“Palto”
edebiyatla az çok ilgili herkesin bilebileceği gibi büyük bir Rus
yazarı,Rus edebiyatında gerçekçilik akımının ilk örneklerini
verdiği kabul edilen Nikolay Gogol’ün dünyaca ünlü
anlatısıdır.
Anlatı
sözcüğünü, Rusların “povest” dedikleri, Latin vb.
dillerinde “novel/novella” diye adlandırılan yazın türünü
adlandırmak için kullanıyorum.
Yani
romanla öykü arası bir tür.
Belki
uzun öykü de denebilir.
Gerçi
bu türün tanımında uzunluk kısalık ölçüsü de tek
belirleyici değildir; fakat şimdi bu tartışmaya girmeyelim.
Gogol’ün ünlü anlatısının
konusu, tek kahraman çevresinde dönen, oldukça basit bir öyküdür…
Sıradan bir memur olan Akakiy
Akakiyeviç, çalıştığı dairede üstlerinin, günlük yaşamda
da hemen herkesin kendisini küçümsediğini düşünmekte,
nedenini de giyim kuşamındaki yoksullukta, özetle de bir
paltosunun olmayışında görmektedir.
Sonuçta
hayallerini gerçekleştirerek borç harç kendine bir palto
yaptırır…
Fakat
onu gerçekten de küçümsenmekten kurtaran bu görkemli giysiyi,
daha tadını çıkaramadan hırsızlara kaptırır.
Anlatı, şimdi anımsadığımca,
zavallı Akakakiyeviç’in, paltosunu bulmak için sonuçsuz
çabaları ve sonuçta da aklını yitirmesiyle sona erer…
Konu gerçekten basit… Fakat
yapıtını ve Gogol’ü ölümsüzleştiren konu değil, toplumsal
ilişkiler sarmalında kişiliğini yitirip yok olan “küçük
insan”ın psikolojisini, trajedisini anlatma başarısındadır.
İlk
yapıtının adı” Zavallı İnsanlar” olan Dostoyevski’nin,
“Hepimiz Gogol’ün Palto’sundan çıktık” dediği
söylenir… Söz doğru olsa da ben Dostoyevski’nin bu sözü
söylediğine ilişkin bir kayıta rastlayamadım. Buna karşılık,
1843’te yayınlanışından iki yüz yıla yakın bir zaman
sonunda bu paltodan ülkemizde genç bir tiyatro sanatçısına,İzmir
Yenikapı Sanat Tiyatrosu oyuncularından Nazlı Masatçı’ya hapis
cezası çıkıyor ve bu sanatçı arkadaşımız şu anda demir
parmaklıklar arkasında…
***
Bundan
önce de aralarında Nazlı Masatçı’nın da bulunduğu İzmir
Yenikapı Sanat Tiyatrosu oyuncuları “vicdani ret” konulu bir
protesto gösterisine Gogol’ün Paltosu’yla katıldıkları için
beşer ay hapis cezasına çarptırılmışlar.
Savunma
avukatının, suçlamaya konu olan TCK 318 (“halkı askerlikten
soğutma” ) Maddesi’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine
aykırı olduğu iddiası sonucu değiştirmemiş.
Ceza
ertelenmiş. Fakat Masatçı hakkında bu kez göz altıları
protesto için 2015’te tiyatro binasında düzenlenen basın
toplantısında söylediği sözlerden ötürü, terör örgütü
(hangi örgütse!)propagandası yaptığı suçlamasıyla açılan
bir başka davada 1 yıl 6 ay hapis cezası verilmiş ve ülkemizde
yürürlükteki rejimin belli ki çok tehlikeli bulduğu bu tiyatro
sanatçısı hem bu cezayı hem de “Palto”ya ilişkin cezayı
çekmek üzere 30 Ocak’ta tutuklanarak cezaevine konulmuş…
Sözü
Gogol’den açmışken sürdürelim… Edebiyat tarihi bakımından
sadece Dostoyevski ve içlerinde Çehov da olmak üzere pek çok
gerçekçi Rus yazarı değil, örneğin başta Kafka olmak üzere
saçma ve tuhafın bir çok yazarı da Gogol’ün Palto’sundan
çıkmış, ya da Burun’undan düşmüşlerdir…
Öyleyse
günümüz Türkiye’sinde dolaylı ya da dolaysız Gogol oynamaktan
ötürü hapse girmek pek de yadırgatıcı sayılmamalı…
***
Oyuncular
Sendikasının konuya ilişkin “Tiyatro Sanatçılarına Özgürlük”
başlıklı açıklamasından, Nazan Masatçı’nın oyuncu ve
yönetici olduğu İzmir Yenikapı Sanat Tiyatrosu’nun da 6 Ocak
2017 tarihli 679 sayılı kanun hükmünde kararname ile
kapatıldığını öğreniyoruz…
Gogol’ün
ruhu günümüz Türkiye’sine gelse, herhalde yine dönüp
dolaşıp 1. Nikolayın baskıcı ,sansürcü yönetiminin egemen
olduğu kendi ülkeme gelmiş olmalıyım diye düşünecekti…
***
Sözü
burada kesiyor, bütün sanatçılara, sanat ve özgürlük severlere
Sanatçılar Girişiminin çağrısını duyuruyorum:
11
Şubat Pazartesi saat 14.00’te , havanın durumuna göre paltolu ya
da paltosuz, İzmir Kapalı Kadın Cezaevi önündeki protesto ve
dayanışma buluşmasındayız…
Bekliyoruz…
Ataol
Behramoğlu/Kültür ve Siyaset/060219
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.