Yalanın doğruyla,korkaklığın cesaretle,
çıkarcılığın özveriyle,düşünce sefilliğinin akılla, çapsızlığın geniş
ufuklulukla,iblisliğin dürüstlükle
birbirine karıştığı kaotik ortamlarda ve dönemlerde gerçeklik duygusunu
kaybetmemek ve bu gerçeği savunabilmek kolay değildir.
Ülkemizin yaşamında bir kez daha ve belki her zamankinden daha çok böyle bir
dönemden geçilmektedir.
Başarısız bir kalkışmanın ağız
birliğiyle lanetlenmesinden daha kolay bir şey yoktur.
Bu lanetlemenin, çatışmalarda ölen kalkışmacılar için dini
tören yapılmaması, ayrı bir mezarlığa gömülmeleri, hayatta olanlarının ise idam edilmeleri gibi boyutlara taşınması
ise insanlık dışıdır, en az o kadar lanetlenmesi gereken şeydir.
Bunu öncelikle belirttikten sonra yazımın sınırları elverdiğince düşüncelerimi sıralayayım…
Apaçık görülmekte olduğu gibi,;ordu başta olmak üzere, eğitim, yargı vb. beli
başlı bütün kamu kurumlarındaki cemaatçi örgütlenmenin başlangıcı yeni değildir ve AKP
yönetimi sırasında hız kazanarak bugünkü konumuna ulaşmıştır. Bu olgudan çıkarılması gereken mantıksal sonuç ise, AKP yönetimin de bütün dönemleriyle yargı önüne
çıkarılmasıdır.. Yürekli yargıçlardan,
savcılardan, hukukçulardan, konuyla ilgili herkesten, yasa ve vicdan gereğini yerine getirmelerini istemek
hakkımızdır.
***
Kalkışmanın başarısızlığa uğramasının asıl ve kesin nedeni başta 1. Ordu komutanı olmak üzere üst komuta
kadrolarının karşı çıkması, söylenenler doğruysa genel kurmay başkanının kalkışmaya önderlik etmeyi kabul etmemesidir.
Canını kıl payı kurtardığı anlaşılan “anayasal başkomutan”, konuşmalarında bu asıl
nedeni gerilere atmaya, üstünü örtmeye özen göstermektedir.
Ordunun bundan sonraki konumu ayrı bir irdeleme konusudur. Fakat
“meşru cumhurbaşkanı”nı, bu demektir ki yasal düzeni korumaya alan askerden, yasal düzene saldırı nereden gelirse gelsin
aynı duyarlılığı göstermesini de beklemek hakkımızdır.
Bu
duyarlılık görülemezse,, korunanın yasal
düzenden çok bir partinin iktidarı ve
yöneticileri olduğu haklı olarak düşünülebilecektir.
Ordudan söz etmişken, yerlerde
sürüklenen, linç edilen, aşağılanan erlerle, gözaltı ve tutuklamalarda ağır hakaret ve
işkence gördükleri besbelli yüksek rütbeli
sanıklardan da söz etmemiz gerekir.
Bunlar en ilkel totaliter rejimlerde görülebilecek
utanç tablolarıdır. Sorumluların bulunarak yargıya teslim edilmeleri,başta askerin ve
onunla birlikte de siyasal yönetimin görevidir.
Kalkışmanın başarısızlığa uğratılmasında,
aralarındaki katilleri ve gönüllü cellatları bir yana bırakırsak, sokaklara
dökülen halkın da katkısı olduğu kuşkusuz ki söylenebilir. Fakat bunu gönül rahatlığıyla yapabilmek için, halkın sokaklara
çıkmasının, darbe girişiminin başarısızlığa uğradığının anlaşılmasından önce mi sonra mı olduğunu kesin olarak saptamak gerekir.
15 Temmuz kalkışması, ardında pek çok soru barındırıyor. En büyük çelişki ise,
darbeler ve genel olarak siyaset literatürüne istihbarat makamı olarak “enişte” kavramını kazandıran “başkomutan”ın, kendisince ve yandaşlarınca
darbeyi önleyen kahraman olarak gösterilme çabalarıdır…
***
Başarısız kalkışma , parlamentoya neredeyse tamamen silinmiş saygınlığını bir ölçüde
iade etti… İktidar partisi ve muhalefet partileri ilk kez ortak bir
görüşte ve tavırda; dikta girişimleri ve heveslerine karşı parlamenter
demokrasiyi savunmada birleştiler. Bu sonuç gerçekten de büyük bir kazanımdır.
Kalkışmaya genel başkanlarının ağzından en baştan karşı çıkan CHP yönetimi
cesur adımlar atmayı sürdürürse, son olarak OHAL oylamasında da görüldüğü gibi AKP ve Erdoğan “stepne”si olmayı sürdüren MHP bu yönetimden
kurtulabilirse, , HDP parlamenter demokrasi savunuculuğunda daha inandırıcı olabilirse, darbecilik asıl o
zaman yenilgiye uğrayacak ve geçmişte kalacaktır. Bir yandan “gazi parlamento” söylemine ve “yüzde elli”yi şimdilik bir yana bırakmış görünerek “millet” kavramına
sarılan Tayyip Erdoğan ve yandaşları ise,
dikta heveslerinden vazgeçmezlerse, asıl
darbeyi,Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının ezici çoğunluğunun darbesini yemekten kurtulamayacaklardır.
Ataol
Behramoğlu/Cumartesi Yazıları/230716
_____________________________________________________________________
YARIN HEPİMİZ
TAKSİM ALANINDAYIZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.