Birbiyle ilintisiz, bu nedenle de hiç bir işe yaramayacak beş iskâmbil kâğıdı...
Ya
“pas “dersiniz, ya da inandırıcı olabileceğinize
güveniyorsanız duruma göre “blöf”e başvurursunuz...
Bu
poker deyimine benzeterek bizim parlamentonun bu günkü
kompozisyonunu dört benzemez diye adlandırdım...
Bu
dört benzemezden ne çıkabilir?
Blöf
sökmez...
Pas
demek erken seçim demektir...
Öyleyse?..
****
Şimdi
azıcık yakından bakalım..
Gerçekten
dört benzemezle mi karşı karşıyayız?
Tam
olarak değil...
AKP’yi
bir yana bırakıyorum...
Bu
parti gerçekten de geri kalan üçün hiç birine benzemiyor...
Ne
idüğü belirsiz, temelsiz bir gece kondu kuruluşu...
Kat
kat oluşuna aldanmayın...
Yıkılıp
dağılması güçlüce bir üfürmeye bakar...
Göreceksiniz,
öyle de olacak...
***
Gelelim
geri kalan üç partiye......
Ayrı
ayrı her üçünün içinde de farklı eğilimler olduğu
biliniyor...
Buna
karşılık her üçünün içinde de bu üç siyasal örgütü
birleştiren ortak yaklaşımlar var.
Sıralayalım:
Öncelikle
yolsuzlukların hesabının sorulması.
Yargının
başta iktidar partisi ve şefinin boyunduruğu olmak üzere her
türlü bayunduruktan kurtarılarak bağımsızlaştırılması.
Medya
üzerindeki baskının kaldırılması.
Cumhurbaşkanlığı
makamının tarafsızlık konumuna çekilmesi.
Seçim
sisteminin demokratikleştirilmesi vb..
Bu
ve benzer ortak hedefler üç partinin bir araya gelmesine ya da
ikisinin kurduğu hükümete üçüncünün dışarıda kalıp destek
vermesine, ya da birinin hükümeti kurup öteki ikisinin dışarıdan
destek olmasına yeterli değil mi?
Görülüyor
ki, değil..
Nedeni,
ya da nedenleri ise, benzerliklerden daha ağır basan
benzemezliklerin varlığı....
Öyleyse
bu durumda ne yapmak gerekiyor?
-****
Aklı
başında herkes bir erken seçimin parlamento aritmetiğini pek
fazla değiştirmeyeceğini görüyor...
Böyle
bir seçimden AKP’nin kazançlı çıkacağını düşünmek
hayaldir.
Fakat
şef böyle bir kumar oynar mı? Oynar!
Sözü
şu sıralarda fazlaca edilen AKP-CHP koalisyonu kime yarar?
Her
halde en az CHP’ye...
En
çok da AKP’ye ve dışarıda kalacak öteki iki partiye...
CHP
yönetimi bunu öngöremez mi?
Bilmiyorum...
Geriye
ne kalıyor?
HDP’nin
destekleyeceği CHP-MHP, MHP’nin destekleyeceği CHP-HDP
hükümetleri, ya da her ikisinin ayrı kulvarlardan destekleyeceği
bir CHP azınlık hükümeti...
Bu
sonuncu seçeneğin belki olabilirliğini düşünmüştüm, fakat
onun sakıncası da olası ekonomik krizin sorumluluğunun CHP’ye
yüklenmesi olacaktır...
***
Bu
durumda sanki tek seçenek kalıyor: AKP-MHP koalisyonu, bu olmazsa
AKP-HDP koalisyonu, bu da olmazsa MHP’nin ya da HDP’nin dışarıdan
dışarıdan destekleyeceği AKP azınlık hükümeti... Yani her
durumda,ortak ya da tek başına, bu kez hem hükümet dışında hem
hükümette ortağı olarak güçlü bir muhalefet karşısında
yeniden bir AKP iktidarı...Belki ters ya da karışık gibi görünebilir ama, doğrusu da sanki bu olacak...
Yani
AKP’ye muhalefette kahramanlık taslatmayıp,sütten çıkmış ak
kaşık taklidi yaptırmayıp, ülkeyi içine attıkları pisliği
yine onlara temizletmek, bunu milletin gözü önünde burunlarından
getire getire yaptırmak...
Ve
bu olamıyorsa, o zaman, yüzde on denen beladan da kurtularak seçime
gitmek...
25.06.15
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.