CHP
Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 15 Haziran Çarşamba günü
saat 11.00’de Ankara Güven Parktan başlayıp İstanbul Maltepe
Cezaevi önünde sona erecek bir yürüyüş gerçekleştiriyor.
Hedef,
Genel Başkanın taşıdığı pankartta yazılı olduğu gibi
“Adalet”tir.
Bu
sütunda, özellikle son birkaç yazıda, incitmemeye özen
gösterilen bir üslupla da olsa Kılıçdaroğlu kıyasıya
eleştirildi.
Bu gün
Kemal Kılıçdaroğlu’nun kararını ve eylemini alkışlıyor,
yürekten destekliyorum.
Parlamentoda
134 milletvekili bulunan bir partinin genel başkanının 429
kilometrelik bir yolu “adalet” sloganıyla yürüyerek aşma
kararı sadece ülkemiz bakımından değil dünya ölçüsünde
tarihsel önemde bir olaydır.
Sonuçlarının
da şu anda öngörülebilecek olanların ötesinde ve üstünde
olacağından kuşku duymuyorum.
***
Türkiye
Cumhuriyetinin kurucu partisi ve milletvekili sayısı bakımından
ülkenin ikinci büyük partisinin genel başkanının, sorunları
parlamentoda çözmeye çalışmak yerine neden böyle bir yola
başvurduğu sorulacak olursa yanıtı çok basittir:
Çünkü
parlamentonun artık bir işlevselliği kalmamıştır.
Ülke
tek parti diktasının da ötesinde tek adam diktasına
sürüklenmiş ve bu yönde çok yol alınmıştır.
Kemal
Kılıçdaroğlu’nun radikal bir kararla bu radikal eyleme
öncülük etmesinin nedeni budur.
Bu
yürüyüş kararının ve eyleminin anlamı, ülkemizin üstüne
çökmüş olan boğucu atmosferden, ne kadar doğru ve iyi ifade
edilmiş olursa olsun sözle değil eylemle karşı
konulabileceğidir.
Çok
sık tekrar edildiği gibi, eğer sözün bittiği yerdeysek
yapılması gereken de sözü çoğaltmak değil eylemi başlatmaktır.
Çünkü
sözün bittiği yer eylemin başlaması gereken yer demektir…
***
Hesaplamalara
göre yirmi günden çok sürecek olan bu adalet yürüyüşünün
süreçlerinde neler olabilir?
Belki
pek çok şey, belki hiç bir şey…
Bunu
şimdiden tahmin edemeyiz…
Bildiğimiz
şey kötülüğün pusuda olduğu, zamanının geldiğini
düşündüğünde elinden geleni ardına koymayacağıdır.
İftira,
tehdit, yalan, şantaj, kışkırtma, küçümseme, yok sayma, onun
en iyi bildiği ve en sıklıkla kullandığı silahlarıdır…
CHP
Genel Başkanının adalet yürüyüşünde de kötü propaganda
harekete geçmekte gecikmemiş ve kuşkusuz ki artarak sürecektir.
Son
halk oylaması öncesinde bu konuda deneyimler kazandık.
En
eşitsiz ve olumsuz koşullara karşın iktidar sahiplerinin korkunç
propaganda saldırısının bekledikleri sonucu sağlamadığına
tanık olduk.
Bu
kez de öyle olacak, adalet yürüyüşü olası suikast ve kıyım
tehditlerini de aşarak toplumsal yaşamda ve vicdanlarda hakkı
olan yerini alacaktır.
***
Adalet
yürüyüşünün görünüşteki başlama nedeni CHP milletvekili
Enis Berberoğlu’na verilen, adaletle, mantıkla, vicdanla ilgisiz
mahkumiyet kararı ve tutukluluk da olsa, asıl ve daha büyük
neden ülkenin bütünüyle bir tutuk evine dönüştürülmüş
olmasıdır.
Bu
nedenle de CHP Genel başkanının öncülük ettiği adalet
yürüyüşü, düşüncelerinden ötürü cezaevlerinde bulunan
herkes içindir.
Türkiye
tek parti diktasına da tek adam diktasına da boyun eğemeyecek
büyük bir ülkedir.
Hiçbir
zaman sönmemiş olan Gezi ve Cumhuriyet Mitingleri ruhu
ateşlenmiştir.
15
Haziranda başlayan adalet yürüyüşü Maltepe Cezaevi önünde
sembolik olarak sona erecek olsa da ülke içindeki ve dışındaki
diktacıların hevesleri kırılıncaya kadar sürecektir,
sürmelidir.
Ataol
Behramoğlu/170617
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.