Yakın,
sevgili bir arkadaşın ölümü üzerine yazmak ne kadar güç olsa
da, yazarak vedalaşmak isteği kaçınılmaz oluyor. Üstelik bu
arkadaş Ahmet Cemal gibi bir yazı insanıysa.
Uzunca
süredir yaşamakta olduğu sağlık sorunlarının son birkaç ayda
arttığını ve kalple ilgili olanlarının sıklaştığını
biliyordum.
Bir
ara öldüğü söylentisi bile çıktı.
Tedavide
olduğu hastaneden yanıt alamadığımda yayıncısı ve yakın
dostu Can Öz’den, gerçekten de bir ara kalbinin durduğunu,
doktorların çabasıyla yaşama döndürüldüğünü öğrendim.
Sonrasında
birkaç kez aramayı denediysem de bir türlü görüşmek kısmet
olmadı.
Araya
yaz kopukluğu girdi ve ona bir geçmiş olsun bile diyemeden ölüm
haberiyle sarsıldık.
Bir
bakıma, tıpkı yaşarkenki gibi, sessizce, usulca, efendice, onca
bağlı olduğu, onca emek verdiği yaşamdan çekip gitti.
***
Ahmet
Cemal kuşkusuz değerli bir köşe yazarı, çok yönlü bir yazın
ve ve düşün adamıydı.
Edebiyat
çevirisi alanında verdiği emek ise tartışmasız çeviri
edebiyatımızın en ön sıralarındadır.
Bu
veda yazısının başlığını “Çevirmenin Ölümü “ olarak
koymam bundandır.
Bir
başka neden, çeviri emeğinin, her şeye karşın hâlâ ikincil
bir emek sayılagelmesidir.
Oysa
yazınsal(ve kuşkusuz bilimsel) çeviri; yaratıcı yetenek, sabır
ve özveri gerektiren çok zahmetli bir yaratıcı çabadır ve bir
ülkenin edebiyatına , kültürüne söz konusu yapıtların
kendileriyle boy ölçüşebilecek değerde önemli bir katkıdır.
Ahmet
Cemal böyle bir çevirmendi. Alman dilli edebiyattan çevirilerinin
toplamı bir kitaplık oluşturacak ölçüde değerli ve büyüktür.
***
Okuduğumu
anımsadığım ilk çevirisi Elias Canetti’nin “Körleşme”sidir…
Aydın körleşmesi sorunsalının bu baş yapıtını 1982’de
cezaevinde okumuştum…. Sonradan Ahmet’e şaka yollu, hapiste
olmasam bu kitabı okumaya belki de sabrım yetmezdi diye
takıldığımı anımsıyorum… “Körleşme” gerçekten de
okunması güç bir yapıttır. Bir de, okunması bile güç olan bir
yapıtın çevirisine verilen emeği düşünün… Ahmet Cemal
çevirmek için hep güç olan, çok güç olanı seçmiştir.
Örneğin Robert Musil’in , kuşkusuz yine bir başyapıt olan
“Niteliksiz Adam”ı… Farklı, benzersiz bir edebiyat tadı
alarak aralıklarla okumayı sürdürdüğüm(iki yıldır elimin
altındaki )bu iki ciltlik romanı bir çırpıda okumak bence
olanaksız ve zaten yanlıştır. Avusturyalı yazar ve düşünür
Herman Broch’tan çevirdiği (başka bir dile çevrilemez denilen)
deneysel romanı“Vergillius’un Ölümü” ise, dilimizde
yayınlandığından bu yana okumayı planladığım kitapların ön
sırasında yerini koruyor…
Nietzche,Kleist, Novalis, Hölderlin,
Zweig, Kafka,Seghers, Brecht, Böll, Celan, Rilke,Trakl… uzayıp
giden bir yazar ve şairler listesi… Türkçeye ve Almancaya
verilen büyük emek… Bir söyleşimizde, belki de benim soruma
yanıt olarak, Faust’u çevirmekte olduğunu söylediğini
anımsıyorum… Ne kadar yarım ve eksik de olsa bulunup
yayınlanırsa Faust çevirileri arasında yerini alacak, mutlaka çok
yararlı olacaktır…
***
Müstesna
bir yazın insanını,;seçkin bir edebiyat, sanat, kültür adamını;
son yolculuğuna uğurlanırken öğrencilerinin yüzlerindeki
kederden de okunacağı gibi çok değerli, çok sevilen bir
akademisyeni kaybettik. Yapıtlarıyla yaşayacak, insan ve arkadaş
olarak yokluğu hep hissedilecek….
Ataol
Behramoğlu/Cumartesi/050817
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.