Haftalardır
süren sıkıntılı, gergin bekleyiş; kimileri iç karartıcı
tahminler CHP Cumhurbaşkanı adayının açıklanmasıyla sona erdi
ve rahat bir nefes aldık…
Kendi
payıma benim korkum, sol kimlikten uzak birinin aday gösterilme
olasılığıydı. Bu yönde söylentiler de azımsanamayacak
yaygınlıktaydı. Neyse ki korkulan olmadı. Her biri saygın
kişilikler olan CHP’li adaylar arasında toplumun belki en çok
yakından tanıdığı ve sempati duyduğu Sayın Muharrem İnce ipi
göğüslemeyi başardı… Kendisine ve ülkemize hayırlı olmasını
diliyorum ve öyle de olacağına yürekten inanıyorum.
***
Dün
geceden belli olup bu gün(Cuma) açıklanan “mutlu son”a biraz
daha öncesinden bakarsak, CHP’li on beş milletvekilinin İyi
Partiye katılımıyla bu partinin önündeki seçime girememe
tehdidinin ortadan kaldırılmasının, ülkemizin içinde bulunduğu
çıkışsız görünen süreçten kurtulmada ilk büyük adım
olduğu görülür.
Bu
bakımdan, o günden bu güne baş döndürücü hızla gelişen
olaylar dizisinin baş mimarı kuşku yok ki sayın Kılıçdaroğlu’dur.
CHP Genel Başkanının gerek eylemleri, gerekse söylevleri ve
demeçleriyle bütün bu süreçte sergilediği büyük performans,
gerçekten de baş döndürücü olmuştur. Karşı tarafın
sersemlemiş ve saçmalamakta oluşunda bu bakımdan şaşılacak bir
şey yoktur.
Sayın
Akşener’in ve Saadet Partisi sayın Genel Başkanının kararlı,
gözü pek duruşlarını da ayrıca takdirle, saygıyla alkışlamak
gerekir.
***
Sadece
siyasetçi kimliğiyle değil, bir duygu adamı, fizik eğitimi
almış olmasının yanı sıra edebiyat sever, şiir dostu
kişiliğiyle de yakından tanıdığım; adalet yürüyüşünde
omuz omuza yürüdüğümüz Muharrem İnce’nin omuzlarında,
Cumhurbaşkanlığı adaylığının ilanından bu yana, bu ülkede
hiç kimsenin omuzlarında olmayan ağırlıkta bir yük
bulunmaktadır. Ağır olduğu kadar onur verici bu müstesna yük,
bir ülkenin kaderidir. Aday olarak ilk konuşmasında altını
çizerek belirttiği gibi, o artık bir partinin değil, bütün
ülkenin tarafsız cumhurbaşkanı adayıdır. Taraflılığı,
Cumhuriyetimizin, evrensel insan haklarının, aydınlanma
değerlerinin , özet olarak da insan olmanın gerektirdiği yerde
ve ve bütün bu değerlerin savunucusu olmaktır. Şimdi ondan
toplumca beklediğimiz, tartışmalarda karşısına çıkacağı
kuşkusuz düzeysizlikler karşısında soğukkanlılığını bir
an bile yitirmeksizin, günlük siyaset girdabına hiçbir ucundan
kapılmaksızın, halkımızın ağır başlı değerlerinin,
beklentilerinin, saygın, sevgili, birleştirici sözcüsü
olmasıdır. Muharrem İnce’nin bu hassas dengeyi kurmada, bu ağır
yükü ustalıkla taşımada gereken bilgi, kültür,
deneyim,sağduyu, inanç ve duygu birikimine sahip olduğunu, bir
arkadaşı olarak da biliyor ve görüyorum.
***
Sıra
şimdi var gücümüzle 24 Haziran seçimlerine ve mutlaka ulaşılması
gereken ikinci tura hazırlanmakta.
Bu
süreçte şimdi asıl büyük sorumluluk, bazılarımıza belki
şaşırtıcı gelebilir ama, her türden sol seçmendedir.
Şu
anda en zayıf konumunda bulunan dikta yönetimini mutlaka, ama
mutlaka alt etmeli, parlamenter demokrasinin önündeki engelleri
enkaz çöplüğüne göndermeliyiz.
Bunun
için, dikta karşıtı birlikteliği orasından burasından
didiklemenin diktanın ekmeğine yağ sürmek olduğunu görerek ;
felâket tellallarının, “evet ama..”diye başlayan iflah olmaz
karamsar ve eylem kaçkını ruh hastalarının,her türden fırsatçı
ve çıkarcı kişilerin ve çevrelerin uğursuz yorum ve
telkinlerine kulak tıkayarak; demokrasiden,
iyilikten,bağımsızlıktan, özgürlükten, aydınlıktan,
sevgiden, eşitlikten yana bütün bir ulus olarak güçlerimizi
bütün bu değerlerin düşmanlarına, 21. yüzyılda saray
özenticiliği ve savurganlığına, cehaletin ve nefretin meydan
okuyuşuna karşı tek bir yumruk, tek bir akıl, tek bir yürek
olarak birleştirmeyi başarmalıyız.
Başaramazsak bütün bir ulusça yok
olacağız ve bu yok oluşu hak etmiş olacağız demektir.
Başaracağız ve kazanan Türkiye
olacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.