Hamburg
Cumhuriyet
Halk Partisi Hamburg Birlik Başkanı, yakın dostum Coşkun
Coştur’un davetiyle birkaç gündür Hamburg’dayım.
Eşimle
birlikte bu gelişimiz daha çok bir kaç gün gezip dinlenmek
içindi.
Nitekim
Kiel’de, Günter Grass müze evini de gezdiğimiz Lubec’de ve
dünya masalları içinde en sevdiklerimden biri olan o sevgili
Bremen Mızıkacıları’nın kenti olan Bremen’de, kısa süre
içinde de olsa güzel zamanlar geçirdik…
Fakat,
Giresun’un bir köyünden çocuk denebilecek bir yaşta geldiği
Hamburg’da fabrika işçiliği ve uzun süre işçi temsilciği
yapan, aldığı eğitimle ve yetenekleriyle kendini seçkin bir
aydın olarak yetiştirmeyi başaran Coşkun Coştur’un Hamburg’a
kazandırdığı “Hamam Hafen”in restoran bölümünde çoğunluğu
CHP’li ya da CHP’ye yakın arkadaşlarla yaptığımız söyleşi
olmasa bu güzel gezi eksik kalırdı…
Bu
yazının asıl konusu bu buluşmada konuştuklarımız olacak…
***
İyi
Parti adı altında, ülkemiz siyasetinde merkezdeki boşluğu
doldurmaya aday bir partinin kurulması, son yıllar siyasal
yaşamımızın kuşkusuz en önemli olaylarından biri, belki en
önemlisidir.
Çünkü
AKP büyük ölçüde bu boşluktan yararlanarak iktidar olmayı
başardı ve yine bu boşluk sayesinde iktidar olmayı sürdürebildi…
.
İyi Parti merkezdeki boşluğu doldurabilecek mi? Kuşkusuz haklı
bir sorudur bu. Ben iyimserliğimi sürdürüyor ve öyle olmasını
diliyorum. Geçmişe dönük kuşku ve eleştirilerin bu gün için
iktidarın ve yardakçılarının işine yaramaktan başka bir anlam
taşımadığını düşünmeye devam ediyorum. Hayat geriye doğru
değil, ileriye doğru akıyor. Şu anda muhalefet partileri arasında
yaklaşan seçimlere ilişkin ortak hareket konusundaki olumlu
söylemler ve sinyaller de bu görüşümü doğruluyor.
Hamburg’da
konuşulanların odaklandığı sorunlardan biri buydu.
Fakat
CHP’li arkadaşları kaygılandıran asıl konu, CHP’den İyi
Parti’ye yönelik bir oy kayması yaşanıp yaşanmayacağı
sorunuydu… Bu soru doğal olarak Türkiye’de de sorulmakta.
Şimdi, bu konuda, Hamburgda ve daha önce başka toplantılarda ve
yazılarımda dile getirdiğim görüşlerimi bir kez daha özetlemek
istiyorum…
***
Cumhuriyet
Halk Partisi sınıf partisi değil, kitle partisidir.
Fakat
onun asıl ve daha temeldeki niteliği bir ideoloji partisi
olmasıdır.
Bu
ideolojinin adı, büyük harflerle yazıyorum, AYDINLANMA’dır.
Aydınlanma,
Atatürk adıyla özdeşleşen Türkiye Cumhuriyetinin kurucu
ilkeleridir.
İnsan
merkezli dünya, laiklik, akıl ve bilim öncülüğü demektir.
Cumhuriyet
Halk Partisi bu ilkelerin ve bu demektir ki Türkiye Cumhuriyetinin
varlığının biricik, başta gelen güvencesidir.
Cumhuriyet
tarihimiz bunu böyle kodlamıştır ve bu gün bu her zamankinden
daha çok böyle olmak zorundadır ve böyledir.
Aydınlanma
ideolojisinin güvencede olmasının koşulu ise, Cumhuriyet Halk
Partisinin emekten, sosyal devlet anlayışından yana, sola dönük
bir parti olma zorunluluğudur.
Yeni
kurulan parti, gerçekten merkezde bir parti olacaksa, iktidardaki
gerici kliğe karşı toparlayıcı bir seçenek oluşturmak
amacındaysa, bunu ancak Cumhuriyetin temel ilkelerine bağlı kalmak
koşuluyla yapabilir. Fakat savunacağı ekonomi politikası,
kaçınılmaz olarak, liberalizm, Pazar ekonomisi politikaları
olacaktır… Söylemlerinde ve etkinliklerinde de, aydınlanma
ideolojisinden ödünler verecek olması kaçınılmazdır…
CHP
ve böyle bir merkez parti arasında, Batı’da ve zaman zaman bizde
de görüldüğü gibi ittifaklar yapılabilir, yapılmalıdır.
Bu
gün bu bizim için kaçınılmaz bir zorunluluktur.
Fakat
bu ittifak, CHP tabanından merkeze kaymalar olacağı anlamına
gelemez, gelmemelidir.
Tersine,
asıl şimdi, CHP bütün üyeleri ve seçmeniyle aydınlanma
ideolojisinde daha da çelikleşmek, sola açılan ekonomi
politikalarında da daha açık, kararlı ve etkin olmak zorundadır
ve şimdi bunu başarmada daha fazla şansa ve olanağa sahiptir.
Ataol
Behramoğlu/Cumartesi/231217
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.