Tarihler
değişmezse yerel seçimler 2019 Martında, genel seçimler ve
başkanlık seçimi aynı yılın Kasım ayında yapılacak.
Tarihler
değişmezse… çünkü Türkiye’de her şey her an değişebilir.
Zaten
asıl sorun da bu;Her şeyin her an değişebileceği bir ülkede
yaşıyor olmamız.
Seçimlerde
ittifaklar konusu da bu sorunla doğrudan ilgili.
Her
şeyin her an değişebileceği, daha açık bir deyişle de keyfi
bir yönetimin, tek adam diktasının daha da kalıcılık kazanarak
devam edeceği bir Türkiye’de mi, parlamenter demokrasinin yeniden
geçerlilik kazanacağı bir ülkede mi yaşamlarımızı
sürdüreceğiz…
Seçimlerde
ittifak konusu öncelikle bu soruna bakışımızla ilgili…
***
Birkaç
zamandır yeni bir Tayyip Erdoğan imajıyla karşı karşıyayız.
İslamcı,
ümmetçi, despot, demokrasi karşıtı, Amerika’nın Ortadoğu
projesinin ürünü ve uygulayıcısı Erdoğan imajı, yerini
giderek Amerika ve Batı emperyalizmi karşıtı, milliyetçi,
Avrasyacı, yine de dediğim dedik olmakla birlikte milletin
neredeyse bilge ve şefkatli babası görünümünde yeni bir
Erdoğan imajına bırakıyor gibi…
Buna
şimdilerde Atatürkçülük de eklendi eklenecek…
Henüz
çok açık söylenmiyor olsa da, satır aralarında görülüp
okunanlar bunlar…
AKP’lilerle
Bahçeli MHP’si için bu konuda bir sorun yok.
Onlar
Tayyip Erdoğan’ın ne olup ne olmadığını kuşkusuz bilmekteler
ve oyları bellidir
Erdoğan’ı
anti emperyalist, anti Amerikancı olarak cilalayanların yapacakları
ise,tutarlı olacaklarsa, herhalde farklı olmayacaktır…
***
AKP
ile Bahçeli MHP’si ve dışarıdan destekçileri dışında
kalan partiler ve çevreler arasında seçimlerde ne gibi ittifaklar
olasıdır, olabilir, olmalıdır…
Bunu
belirleyecek olan da, bu parti ve çevrelerin bugünkü yönetime
bakışlarındaki tutarlılık ya da tutarsızlıklardır…
Seçim
parlamenter demokrasiyle tek adam diktası arasında olacağı için,
burada tereddüde, ikircime yer yoktur.
Ya
karşı ya yandaşsınız. Böyle bir konuda ortada olunamaz.
Fakat
kararlı olmak da yeterli değildir. Aynı zamanda akıllı olunması
gerekiyor.
Şu
anda elinde iktidarı tutmakta olan siyasal erk, sonsuz maddi güce,
devlet kaynaklarına ve sınırsız propaganda olanaklarına sahip.
Böyle
bir güce karşı aynı olanaklara sahip olarak mücadele etmek ve
kazanabilmek mümkün olmadığa göre, hem yerel seçimlerde hem
sonrasındaki parlamento ve başkanlık seçimlerinde birlikte
hareket etmeleri kaçınılmaz olan siyasal parti ve çevrelerin;
bencillikten uzak, cesur, birleştirici, samimi adımlar atmaları
gerekiyor.
Çok
partili sisteme geçildiğinden bu yana alışık olduğumuz siyasal
ağız dalaşlarının, kısır iddiaların, kof meydan
okumaların,ölçüsüz suçlamaların çok ötesinde bir yerdeyiz.
Muhalefetteki
siyasal partiler ve yöneticileri, çok ağır, çok büyük
sorumluluk altındalar.
Geniş,
güçlü, yapıcı,uzlaşıcı, birleştirici bakıp davranamayanlar,
geri dönülmez felâketlerin sorumluları arasında yer
alacaklardır.
***
Somuta
indirgeyerek ve her türlü suçlamayı ve eleştiriyi göze alarak
devam ediyorum:
CHP,İYİ
Parti, HDP, Saadet Partisi, DSP,ÖDP, TKP, Birleşik Haziran Hareketi
vb. arasında, halk oylamasında fiilen oluşan cephe korunmalı,
güçlendirilmelidir.( İYİ Parti o sırada yoktu, fakat kurucuları
ve seçmen potansiyeli hayır cephesinde yer almıştı.)
Bu
gün ülkemiz için yaşamsal önemdeki 2019 seçimleri öncesinde,
hiçbir anlamdaki ideolojik farklılığın, aidiyetin önemi yoktur.
Seçim
çok açık olarak demokrasi ve dikta arasındadır ve demokrasi
ancak bütün muhalefetin birlikte hareketiyle kazanılacaktır.
Adaylar
hiçbir ideolojiyle övünmeksizin ve eleştiriden de çekinmeksizin
, akılla, samimiyetle, öngörüyle ve açıkça görüşülüp
konuşularak belirlenmeli ve öylece de elbirliğiyle
savunulmalıdır…
Parlamenter
demokrasi kazanırsa, ideolojik farklılıkları konuşup tartışmaya
çok vaktimiz olacak…
Kaybederse,
diktanın dikte edeceği dışında herhangi bir ideolojiyi değil
örgütleme,
konuşup
tartışma olanakları da sanırım bütünüyle yok olacaktır.
Ataol
Behramoğlu/ Cumartesi/18.11.17
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.