Bizim
edebiyatımızda cesaret şiirleri denildiğinde aklıma en önce
Şarkışlalı Âşık Serdari’nin “kısa çöp uzundan hakkın
alacak” dizesinde ölümsüzleşen destan şiiri gelir…
Sivasın
Şarkışla ilçesinde 1834’te doğup 1918’de(kimi kaynaklara
göre 1921 ya da 22 de) yaşamdan ayrılan Serdari bu ünlü şiirinde
1886-87 yıllarındaki kuraklığı konu almış. Aşağıya giriş
ve sonuç dörtlüklerini alacağım bu destan şiir, toplumsal
adaletsizlik devam ettikçe bir cesaret ve isyan şiiri olarak
gündemde kalmayı sürdürecektir….
Nesini söyleyim canım
efendim
Gayrı düzen tutmaz
telimiz bizim
Arzuhal eylesem deftere
sığmaz
Omuzdan kesilmiş
kolumuz bizim
(…)
Serdari halimiz böyle
n’olacak
Kısa çöp uzundan
hakkın alacak
Mamurlar yıkılıp
viran olacak
Akıbet dağılır
ilimiz bizim
Pir
Sultan’ın, Veysel’in hemşerisi Serdari’nin kehaneti
doğrulanmış , şairin seksen yılı aşkın ömrünün
süreçlerinde parçalanıp dağılması süren Osmanlı Devleti,
yine Serdari’nin tanık olduğu Balkan Savaşları ve İlk Dünya
Savaşının yıkımları sonucunda da tarih sahnesinden
çekilmiştir..
***
Bizim
halk şiirimizin, dilimize, siyasal ve yazınsal tarihimize özgü
nedenlerle, dünya halk şiirinin en yüce doruğunda bulunduğundan
kuşkum yoktur.
“Ferman
Padişahın, dağlar bizimdir”(Dadaloğlu,18-19.yy.)
meydan okuyuşu, idam sehpasına giderken”Benden
selam olsun ev külfetine/ Çıkıp ele karşı
ağlamasınlar”(Pir
Sultan Abdal 15-16.yy.) gibi bir sesleniş, “Tüfek
icat oldu, mertlik
bozuldu”(Köroğlu,16.yy.)
gibi özdeyişsel dizeler, Türkçe ve şiir yaşadığı sürece var
olmayı ve etkilerini sürdürecektir…
***
Namık
Kemal(1840-1888) benim her zaman en ön sıradaki şairlerim arasında
olmuştur. Zalim avcıya hizmet etmekten köpekler zevk alır
diyebilmek günümüzde de her babayiğidin harcı değildir…
Ve
çok zaman önce okuduğumdan bu yana hep ezberimdeki şu “rubai”ye
bakın:
Zalim
olsa ne rütbe bÎ-perva
Yine
bünyad-ı zulmü biz yıkarız
Merkezi
hâke atsalar da bizi
Küreyi
arzı patlatır çıkarız…
(Zalim
ne kadar pervasız olursa olsun/Yine zulmün temelini biz yıkarız/
Yerin dibine de atsalar bizi/ Yer küresini patlatır çıkarız.)
Böyle
muhteşem dizelerin, bir insanın kaleminden çıkmış olduğuna
insanın inanası gelmiyor…
***
Ve
Tevfik Fikret… Çağdaş şiirimizde cesaret ve isyan şiirinin en
büyük öncüsü ve bence her anlamda gelmiş geçmiş en büyüğü:
İnsanlığı pâ-mâl
eden(çiğneyen,
ayak altına alan)
alçaklığı yık ez
Billah
yaşamak yerde sürüklenmeye değmez
***
“O
duvar, o duvarınız, vız gelir bize vız” diye
haykıran Nâzım’dan, “Yürü
üstüne
üstüne/Tükür yüne celladın”
çağrısının sahibi Ahmed Arif’e; “Kızılırmak”ın
şairi Hasan Hüseyin’den “Bizim
de dağlarımız vardır Che
Guevara”
dizesinin şairi Metin Demirtaş’a, “isyan” sözcüğünü
günümüz şiirinde belki ilk kez ve defalarca kullanan Nihat
Behram’a kadar, geçmişten bu günlere büyük bir cesaret ve
isyan şiirleri ırmağı akıp gelir ve dünya şiir okyanusuna
karışarak devam edecektir…
Yazıyı
iki alıntıyla tamamlayım… İlki benden olsun:
Sesime kulak ver gülüm
Tutsaklığa yeğdir ölüm
Nerde varsa böyle zulüm
Çaresi isyan olmuştur.
Ve
Leton şiirinin büyük ustası Yan Raynis’ten(1865-1929) dilimize
çevirdiğim , “Gücümün Kaynağı” başlıklı evrensel bir
cesaret ve isyan şiiri:
Umutsuzluk kaçar türkülerimden
Ölüm orada yer bulmaz kendine
Orada umut, direniş ve güç
Ateş, inat ve öfke
-Nasıl başardın bunu, şu
günlerde
Acı kapı kapı
dolaşmadayken?
-Gelecek düşüncesidir
koruyan beni
Emekçi halktır bana güç
veren.
Ataol
Behramoğlu/Cumartesi/230917
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.