Aksaray’da bir grup “esnaf”ı dayaktan
geçiren İrlanda’lı boksör- turist olayı sanırım pek çoğumuz gibi beni de bir
hayli güldürmekle birlikte bir dizi sosyal, kişisel, psikolojik sorunla da
karşı karşıya bıraktı…
Ülkemizin en yakıcı sorunlarının başında gelen “etnisite” konusundan
başlayalım.
Bu genç adam Kuveyt asıllı imiş, buna
göre demek ki Arap’mış.
İrlandalılığı belki bu ülkede doğup
büyüdüğünden, sonuç olarak da İrlanda yurttaşı olmasından geliyor olmalı.
Bundan da daha doğal bir şey olamaz…
Aksaray esnafımıza gelelim… Etnik kökenleri sorulduğunda acaba kendilerini
nasıl adlandıracaklardır? Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Arap vb…
Abarttığımı düşünmeyin… Ülkemizde pek
çok insanın aklına artık,, tıpkı Osmanlı dönemindeki gibi, kim oldukları
sorulduğunda öncelikle etnik
aidiyetleri, nereli oldukları, dinsel inançları filan geliyor…
Fakat olaydan söz eden yabancı basın
Aksaray’da “İrlandalı”dan dayak yiyen esnafı herhalde etnik aidiyetlerine göre
değil Türk olarak adlandırmıştır…
Diyebilirsiniz ki bundan ne çıkar? Şu
çıkar: Topluca bakıldığında, bütün dünyada,Türkiye yurttaşları etnik
kökenlerine bakılmaksızın “Türk” olarak adlandırılıyor…
Demek ki bu tanım bir etnik aidiyetten
çok, ulusal, kültürel, toplumsal bir aidiyetin adıdır…
Fakat dışarıda olduğu gibi içerde de,
konu değişti mi, bir anda kırk parçaya bölünüyoruz ve etnik aidiyetler öne
çıkarılıyor…
Burada bir “çifte standart”, bir
ikiyüzlülük yok mu?
Konumuz olan olaya dönelim:
İstanbul’da etnik kökenleri ne olursa
olsun bir grup Türk esnaf, etnik kökeni ne olursa olsun İrlandalı bir turistten
dayak yiyerek rezil olmuştur…
İçerde de dışarıda da olayın adı budur…
***
Rezil olma konusuna gelelim…
Kavga kötü bir şey, ama sonuç olarak da bir
gerçekliktir…
Bir kavgada rakibe dayak atılabileceği gibi
dayak da yenebilir…
Fakat
burada kameralara yansıyan şey kavga değil, adeta bir çakal, köpek, ya da kurt
sürüsünün tek bir kişiye topluca saldırmasının tıpa tıp benzeridir…
Bu nasıl bir şey, nasıl bir ahlâk, nasıl
bir anlayış?
Bu sürü psikolojisinin Sivas’ta, Maraş’ta,
Çorum’da toplu cinayetleri işleyenlerin, Eskişehir’de Ali İhsan Korkmaz’ı linç
eden alçaklığın psikolojisinden bir
farkı var mı?
Aksaray’da üzerine sopalarla,
sandalyelerle saldırılan kişi boks eğitimi almış güçlü kuvvetli biri
değil, sıradan bir kişi de olabilir, saldırı ağır yaralanmayla, ölümle
de sonuçlanabilirdi.
Aynı şey, yaşanan bu olayda da olabilirdi…
İrlandalı turistin sonraki fotoğraflarında
kollarından biri alçıda ve askıda görünüyor…
Bu sürü saldırısından bu kadarla
kurtulmuş olmasına bence şükretmeli….
***
Saldırının nedeni, kamera görüntülerinde de görüldüğü gibi, dükkânın
önündeki dolaptan su alırken şişelerin yere dökülmüş olması.
Bir iddiaya göre de marketten içki istiyor,
olmadığı söylenince sövüp sayıyor, falan filan…
Bu iddianın hiçbir inandırıcı yanı yok…
O gündüz saatinde adam niye içki istesin?
İstedi diyelim, olmadığı söylenince niye sövüp saysın? Kamera görüntülerinde görülebileceği gibi,
sinirlerine egemen, sakin biri bu… Sürünün saldırılarını sakince karşılıyor ve
yine sakince karşılık veriyor…. Sinirlerine egemen olamayan, sopayı yiyince de
çil yavrusu gibi dağılanlar ötekiler, yani bizimkiler…
Market sahibi, ya da her kimse,
dükkânından sopayla çıkıyor…
Sopanın dükkânda ne işi var?
Dağ başında mısın, cangılda mısın,
sopayla işin ne?
Dağ başında ya da cangılda isen, bir
kenti bu duruma getirenin sen kendin olduğunun farkında değil misin?
Değilsin kuşkusuz… Çünkü her durumda
haklı olan sensin…
Böylece de sopayı yiyip duracak,
utanma duygusundan bile yoksun, zavallı,
bilinçsiz bir sürü olarak yaşamaya devam edeceksin…
Ataol Behramoğlu/Cumartesi Yazıları/290815
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.