Milli Merkezin düzenlediği, Prof.Kemal Alemdaroğlu’nun yönettiği panelin
konuşmacıları Basın Konseyi BaşkanıSayın Pınar Türenç, Anayasa Hukuku Profesörü Süheyl Batum, Ceza Hukuku Doçenti ve İstanbul Barosu başkanı avukat Ümit Kocasakal’dı.
Salonda görebildiğim kadarıyla bir tek Ulusal Kanal televizyonun bulunuşu medyamızın kendi özgürlüğüne ilişkin ilgisizliğinin ilginç kanıtıydı.
Doğal olarak basın özgürlüğü ağırlıklı konuşmasında sayın Sayın Türenç ülkemizde basının yüzde sekseninin “yandaş”, yüzde yirmisinin muhalif ya da hiç değilse yandaş sınıflandırmasına girmeyen basın olduğunu belirtti.
Bu olgu zaten basının kendi özgürlüğü konusundaki ilgisizliğinin yeterli kanıtıdır.
Fakat yine de hiç değilse bu yüzde yirmiye giren muhalif basının böyle bir panele daha çok ilgi göstermesi beklenirdi.
Örneğin, gözden kaçırmadıysam eğer Cumhuriyet’te ve internet sitesinde tek satır göremedim.
Sözcü’nün sitesinde panele ilişkin fotoğrafın altında “haberi gazeteden okuyun” deniyordu ama, haber başlıklarını bir kaç kez dikkatle gözden geçirdiysem de rastlayamadım.
Birgün’de de yoktu.
Oysa panel katılımcılarından biri ülkemizin başta gelen bir basın kuruluşunun başkanı, öteki ikisi demokrasi ve düşünce özgürlüğünün önde gelen savaşımcıları, çok önemli hukukçulardı.
Nitekim Süheyl Batum ve Ümit Kocasakal, basın özgürlüğü konusunun da ötesinde ülkemizde özgürlük sorununun vahim durumunu , buna bağlı olarak da yeni anayasa ve başkanlık dayatmasının hukuk ve demokrasi karşıtlığını açık seçik, dile getirdiler.
Benim bu yazıda söz etmek istediğim konu da bu.
Ülkedeki durumu ve Milli Merkez’in konumunu özlü ve kısa bir açılış konuşmasıyla dile getiren Sayın Cindoruk’tan sonra Milli Merkez Genel Sekreteri Haluk Dural’ın okuduğu Milli Merkez mesajı, yeni anayasa yapılacak aldatmacası arkasında parlamenter rejim ve demokrasi düşmanlığının, başkanlık dayatması ardında diktatörlüğü yasallaştırma tuzağının iç yüzünü ortaya koyan, hukuksal ve tarihi önemde bir belgedir.
Bir demokrasi ve yurtseverlik bildirgesi diye de adlandırılabilecek bu tarihi belgeyi okuyup üzerinde başta CHP bütün muhalefetin,herkesin, pek çok düşünmesi gerektiğini belirterek, girişindeki birkaç paragrafı paylaşmak istedim:
“Anayasaların
soyağaçları vardır. Türkiye’nin anayasa kurgusu 1918’de
Kars’ta başlayan ve sayıları otuzu aşan ulusal ve yiğit
kongreler eli ile başlamıştır. 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük
Millet Meclisi’nin şanlı açılışı ile sürmüştür.
Türkiye
Cumhuriyetini, Türk halkı adım adım kurmuş, 1921 anayasası ile
devlet niteliğine eriştirmiştir.
Sevr
Anlaşmasına göre, tarihî gerçekçilik ölçeğinde, bir Türk
Cumhuriyeti kurulamazdı. Türkiye Cumhuriyetinin kurucu ve kurulu
iktidarı, münhasıran Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Sevr’i
aşmış, silip geçmiştir.
TBMM, bir devlet kuran halk hareketinin tek ve yegâne kaynağıdır.
TBMM, bir devlet kuran halk hareketinin tek ve yegâne kaynağıdır.
Türkiye’nin
kurucu iktidarı, parlamenter sistemi kurmakla kalmamış, 1924
anayasası ile de güçlendirmiş, kalıcı kılmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti; Bir halk devleti, halkın devleti, parlamento devletidir.
Türkiye Cumhuriyeti; Bir halk devleti, halkın devleti, parlamento devletidir.
Rejimin
kurucu unsuru, parlamentodur. Millî Misak, Kuvayı Milliye, millî
mücadele olguları ise bu rejimin yapı taşlarıdır. Parlamenter
rejimi, savaşı kazanan ordu ve Başkomutan da tarihî ve hukuksal
belgelerle içselleştirmiştir. Doksanbeş yılda, Millî Meclisimiz
ara rejimlere muhatap olmuş, darbe liderleri geçici yönetimler
kurmuş, ne var ki TBMM her ara rejimden dimdik yeniden ayağa
kalkmıştır.
Bu süreçte bile parlamenter rejim inkâr edilmemiş, despotlar Başkanlık hevesine kapılmamış, yeni anayasalar tek kurucu iktidarın tesis ettiği parlamenter sisteme bağlı kalmışlardır.
Bu süreçte bile parlamenter rejim inkâr edilmemiş, despotlar Başkanlık hevesine kapılmamış, yeni anayasalar tek kurucu iktidarın tesis ettiği parlamenter sisteme bağlı kalmışlardır.
Bugün,
“yeni bir anayasa” başlığı altında istenen, gelişme değil,
rejim değişikliğidir.”
Ataol
Behramoğlu/Cumartesi Yazıları/090116
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.