci tura taşımayı
başarabilelim
Bu
çağrı sadece sola değil, herkesedir.
***
Son
dönemlerde hızla yükselen bir başka siyasetçi sayın Kemal
Kılıçdaroğlu’dur. Adalet Yürüyüşünden bu günlere
yaşanmakta olan süreçlerde sayın Kılıçdaroğlu’nun da,
sakin,bilge, kararlı, güvenilir bir lider kimliğiyle ülkemiz
siyaset yaşamındaki yerini güçlendirdiğini, sadece bu günlerde
değil yarınlarda da Türkiye’nin kaderini iyiye doğru
yönlendirecek siyasi lider kadrosu içinde vazgeçilmez bir yere
sahip olacağını düşünüyorum. Sayın İnce ve Sayın
Kılıçdaroğlu’nun birlikte de yapabilecekleri çok şey
olduğunun bilincinde olduklarından kuşku duymuyorum…
***
Sayın
Akşener için yazdığım övgü sözlerine çeşitli çevrelerden,
çoğu sövgü ve saldırı düzeyinde tepkiler gelmişti. Geçen
zaman içinde ağızlar bu anlamda kapanmış görünse de bizde
özeleştiri erdemi de pek olmadığı için herhangi bir özür
dilemeye rastlamadım. Sayın Meral Akşener, gözü pek, sözünü
sakınmaz kişiliği,cumhuriyet değerlerine aydın ve kadın
kimliğiyle de siyaset dünyamızda yepyeni bir hava estirdi,
estirmeye devam ediyor. Seçim sonuçları ne olursa olsun sayın
Akşener’in de ülkemizin önümüzdeki dönemlerdeki siyaset
yaşamında bu günlerdekinden de büyük ve önemli bir yeri
olacağına inanıyorum. Meral Akşener Türkiye siyasal yaşamının
son dönemlerde başta gelen bir kazanımıdır. Ondan, 90’lı
yıllarda topluma acılar yaşatmış konularda net ve somut
açıklamalar beklemek de sanırım hakkımızdır.
***
Benzer
açıklamaları sayın Karamollaoğlu’ndan da bekliyoruz.
Sayın
Karamollaoğlu, adına AK denilmesini ısrarla isteyen partinin pek
de ak sayılamayacak kimliğinin karşısına, bildiğimiz ve
bilmesek de tahmin edebileceğimiz maddi ve siyasi rüşvet
önerilerini elinin tersiyle iterek dinsel kavram ve değerlerin
siyasette paspas olarak kullanılmasına en ağır darbeyi
indirmiştir. Bu davranışıyla, dün tükürdüklerini bugün
yalayıp yutmakta olanlara umarım yüzlerini ömürleri boyunca
kızartacak bir ders vermiştir. Gelecekteki parlamentoda Sayın
Karamollaoğlu ve partisinin, İslam dininin bu iktidardan önce bu
ülkedeki saygın, samimi yerini tekrar kazanmasında önemli işlevi
olacaktır.
***
Kazanımlarımız
konusunda son sözlerim HDP’ye ilişkin olacak.
11
Nisan 2015 tarihinde bu köşede yayınlanan “HDP’ye Oy Vermek”
başlıklı yazımdaki kaygı ve eleştirilerim bütünüyle yok
olmasa da, o günlerden bu günlere geçen sürede bu partinin
Türkiye Partisi olma yönünde yol aldığı yadsınamaz. Selahattin
Demirtaş’ın Pazar günü Birgün’e röportajında HDP’nin ne
Kürtçü ne de Türkçü bir parti olduğunu, PKK temsilcisi de
olmadığını açık seçik, ikircimsiz dile getirmiş olması
önemlidir.Bir yandan iktidar partisinin,öte yandan tahmin
edilebilecek başkaca güçlerin baskısı altındaki bu partinin bu
seçimde baraj altında kalmaması yaşamsal önem taşıyor.
***
Bunlara
rağmen kazanamazsak suç kendimizde olacaktır.
Ataol
Behramoğlu/Cumartesi/190518
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.