Bu
da soru mu, bilmeyecek ne var diyenleriniz olacaktır; şiir
elbette sözcüklerle yazılır…
Bu
yanıtı yeterli bulmayanlar; tamam da, ama nasıl sözcükler, diye
ekleyeceklerdir; her sözcük şiire girer mi; sözcüklerin yan
yana, alt alta sıralanması şiir olmalarına yeter mi?
Elbette
yetmez diye devam edilecektir; sözcükler kavramları içerdiğine
göre bu kavramların şiir olabilmesi için aralarında şiirsel
bir bağ olmalıdır…
Burada
iş biraz karışmaktadır… Şiirsel bağ ne demek?
Konuyla
daha yakından ilgili olanlar, mecaz,metafor diyerek söze
karışacaklardır… Kavramların şiir olabilmesi için metafor
oluşturmaları gerekiyor…
Metafor,
yani çarpıcı benzetme… Bizim Divan şiirimiz metaforla dolup
taşar.Modern Batı şiirinin, bizim 1950’lerde başlıca akım
olup etkileri günümüzde de sürmekte olan modernist şiirimizin
önde gelen zenginliklerinden biri de bu metafor bolluğudur.
Konuyu
daha da derinleştirerek, metafor ancak imgeye dönüşürse şiir
ortaya çıkar diyenler de olacaktır.
Böylece
sözcükten başlayarak imgeye gelmiş oluyoruz…
***
Peki,
imge nedir, sözcükten farkı nerede, nasıl oluşuyor?
Sözcükler
kavramları içerdiğine göre onlardan mecaz yapılabilmesini
anlıyoruz.
Çünkü
eninde sonunda mecaz da ata sözü gibi bir şey, güçlü bir
benzetme, .kavramlarla açıklanabilecek bir söz toplamıdır.
İmgeninse
kavramsal karşılığı yoktur; ya da kavrama indirgenemez.
Metafor
açıklanabilir. İmge tam olarak açıklanamaz.
Aragon’un
cepheye giden askerlerden söz ettiği bir şiirinde “Kuzey Garı
onları yedi” diye bir dize vardır…
Burada
gözerimizin önünde, çoğu, belki hiçbir geri gelmeyecek
vagonlar dolusu insan görüntüsü canlanır.
Böylece
sayısız acı, sayısız öykü, üstelik hiç de ilginçliği
olmayan sıradan bir fiille (“yemek” fiiliyle)gözlerimizin
önünde canlandırılmaktadır..
.
Kuzey Garı(Gare du Nord) sanki insan yutan bir canavar ağzına
dönüşmektedir.
Tartışmasız, bir imgedir bu.
Üstelik çok etkileyici bir imge.
Bir
de bizden, Cemal Süreya’nın bir şiirinden, daha öncelerde
birkaç kaç kez sözünü ettiğim bir örnek vereyim:
“Gülün
tam ortasında ağlıyorum”
Bu
dizenin, üzüntülü bir aşkın dile getirildiği bir imge olduğu
çok açık değil mi?
***
Sözcük(kavram),
mecaz(metafor), imge..
Bunlara
sözcüklerin dış yüzünü oluşturan ses (melodik) özelliklerini
de ekleyelim.
Böylece
şiiri oluşturan temel unsurları sıralamış oluyoruz.
Şiir
bütün bu unsurların bütünüdür.
Sözcük(kavram)
bilgisi ve tutarlılığı, ses örgüsü, metafor yapma ustalığı
şiirin temel gereksinimleridir.
Denebilir
ki alfabesidir…
Bunlarsız
şiir olmaz.
Fakat
sadece onlarla da olmaz…
Asıl
unsur imgedir.
İmgeninse
yapay olmayan, hakiki bir duygu ve kavram dokusuna sahip olması
gerekir.
Zaten böyle bir doku yoksa,
sözü edilebilecek olan şiir değil ilginç metaforlar ve söz
ustalıklarıdır…
Son
şiir kitabım “Ne Çok Hain”deki şiirleri paylaşmak üzere 6
Ocak’ta Kadıköy CKM’de gerçekleşen muhteşem buluşmanın
yaratıcıları olan başta Emel Korkmaz ve Gülsüm Elvan anneler
ve yürüyüş dörtlüklerimden biriyle buluşmayı selamlayan
sayın Kılıçdaroğlu olmak üzere Genco Erkal, Rutkay Aziz,
Orhan Aydın, Ekrem Ataer,Levent Üzümcü, Meltem Cumbul, Tuna
Kiremitçi-Elif Dubaz, Ebru Saçar, Sanatçılar Yürüyor
Topluluğu, Haluk Çetin ve Selçuk Korku’ya; Kadıköy
Belediyesinin değerli başkanı Aykurt Nuhoğlu’ya, Kültür
Dairesine, Sedef Narçın’a, Elif Akkaya’ya, ses ve ışık
teknisyenlerine, programı baştan sona canlı yayınla milyonlara
ulaştıran Halk TV ekibi ve Tuba Emlek’ ve salonu dolduran,
yüzlercesi yer kalmadığı için içeri giremeyen bini aşkın şiir
sever ve yurtsevere en içten sevgi, saygı ve teşekkürlerimle.
Buluşma
videosu Youtube’da izlenebilecek. A.B
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.